29

9.4K 637 158
                                    

Gençler burası çok önemli... bir anket yapicam. Şimdi okullar açılıo bende mezuna kaldım. yani bu sene de yks çalışacağım. kaç kişi okula gidiyor kaç kişi gitmiyor çoğunluğa göre bölümlerin yayımlanma saatini ayarlayalım. eğer giden çok olursa kütüphanedem geldiğimde yazar saat akşam 6-7 gibi atarim. eğer gitmeyen çok olursa sabah evden çıkmadan yazarım ki bu biraz sıkıntı gibi. OKULA GİDENLER GİDİOM GİTMEYENELER GİTMİOM YAZSIN

"Serkan."

"Serkan."

"Serkan uyan be gülüm, hadi ne ağır uykun varmış?"

Yüzümü yastığa bastırıp yorganı üzerime çektim. "Sessiz ol." dedim. Başımdaki ses inanılmaz rahatsız ediyordu beni. "Serkan uyanman lazım."

Yüzümü yastıktan kaldırıp yorganı üstümden attım. Uykulu gözlerle odanın içerisinde yorganları dolabına dizen Muharrem'e baktım. "Ne oluyor ya sabah sabah?"

"Uyandın mı?" Muharrem dolabın kapağını kapattığında "Yok hâlâ uyuyorum." diye terslendim. Sabahları böyle acele acele uyandırılınca sinirli oluyordum.

Muharrem odanın kapısını kapattı ve bana döndü. "Anneni hastahaneneye bıraktım. Şimdi uyandın uyandın uyanmazsan işe giderim. Uyanırsan da eve gider hasar kontrolü yaparız." Dedi.

Güzel tehdit...

Okula da gitmemiştim.

"Saat kaç?" Yatakta gerinip ayağa kalltım. "On bire geliyor."

Geç olmuştu. İyi uyumuştum valla. "Tamam yüzümü yıkayalım çıkarız?"

"Tamam gülüm ben bir anneme bakayım."

Öz annesini küçük yaşta kaybettiğini hatırlıyordum hatta babasının şu an anne dediği kadınla evlendiği zamanı da hatırlıyordum. Neden anne dediğini çözmüş değildim.

Babasını çok nadir görüyordum. Aynı Muharrem'e benziyordu ama abileriyle benzerlikleri yoktu. Banyoya geçerken çocukların bağırışma sesleri geliyordu. Bunlar üçüzler olmalıydı. Diğer iki büyük abla okula gidiyordu.

Demek ki sabahları okula giderken apartmandan çıkarken gördüğüm ikili Muharrem'in kardeşleriydi.

♡♡♡

Tüm evi gezmiş öylece oturuyorduk. Mahallenin kaldırımında. Ben ve Muharrem.

Hiç ağlamamıştım. Ağlayamamıştım.

Doğup büyüdüğüm ev gözlerimin önünde yok olmuştu. Kurtulan hiçbir elyamız yoktu. Babamı sık boğaz ederek aldırdığım bilgisayar bile gitmişti.

Küçükken boya kalemleriyle duvarı boyadığımda bile annemin içi gidiyordu. Sinirlenip kızıyordu ama şimdi tüm duvarlar sipsiyah olmuştu.

Daha yeni taksidinin bittiği koltum takımı... babamın emekleri. Babamı bildim bileli sürekli çalışıyordu. Özellikle geçirdiği o trafik kazasından sonra. Artık eski gücünün olmaması... Şimdi nasıl toparlanırdık hiç bilmiyordum.

İkimizin arasındaki sessizliği bir telefon melodisi bozdu. Muharrem telefonu açmadan bana döndü. "Tolga arıyor."

"Alo?"

Ona da haber edememiştim. Telefonum çantamda, çantam da evde kalmıştı.

"Yanımda." Muharrem telefonu bana uzatınca elinden aldım. Bugün konuşmadan anlaşma özelliğimiz açılmıştı.

"Efendim?" Dedim birkaç kez öksürdüm ardından. Tekrar dumanlı eve girmek iyi gelemişti.

"Kanka nerdesin ya? Arıyorum ulaşılmıyor. Okula da gelmedin."

"Tolga sonra konuşalım mı?"

"Hayır tabikide. Neyin var sesin de kötü geliyor." Cevap vermek için ağzımı açtığımda hızlıca konuştu. "Ya da dur dur. Ben daha otobüse binmedim. Yanına geleyim. Okan abi de gelme bugün dedi. Kesin bir şey oldu lan. Geliyorum." Diyerek telefonu kapattı.

Telefonu kulağımdan uzaklaştırırken saate baktım. Okul çıkış saati gelmişti. Saatlerdir evin içindeydik.

Muharrem'e telefonu geri verdim ardından başımı omzuna yasladım. Yorgun bitmiştim yine. "Ne yapacağız Muharrem?" Dedim sessizce.

"Halledeceğiz gülüm. Halledeceğiz merak etme." dedi güven verircesine.

Nedendir bilmem ama güvenmek istiyordum. Başımı yasladığım omuzda gözlerimi kapattım. Muharrem kolunu belime attı.

Derin bir nefes alıp verdikten sonra "Uyandığından beri hiçbir şey yemedin. Hadi kalk yemek yiyelim." dedi.

Yemekten bahsettiğinde hiçbir şey yemediğim aklıma gelmişti. "Aç değilim." İştahım yoktu. Midem yemeği kabul etmez gibiydi.

"Ben açım?"

"Tamam sen yemek ye. Bende Tolga'yı bekleyeyim." Başımı omzundan kaldırdım. Muharrem kaşları havalanmış bir şekilde bana döndü. "Bu durumda benim için yemek yemen lazımdı. Neyse kalk Sarkan. Yemek yiyeceğiz." Dedi ve elini belimden ayırdı ve ayağa kalktı. "Hadi." Elini tutmam için uzattı.

"Tolga?"

"Okan halleder onu. Hadi kalk."

AŞIRRRI SİNİRİM BOZUK YEMİN EDİYORUM. BENİM BU HAYATTAKİ SINAVIM KAZIK ATAN ARKADAŞLARIM. ULAN KAZIK YEMEDIĞİM BİR ARKADAŞIM BİLE KALMADI.

NEYSE GELİN İNSTADA SORU CEVAP YAPALIM.

KAFAMI DAĞITMAK İSTİYORUM. İNANILMAZ SİNİRLİYİM. ARTIK MUTSUZ HİSSEDEMŞYORUM OLAYLAR KARŞISINDA

İNSTA= morspapilio

GELİN DÖVERİM VALLA BAK

KEKO BEY -GAYWhere stories live. Discover now