52

5.9K 429 59
                                    

Bugun ders calisasim yok. Kutuphaneye de gitmedim. kardeslmin teli de evde kalmisken yb yazayim dedim :) yorumlarinizi da okuyacaamm cok heyecanliyim amk

Ve cok ozledim yb yazip sizinle konusmayi :')

Yazardan

"Hayırdır ne bu süs?" Annesi yeni uykudan uyanmanın verdiği dağınıklıkla Muhharrem'in aynadan kendisine bakarak saçlarını düzeltmesini tatlı bir tebessümle izliyordu.

"Serkan bugün tamirhaneye gelebilir." Dedi. Serkan'ı hatırlayınca kalbinin hızlanmasını hissetti. Belli belirsiz bir gülümsemeyle aynanın karşısından çekildi.

Annesi hayretle kaşları havalandı. Oğlunun dengesizliklerine alışık olsa bile bir gecede değişen fikirlerine şaşırıyordu.

Muharrem hafif uzamış sakallarını eliyle tekrar düzeltti. Yanları tıraşlı olan saçlarının üstünü tekrar düzeltti bir türlü eli rahat durmuyordu.

Dün Okan arayıp Tolga'nın iş istediğini söyleyince ufak bir ihtimalle Serkan'ı görebilme umudu kaplamıştı içini, eskisi gibi.

Sürekli Serkan'ı görmek için fırsat kollayan Muharrem geri gelmişti.

"Hadi ben çıktım. Akşama liste at anne şu market alışverişini de yapayım." Dedi evden çıkarken.

Annesi, günler sonra oğlunun yüzüne gelen renk gelmesinin mutluluğuyla görmeyeceğini bile bild başını salladı. Ardından çocuklara kahvaltı hazırlamaya koyuldu.

-

Tolga normalde geldiği Okan'ın ofisinin önüne gelince kapıyı tıklatıp içeriye girdi.

"Günaydın abilerin biriciği!"

Gevşek gevşek gülümserken Okan gözünü devirdi ve su kaynatıcısına koyduğu suyu kaynamaya bıraktı. "Günaydın gevşek."

"Ee ben hemen işime başlayayım." Dediğinde Okan başını salladı. Çenesiyle dışarıyı gösterdi ve Tolga'nın çıkmasını bekledi.

Ofisten çıktıktan sonra ofislerin ve hurda arabalardan ayrı bir yere doğru yürüdüklerken Tolga etrafına bakındı.

'Adamlar Esenyurt'u almışlar. Semt bizim derken şaka yapmıyorlarmış. Laaaa.' diyerek içinde gevşek gevşek güldü.

Gerçekten büyük bir alanı işletiyorlardı. Ön tarafı ototamir gibi dursa da arkada büyük araba mezarlığı ve araba parçacılığı yaptıkları yer vardı.

Okan yürürken cebindeki elini çıkartıp işaret parmağını kaldırdı. "Bir; bundan sonra odama elini kolunu sallayarak girmek yok. İki; Okan abi yok patron var. Üç; gevşeklik hiç yok. Dört; yoruldum şunu yapmam bunu yapmam kabul etmiyorum. Yarın bugün çok bilemedin bir haftaya sigortanı da ayarlarız." Dedi. Sözlerini bitirdiğinde çoktan ototamire varmışlardı.

Tolga kırılmış hevesiyle Okan'a baktı. Başını salladı. Çok uzak konuşmuştu. Birkaç ay önce lastik sökmeyi öğretirken ki Okan gitmişti. Ona karşı olan iyi tavrı değişmiş beton gibi bir adam gelmişti.

"Muhammed!" Okan tamirhanedeki Muhammed'e seslendiğinde Muhammed çırakların üstündeki bakışını çekti. "Söyle başkan?"

Okan elini Tolga'nın omzuna atıp kendisine çekti. "Yeni çırak getirdim sana." Dedi ve Tolga'yı öne doğru itti, sakin bir itişti bu. Tolga kendi isteğiyle adım atmıştı.

Muhammed'i tabikide tanıyordu. Muharrem,Okan ve Muhammed ayrılmaz üçlüydü.

Kırılmış hevesiyle Muhammed'e doğru ilerleyen Tolga, Okan'ı şaşırtmıştı.

Ağzının içerisinde "Çabuk bıraktı gevşekliği, hadi hayırlısı." Diyerek ofisine döndü.

-

Serkan kahvaltı ettikten sonra hızla masadan kalkıp odasına geçti. Telefonunu eline aldığı gibi Tolga'yı aradı fakat telefon uzun çalışlar sonrasında açılmadı.

Oflayarak yatağına oturdu.

Dün ki olanlardan haberi vardı. Muharrem ile ayrıldığını anlatsa bile Tolga'nın işine ses edemezdi ama içi hiç rahat değildi.

Ya ayrıldıkları için ona kötü davranırlarsa?

Çocuk da değillerdi ama olabilirdi. Bir ihtimal...

Serkan: Müsait olduğunda beni ara

Tolga: Valla kankam arayabilsdm ararım ama hiç müsait olanicamm gibi ben eve geçince özet geçerim sana

Serkan: niye müsait olamıyormuşsun? Öğle aran falan yok mu oğlum?

Serkan: Kötü mü davranıyorlar sana

Mesajlarına yanıt alamamıştı...

-

"Yok aga."

Muharrem, Okan'ın ofisinde demlenen çaydan bir bardak doldururken sinirle soludu. "Ulan ne olacak söylesen geberir misin?"

Okan "Ya aga sen bana diyorsun ki; git Tolga gevşeğine arkadaşlarından birinin de işe ihtiyacı varsa onu da getir. Burdaki arkadaş Serkan oluyor hem de. Bu gevşeğe bunu dersem kudurur. Uğraşamam." Dedi çaydan bir yudum alırken.

"Okan adam mısın la sen? İnsan gibi, gardaşın olarak bir şey istiyorum. Eyvallah ama tamam deme sen." Muharrem başını 'öyle olsun' dermişçesine salladı ve sıcak bardakla birlikte Okan'ın ofisindeki büyük geniş koltuğa oturdu. Genellikle burada oturdukları için bu koltuk burdaydı yoksa Serkan için kendi ofisine taşırdı. Hatta çok rahat bir sandalye almıştı fakat Serkan göremeden gitmişti.

Okan sıkıntıyla nefes alıp verdi. "Tamam aga tamam. Söylerim."

Muharrem gülümseyerek ayaklandı. "Helal olsun lan gardaşım benim."

Tüm taslakları atıp yine birkaç gün yok olabilirim. Duruma bağlı elime teknoloji geçtikçe yb yazıyorum

KEKO BEY -GAYWhere stories live. Discover now