1412 Senesi - Yaz Mevsimi
ASPARGON HANLIĞI
Ecrinok Şehri - Yedi Gürgen Sarayı
Müge Hanım
Yaz bu hanlığa yakışıyordu. Ecrinok ise yazın en güzel durduğu vilayetti. Fakat yazın sonuna gelmiştik ve önümüzdeki haftalarda güzü karşılayacaktık.
Buraya çok güzel duygularla gelmiştim. Oğlum bir evlat bekliyordu. Veliahtlığı kuvvetlenmişti. Her şey istediğim gibi ilerliyordu. Evet şu Gökben'in mektubu canımı sıkmıştı ama ne demişler gözden uzak olan gönülden ırak olur. İstediğini yazsın. Hanzadem hayatına devam ediyordu.
Arabamız durup seyisler inmem için merdiveni koyduğunda bir süre içeride bekledim. Toygar ise çoktan inip koşmaya başlamıştı.
Hayatımızın dönüm noktası olan bu saraya 1398 yılında Mete'nin ölümünden birkaç ay sonra gelmiştik. 6 senemiz burada geçmişti. Gelişimizden iki sene sonra Toygar'ı burada kucağıma almıştım. Sakin başlayan fakat her geçen yıl bir öncekini aratan kaoslarla burayı idare etmeyi başarmıştık ve 1404'te Kubat Han'ın vefatıyla uzun zamandır hakkımız olan Altınova'ya gitmiştik. Şimdi; hayatımızı değiştiren bu sarayda Hanım olarak bulunuyordum.
Yaman Ecrinok sınırına geldiğimizde arabadan inmiş atıyla devam etmişti. Ulaş da ona eşlik etmişti. Çoktan varmışlardı. İndiğimde bahçede Korkut'la konuşuyorlardı. Toygar ise dikkatle onları dinliyordu. Ben de emin adımlarla o tarafa gittim. Korkut beni görünce gülümsedi ve yanıma geldi. "Hoş geldin hanım annem."dedi. Güzelce sarıldık. Kokusunu çektim içime. Kor parçam benim.
"Hoş buldum oğlum." Gözlerim biraz geride bekleyen Duru hatuna kaydı. Sarı saçlarını arkasında toplamıştı. Beyaz üstüne açık mavi işlemelerle süslü bir elbise giymişti. Üzerine de ince bir pelerin almıştı. Başında açık mavi çiçekli bir taç vardı. Yüzü gibi Duru'ydu hatun. Akıllıydı. Gülümseyerek bakıyordu bana.
O tarafa doğru yürüdüm. Hatun saygıyla eğildi. Elimle kalkmasını işaret ettim. "Tebrik ederim Duru hatun."dedim. "Oğlumu mesut ettin, bizi de mesut ettin."
YOU ARE READING
Aynadaki Kan
Historical Fiction2020 Watty Ödülleri Tarihi Kurgu Kazananı Tarih #1 (19.09.2020) Hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Geçmişin kanlı sayfaları bir bir önüne açılır, hayaletler hesap sorarmış. Öyle bir gün gelirmiş ki önce aynaya baktığında gördüğün gözler yaban...