1412 Senesi - Bahar Mevsimi
ASPARGON HANLIĞI
Altınova Şehri - Hanedanlık Sarayı
Gökben Hatun
Sabır. Kader. Beklemek.
Handan Suna'nın dudaklarından düşmeyen kelimelerdi bunlar. Büyüdükçe beynimde haklı yer edinen şeylerdi. Peki benim kaderim neydi? Neyi bekliyordum? Ne için sabırlı olmalıydım? Ben kimdim?
Bunları düşünmeme çok zaman kalmıyordu çünkü Handan Suna beni her zaman meşgul edecek şeyler buluyordu. Dil dersleri, el işleri, musiki, tarih, hitabet, dans derken bu meseleler unutulup gidiyordu.
Bugün Hanedanlık Sarayı'na geldiğimizde saray halkını göreceğim için heyecanlıydım. Onların burada ne yaptığını, nasıl yaşadığını hep merak ederdim. Handan Suna'nın anlattığı gibi yılanlar yuvası olduğuna inanmak istemiyordum. Onları kendim görürsem daha iyi anlayacağımı düşünüyordum. Bu kutlama yemeği gözlem yapabilmem için en iyi fırsattı. Tabii mutfak işleriyle uğraşmak zorunda kalmak canımı sıkmıştı.
Müge Hanım beni göndermek istememişti. Gitmeme gerek kalmadığını düşünerek rahatlamıştım fakat Yaman Han bunu bozmuştu. Şimdi ise yanımda gösterişli, kırmızı elbiseli, kara saçlı, koyu gözlü, alımlı bir hatunla mutfağa ilerliyordum.
Gördüğüm koridorları aklıma yazmak için dikkatle inceliyordum her yeri. Sütunlardaki oymalar, duvarlardaki resimler, ara ara koridorlara yerleştirilen altın kaseler ve hayvan postları, aydınlatma için kullanılan büyük şamdanlar her şey göz alıcıydı. Burayı gündüz gözüyle de görmek isterdim.
Hatunun yönlendirmeleriyle pek çok koridor geçtik. Küçük bir bahçe gördük. Başka kapılardan girip başka koridorlara saptık. Bir süre sonra kafam o kadar karışmıştı ki hatunu kaybetsem hayatta geri dönemeyeceğimi düşünüyordum.
"Bu kadar yolu nasıl ezberleyebildin? Sen de mi mutfakta çalışıyorsun?"diye sordum.
"Hadsiz."dedi ters ters. "Haddin olmayan şeyler sorma. İşini yap. Burası benim sarayım. Elbet her koridorunu avucumun içi gibi bileceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Kan
Historical Fiction2020 Watty Ödülleri Tarihi Kurgu Kazananı Tarih #1 (19.09.2020) Hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Geçmişin kanlı sayfaları bir bir önüne açılır, hayaletler hesap sorarmış. Öyle bir gün gelirmiş ki önce aynaya baktığında gördüğün gözler yaban...