1426 Senesi - Yaz Mevsimi
ASPARGON HANLIĞI
Altınova Şehri - Hanedanlık Sarayı
Korkut Han
Kurultay sonrası raporları okuyordum. Bu sıralar kafamı başka şeylerle meşgul etmeye ihtiyacım vardı. Yaşananları unutmak zordu. Bu düşüğü bekliyordum. Fakat beklemediğim o biçimsiz şekildi. Gökben o geceyi lanetlendiğine dair düşüncelerle geçirmişti. Onu telkin etmek için elimden geleni yapmış nihayet başarmıştım. Fakat o görüntüyü aklımdan silmek kolay değildi.
Elimdeki raporlar Hasbükan'a aitti. Bazı valiler Gerbena sömürgesi olmaktansa Aspargon vilayeti olmayı yeğlediğini yazıyordu. Akın Han'ın tutumundan rahatsızlardı. Kaybı öylece sindirip sarayına kapanmıştı. Halk birkaç kez isyan çıkarsa da Gerbena askerleri tarafından ağır şekilde bastırılmışlardı. Valilerin son umudu biz olmuştuk.
Hasbükandan toplamda on vilayet almıştık seferler sırasında. Çiğdem ise Akın Han'ı oyuna getirerek bize değil onlara saldırmıştı. Kuzeyde verimli gördüğü toprakları Gerbena'ya almış, kalanı ise sömürge haline getirmişti. Hasbükan'ın sömürgeye dönüşmesi bizi epey meşgul etmişti. Soydaşlarımızı yalnız bırakmak istemiyorduk.
Lakin Batı Deniz'inde de işler pek iç açıcı değildi. Elçin ve Ayça'dan gelen mektuplar Elçin'in adalardaki kontrolünü kaybetmeye başladığına yönelikti. Öte diyarlardaki tehlike yaklaşıyordu. Bu da hangi tarafa öncelik vermemiz gerektiği konusunda bizi ikiye ayırmıştı.
Gerbena'nın Hasbükan'dan vazgeçmeye niyeti yoktu. Vergiler ve mahsuller işlerine geliyordu. Hasbükan adına yapılacak savaş kolayca Aspargon Gerbena savaşına dönebilirdi. Ordumu böyle belirsiz bir durumun içine sokmak istemiyordum. Batı Denizi'ne yapılacak destek hanlığın geleceğine yatırımdı. Fakat kendimizi kanıtlamak istiyorsak Hasbükan'ı tamamen almamız gerektiğini söyleyenler de vardı.
Şimdiye dek Gerbena ve Arbatun kıtada büyük güç olarak görülmüştü. Son yıllarda Aspargon'un yükselişi bu dengeleri değiştirmeye başlamıştı. Özellikle Kubat Han döneminde Aspargon ciddiye alınan ülkelerden biri olmuştu. Ayça sayesinde Arbatun'la herhangi bir sorunumuz yoktu fakat Gerbena ile işler gittikçe kızışıyordu. Kaçınılmaz bir savaşa sürüklendiğimizi hissediyordum. Bu savaşın hezimetle sonlanmasını istemiyordum.
Odamın kapısı açıldığında Gökben'i gördüm. Lacivert bir elbise giymişti. Üzeri gümüş işlemlerle süslüydü. Boynunda ucunda büyük bir safir taşı olan inci kolye vardı. Saçlarını arkadan toplamış başına safir taç takmıştı. Yüzü solgundu. Bakışları ise keskindi.
Yerimden kalkarak yanına yaklaştım. Yüzünü ellerimin arasına aldım. "Nasıl oldun? Daha iyi misin? Yeterince dinlendin mi?"diye sordum gök gözlerine bakarak. Gözlerini kaçırdı ve geri çekildi.
YOU ARE READING
Aynadaki Kan
Historical Fiction2020 Watty Ödülleri Tarihi Kurgu Kazananı Tarih #1 (19.09.2020) Hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Geçmişin kanlı sayfaları bir bir önüne açılır, hayaletler hesap sorarmış. Öyle bir gün gelirmiş ki önce aynaya baktığında gördüğün gözler yaban...