21

10.4K 811 270
                                    

Balık ekmeklerimizi yedikten sonra Beyoğlu'nun mükkemmel yokuşlarını çıkıyorduk. Ne diye yürüdüğümüzü bile bilmiyordum.

"Muharrem ben bittim! Ben yokum artık. Ne olur biraz dinlenelim ya!"

Yokuşlar o kadar dikti ki... Hayatınızda dimdik olan bir şey düşünün... Ondan daha dikti.

Kendimi dar kaldırımlardan birine atıp dinlenmeye başladım. Muharrem "Sen burda otur zaten hemen şurası. Ben alınacak malzemeleri alıp geleyim. Tamam mı?" dediğinde başımı salladım.

"Hem ne diye arabayla çıkmadıysak bu yokuşu?" kendi kendime söylenirken Muharrem'ın cevap vereceğini hiç beklemiyordum. "Sokaklar çok dar park yeri bulamayız diye çıkmadık. Hem ben seviyorum bu sokakları yürümeyi." dedi kalan yokuşu çıkarken.

Yokuşu bitirene kadar sırtını izledim. Gözüm götüne de kaysa bakmadım. Yani koskoca adamın götünü izleyemem. Güzel olabilir ama yok yani oğlum olmaz.

Cebimdeki telefonu çıkartıp Tolga'ya mesaj attım.

Serkan: Napiyon lan

Tolga: Okuldan sonra eve geçmeyi özlemişim oğlum laaan

Tolga: Yatıyorum

Tolga: Sen napıyon

Serkan: Bizde beyogluna geldik malzemeleri alıp gelicez

Serkan: Bak aklıma ne geldi.

Tolga: Ne geldi o mükemmel aklına

Serkan: Balık ekmek yerken muho böyle daldı daldı aklıma bir tık düştü... bunun sevdiği vardı ya lan

Serkan: Kimdi lan acaba

Tolga: Kanka ben müneccim miyim ya git muharrem abiye sor

Serkan: Sağ ol ya aydınlandım resmen

Tolga: Ben sana başka bir şey dicem

Serkan: Buyur

Tolga: Biz Eray'ı fazla ihmal ediyor gibiyiz

Tolga: Uzaklaşmaya da başladı. tenefüslerde yanımızda bile durmuyor. zaten sürekli biz yanyanayız. öğle tenefüsünde bile gelmiyor yanımıza

Serkan: Evet doru ama hiçbir şey demeden trip alması da doru değil

Serkan: Rahatsız oluyorsa söyler zaten. o yks çalışıyor sürekli hocaların yanında soru soruyo ondandır

Tolga: Bilmiyorum aga aklımı kurcalıyo şu sıra

Serkan: :(

Serkan: Sende iyiden iyiye agacı oldun

Tolga: Okan abiyleyim sürekli zaten anamı ağlatıyor

Tolga: Muharrem abi sana karşı gayet ılımlı geçen yorgunum dedin masa başı iş verdi okan abi yorgunum dedim diye bana araba boyası söktürdü. BOŞU BOŞUNA SÖKTÜM ZATEN HURDAYDI O ARABA

Tolga: Askerde bomboş iş veren komutan gibi amk

Serkan: Ağlama lan hemen

Serkan: Bak sen evde yatıyon ben yollardayım

Tolga: Sus lan bir tatilim var onada söz etme

Serkan: Haftasonuda var

Tolga: Yarın boş muyuz yani

Serkan: Bilmiom sorsana okan abiye

Tolga: Tamm

"Sarkan?" Muharrem'in elleri boş hızlı hızlı bana yaklaştığını görünce telefon ekranımı kilitleyip ayağa kalktım. "Noldu?'' Der demez çenesiyle yürümemi işaret etti fazla bekletmeden önünden yürümeye başladım. Hızla yetişti zaten bana. "Şerefsiz tüm malı satmış. Boşu boşuna yol geldik o kadar. Cibilliyetini sik- Tövbe tövbe kusura bakma gülüm." dediğinde gülerek ortamı yumuşatmaya başladım. Çünkü Yarım saatte çıkamadığımız yokuşu on beş dakikada inmek üzereydik.

"Sağlık olsun Mağrem niye sinirleniyorsun?" dedim.

"Yok gülüm sinirlenmedim. Sakinim zaten. İnsan bir arar söyler. Bu pezevenk ayağına kadar getirtiyor birde pişkin pişkin sattım diyor bana." dediğinde anlımsız ve ani gelen samimiyetle sırtına elimle pat patladım. "Gezmiş olduk. Balık ekmek yedim hemde Eminönünde."

Arkamızdaki yokuştan koşturma sesleri gelince omzumun üstünden arkaya baktım. "Dur lan!"

"Serkan koş!"

Ne olduğunu bile anlamadan bir anda kolumdan çekilmiş aşağıya doğru koşuyorduk.

Arkama bakıyordum en son... Başım dönmüştü dengemi sağlayamayacak gibi olduğumda Muharrem kolumdan sıkıca tutup dik durmamı sağladı.

"Noluyor lan?"

"Sus soru sorma koş. Koş Serkan."

Allah'ım evet ya! İşte aradığım aksiyon buydu. Zaten tekdüze bir hayat yaşamaları bana inandırıcı gelmiyordu fakat şu an bunu düşünmemde doğru değildi. Eğer arkamızdaki adamlar bize yetişirse sanırım dayak yiyecektik.

Ben hiç dayak yememiştim. Dayak yersem herhalde on ay kendime gelemezdim. Hem de sınava üç hafta kalmışken...

İlk defa tofaş gördüğüm için sevinçten ağlayabilirdim. Muharrem kolumu bırakıp arabanın kilidini açtığında hızlıca arabaya bindik ve sürmeye başladı. Çalışması bize zaman kaybettirse de arkamızdaki adamlar bize yetişememişlerdi.

Yerimde havalanıp arkama baktığımda birkaçının elinde sopa olduğunu gördüm. "Oha ellerinde sopa var!"

Muharrem'e dönüp "Ne oldu içerde?" dediğimde Muharrem hiçbir şey demeden arabayı sürerken yerime geri oturdum. "Duymuyor musun?"

"Duyuyorum. Cevap vericem gülüm biraz bekler misin?" dediğinde ses tonu beni rahatsız etmişti. Yerimde kıpırdanıp başımı salladım. "Peki."

Cebimdeki telefon titreyince çıkartıp mesaja baktım.

Tolga: Haftasonu serbest bırakıyorlarmış.

Tolga: Ben eraya yazıom

Serkan: Tamam kanka

"Kimle yazışıyorsun?"

"Tolga ve Eray Haftasonu bize gelecekmiş." dediğimde bana bakıp yola döndü. "Eray?"

"O da Tolga gibi bir arkadaşım." dedim hâlâ üzerimdekş gerginliği atamamışken.

"O piç pişkin pişkin bana gülünce dayanamadım ufakan patakladım. Ondan dolayı kovaladılar." dedi hızlıca.

KEKO BEY -GAYWhere stories live. Discover now