10

16.2K 1.3K 566
                                    

YORUM PATLAMASI İSTİYORE

"Tamam kanka dikkat et sen. Akşama yaz bana." Tolga omzumdaki kolunu çekerken sırtıma hafiften vurup elini kaldırdı, başımla selamını alıp "Tamam yazarım." dedim.

Eve yürüyerek gidiyordum. Çok uzak sayılmazdı. Eray ve Tolga otobüs ile gidip gelirdi. Bugün Eray gelmemişti. Tam da zamanını bulmuştu gelmemenin. Aramızda en akıllı en zekimiz oydu. Akıl almam gerekiyordu ama gelmemişti işte... Eray başından beri bizi uyardığı için kendini haklı görüyordu doğal olarak.

Sınavlarımız bittiği için de evde yks kastığını tahmin edebiliyordum. Oh valla! Rakipler çatır çutur eliyor bizi.

Mahallaye girmeme az kalmışken cebimdeki telefona elimi attım.

Serkan: Ben mahalleye geldim.

Serkan: Nereye geleyim?

Muharrem: Ramiz abiyi tanıyor musun?

Serkan: Oto tamiri olan Ramiz abi mi?

Muharrem: Evet ramiz abi rahatsızlanmış işlere bakacağız bugün

Serkan: Ne kadar para verecek?

Muharrem: Para mara yok. Yardım edeceğiz. 

Serkan: Niye yardım kuruluşu muyuz biz?

Muharrem: Sarkan!

"Heh! Sarkan dediğine göre eski halimize dönmüşüz."

Telefonun kapama tuşuna basıp telefonu kapattım. Anneme yks yaklaştığı için okul kurslarının başladığıyla alakalı çok kolay bir yalan uydurmuştum. Annem katı bir insandı. Sürekli kuralları olan anne tiplemesiydi işte.

Şu mahallede bile beni 'Muharrem gibi' tiplerden uzak tutarak büyütmüştü bu da benim profesyonel bir yalancı olmaya itmişti.

Muharrem ve kendi sokağımı es geçip hemen karşı sokağımızda olan ototamirci Ramiz abinin yerine doğru ilerlemeye başladım.

Ben ciddi ciddi polisçilik oynayacağımızı düşünmüştüm millete hayır kurumu gibi yardım edeceğimizi değil.

Babam çukur izlerken arada bakardım hiç böyle değildi bu işler. Hani mahallemizin davası? Hani silahlar? Hani torbacılar?

"Serkan! Koş la bebe ne yavaş yürüyorsun... Hele yardım et şunu taşıyalım."

Okan abi oto tamirin önünde bir plastik beyaz masanın yanında elleri belinde durmuş bana seslenince adımlarımı hızlandırdım. Omzumdaki çantayı çıkartıp duvar kenarına koyduğumda masayı Muharrem benden önce tutumuş Okan abiyle beraber taşıyorlardı.

"Ben taşırdım." dedim hızlandırdığım adımlarım yavaşlarken. Muharrem veya Okan abi bana bakmayıp birbirlerine delici göz temasıyla tek kelime etmeden masayı içeriye taşıdılar. Çantamı bıraktığım yerden almış içeriye girdiğimde Okan abi kendi kendine söyleniyordu.

Elindeki plastik sandalyeyi masanın önüne koydu. "Bebe otur şuraya tost yaptım sana ye." dedi kaşlarını çatık halde mutfağa girdi.

Elimdeki çantayla Muharrem'e baktım. "Bir şey mi yaptım?" diye sorduğumda Muharrem başını sağa sola sallayıp eliyle sandalyeyi gösterdi. "Senlik değil bana sinirlendi. Otur tostunu ye yanıma gel." dedi.

Çantamla beraber sandalyeye oturdum. Kollarımı çantama sarmalayıp dudaklarımı birbirine bastırdım. Tamirhaneyi süzmeye başladım. Bu ceza tam olarak kaç gün sürecekti ya da biz hergün böyle millete yardım kuruluşluğu yapmaya devam mı edecektik? Bu Muharrem Bey eve nasıl para götürüyordu mesela?

Mutfağın kapısı sertçe açıldığında Okan abi peçeteye sardığı tostu bana uzattı. "Teşekkür ederim." dedim.

Okan abi sadece başını salladı ve tepemde dikilmeye devam etti. Peçeteyi yavaş yavaş açmaya başladım.

Allah'ım nolur başımda dikilmesin ya! Olmayan anksiyetem çoşacak.

Başımı hafif kaldırıp Okan abiye baktığımda gözlerini dikmiş öylece bana baktığını görünce gözlerimi kırpıştırıp tostuma döndüm.

"Yesene bebe neyi bekliyorsun?"

Boğazımı temizleyip tostun ucundan küçük bir ısırık aldım. "Okan abi başımda böyle dikilirsen rahat yiyemem." dediğimde sesli bir şekilde homurdandı.

"İyi o zaman ben diyeceğimi diyeyim. Yarın o seninle sürekli evine gelen. Bana travesti taklidi yapan arkadaşını da yarından itibaren getiriyorsun kendinle birlikte."

Şimdi Tolga naneyi yemedi mi?

ayrıca sürekli beni darlayıp yorum atın da yeni bölüm yazma aşkım gelsin :)

KEKO BEY -GAYWhere stories live. Discover now