1412 Senesi - Bahar Mevsimi
ASPARGON HANLIĞI
Altınova Şehri - Hanedanlık Sarayı
Hanzade Korkut
İsyan bitmişti. Her yerimiz kan içinde avluda öylece duruyorduk. Yanımızdaki halk zaferimiz için naralar atıyordu. "Yaman Han çok yaşa! Hanzade Korkut çok yaşa! Hanzade Toygar çok yaşa!" Hepimizin adı anılıyordu sırayla. Altın, mavi, açık yeşil ve koyu sarı flamalı askerler sarayın önünde toplanıyor sadakatlarını göstererek önümüzde diz çöküyordu. Yıllardır böyle kanlı bir olay yaşamamıştık. Bunun verdiği şaşkınlığı üzerimden atamıyordum.
Daha da kötüsü gözlerimi kuzenimin kanlı bedeninden alamıyordum. Koral'ın cansız bedeni kanlar içinde, gözleri ölüm dehşetiyle açılmış bir şekilde yüzükoyun yatıyordu. Parmak uçlarım uyuşuyordu. Ölümün gerçekliği ve yakınlığı bedenimi titretiyordu. Orada dimdik duruyordum fakat içimde kaçmak isteyen bir yan vardı.
"Gökben hatunun oku."diyen Toygar'ın sesiyle dikkatim dağıldı. Benim peşimden o da koşup gelmişti. "Bizi kurtardı. Gökben hatunun oku bu."diyerek beni yakalayan adamın gözüne saplanan oku gösteriyordu. Alevler hızla sönmüştü, yarısı yanık mavi tüylü ok ucu kalmıştı geriye. Evet bu kesinlikle Gökben'in okuydu. Hızla kalabalığı taradı gözlerim. Kimseyi göremedim.
"Hatunun ok kullandığı nerede görülmüş."dedi hanım annem. "Bozok askerlerinin marifetli okçularından birinin işidir. Her kimse seni kurtardı oğlum."diyerek yanıma geldi. Kolumu tuttu. Dışarıda olmasaydık sıkıca sarılacağından emindim.
"Ulu Tanrı onu korusun. Ödüllendirilmesi gerek."dedi han babam da yanımıza gelerek.
"Ben öğrettim ona ok atmayı."diye ısrar etti Toygar. "Çalışırsan hemen öğrenirsin dedim. O da öğrenmiş işte. Burada olmalı." Gökben'i görmek için hevesle parmak ucuna çıktı kalabalığı taradı. Ama görünürde yoktu.
"Kötü bir gündü. Ağır kayıplar verdik. Yaralarımızı sarmak zorundayız. Koral Bey'e hanedan cenazesi hazırlamamız gerek."dedi hanım annem. Öfkeyle ona döndüm. Benim yerime Koral'ı çıkarmıştı dışarı. Beni korkak durumuna düşürerek içeri kapattırmıştı. Koral'ı kurtarabilirdim. Yetişememiştim.
İçeri girdik. Her şey yoluna konulacaktı elbet. Kısa bir isyandı. Dostlarımız destek vermeseydi belki babam da ben de canımızdan olacaktık. Gecenin bir yarısı kopmuştu kıyamet. Güneş doğana kadar kaybetmeye mahkum olduğumuzu düşünüyordum. Fakat güneş göğe yerleşince şansımız da döndü.
Acı haber verildi Bozok'taki Dora Hanım Sarayı'na. Halam dağılacaktı. Kuzenimi koruyamamıştım. Bizim yerimize farklı iki kişiyi çıkarmıştı hanım annem. Bizi korumak istiyordu biliyordum ama Koral yerine başka birini bulabilirdi.
"O acelede sarayda bulabildiğim kişileri yerleştirdim."diye soludu bunu dile getirdiğimde. "Evlatlarım ve diğerleri arasında seçim yapmak zorunda bırakıldığımda evlatlarımı seçeceğimi hepiniz iyi biliyorsunuz!" Yeşil gözleri büyümüş, dişi bir aslanın ifadesi vardı yüzünde.
VOUS LISEZ
Aynadaki Kan
Roman Historique2020 Watty Ödülleri Tarihi Kurgu Kazananı Tarih #1 (19.09.2020) Hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Geçmişin kanlı sayfaları bir bir önüne açılır, hayaletler hesap sorarmış. Öyle bir gün gelirmiş ki önce aynaya baktığında gördüğün gözler yaban...