26. Kaderin Keskin Yüzü

1.3K 111 229
                                    


1413 Senesi - Kış Mevsimi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


1413 Senesi - Kış Mevsimi

ASPARGON HANLIĞI

Bozok Şehri - Dora Hanım Sarayı

Gökben Hatun

Aspargon'un sert çalgılarına karışan Simir Makos'un özgürlüğü çağıran ezgilerine parmaklarımı tahta masaya vurarak eşlik ediyordum. "Eh, bu da bir gelişme."dedi Aquilo hemen yanımda. Simir Makos dilini kullanmıştı. Gözleri hareket halindeki parmaklarımdaydı. Dans edişimizden beri üçüncü kez karşılaşmıştık burada.

Parmakları masa üzerinde ilerledi ve elimin altına girdi. Parmaklarım onun avuçları üzerinde kıpırtısız kaldı birkaç saniye. Sonra parmak uçlarım onun avucu üzerinde gezindi ve avucum kapandı. Baş parmaklarımız birbirimizin elini sevmeye başladığında gözlerim onun koyu kahverengi gözlerini buldu. Bu his hoşuma gidiyordu. Biraz başımı döndürüyor, biraz içimi gıdıklıyordu.

Gülümsediğinde dudaklarım yukarı kıvrıldı. Diğer kolunu masaya koydu ve başını koluna yasladı. Elimi tutup dudaklarına götürdü. Üst üste gelen her öpücük kalbimin bir öncekinden daha hızlı atmasına sebep oluyordu. "Beni öldürmeyi mi planlıyorsun?"diye sordum nefesim düzensiz bir hal aldığında.

Güldü. Uzun kestane rengi saçları gözlerinin önündeydi. Gözlerini daha iyi görebilmek için diğer elimle saçlarını başının arkasına doğru ittim. Fakat elim yanağı üzerine geldiğinde orada durdu. Yanağını severken baş parmağım dudakları üzerinde geziniyordu. Gözlerini kapattı. Tekrar açtığında gözlerime bakıyordu. "Asıl sen beni öldürmeyi planlıyorsun."

Başını kaldırdı. Ayağa kalktı. Beni de kaldırdı. Dans etme zamanımız gelmişti. Artık hava erken kararıyordu. Güneş tepelere yaklaştığı vakit son dansımızı ediyorduk ve ayrılıyorduk. Hiç bitmesini istemediğim o andaydık yine. İtiraz etmeden onunla ilerledim sahneye.

Dans pozisyonumuzu aldığımızda deniz kokan bu adamın beni oradan oraya götürmesine izin verdim. "Gitmesen, kalsan, ne olur?"diye sordu bir kez daha. Üç haftadır üçüncü kez aynı soruyu sormuştu.

"Neler olabileceğini düşünmek bile istemiyorum."dedim başımı onun boynuna gömerek.

Denizle ıslanan kum kokusunda kaybolurken hiçbir şey düşünmek istemiyordum. Sadece bu anın içinde olmak istiyordum. Bu ana ait olmak ve bu anda yok olmak. Eğer bir gün öleceksem burada, İllio'nun kolları arasında, onu hissederek ölmek istiyordum.

Dudaklarını yanağımda hissettim. "Seni bırakmayı bir an bile istemiyorum Eldoris."diye fısıldadı kulağıma. "Seni kaçırıp götürsem kim ne yapabilir ki? Bizi kim bulabilir?"

"Şu kapıdan çıkarken karşımıza çıkan muhafızlar." Güldü.

"Altı muhafızla baş edebilirim. Çevik ve kıvrak dövüşürüm." Bu defa gülen bendim. Yüzüne baktım.

Aynadaki KanWhere stories live. Discover now