27

9.7K 716 133
                                    

"Serhat?" Babam kardeşimi seslediğinde ve ses alamayınca direkt mutfağa koştum.

Mutfaktan ışık geliyordu çünkü. İçeriye girdiğim gibi gözüme ilk önce ocağın üstünde kabaran alevler takıldı. "Baba koş!" diyerek Ferhat'a doğru atıldım. Tam ocağın önüne düşmüştü.

Ferhat'ı yerden alıp direkt içeriye giren babamın kucağına verdim. Ateşi söndürmek için masanın üzerindeki örtüyü çekip alevlere vurmaya başladım.

Annem "Bırak bırak oğlum çıkalım evden. Serkan!" annem kolumdan çekiştirmeye başladığında örtü elimden kayıp alevlere karıştı ve ateş aklımın alamayacağı şekilde hızla büyümeye başladı.

Nefesim kesilmeye başladığında yayılan alevleri izlemeyi kesip tişörtümle ağzımı kapattım. "Anne yürü çıkalım." Dedim sakin olmaya çalışarak.

Annem,babam ve kucağındaki kardeşimle beraber evden çıkarken annem komşuların zillerine basıyordu. Herkese yangın haberini verip topluca aşağıya indik.

Aşağıya indiğimizde ciğerlerime dolan ani oksijenle bayılacak gibi hissetim. Öksürürken boğazım yırtılacak gibi oluyordu.

Biri koluma girip beni bir yere oturttu hemen omzuma bir şeyler atıldı elime yüzüme su çarpılıyordu. Hiçbir şeyi seçemiyordum.

Öksürmekten gözlerimi bile açamıyordum.

"Serkan iyi misin aslanım?"

Mahalleden bir abi elinde su şişesiyle bana bakarken başımı salladım. Hemen ardından itfaiyenin siren sesleri gelmeye başladı. "Serhat nerede?" diyerek ayağa kalktım.

İtfaiyenin arkasından bir ambulans gelince gözlerim dolmuştu. Yanımda duran abinin kolunu dürterek "Babam nerede? Serhat nerede?" dedim fakat cevap vermedi.

"Anne?!" Sokakta annemi sesliyordum fakat o kadar karışmıştı ki her şey kimse kimseyi duymuyordu.

Başımı kaldırıp evimize baktığımda gecenin karanlığını alevler aydınlatıyordu. Acaba hayal mi görmüştüm? Babam ve Ferhat'ı almayı mı unutmuştum?

İçeriye doğru atıldığımda itfaiyeden bir abi önüme geçip omuzlarımdan geriye ittirdi beni. "Biri şunu tutsun." diyerek içeriye girdi.

"Babam gelmedi. Baba!" Apartmana doğru bağırırken omuzlarımdaki battaniyeyle birlikte beni tutup uzaklaştırdılar. Ayaklarımı yere vuruyorken ciğerlerimin ağrısını göz ardı ederek bağırdım. "Babam kaldı diyorum size! Bırakın beni. Serhaaat!"

Göz yaşlarımın yanağımdan aşağıya aktığını hissediyordum. Ambulans önümüzden geçerken bir tane adam orayı işaret ederek kulağımın dibinde bağırdı. "Baban ve kardeşin hastaneye gidiyor. Bak giden ambulansın içindeler. Sakin ol aslanım."

Kulağıma doğru konuşan abinin dedikleriyle sesim kesildi. Sadece derin nefes alıp veriyordum. Göğüs kafesim kırılacak gibi şişiyordu. Oksijenim asla yetmiyordu.

Apartmandaki komşularımız ve mahallelinin kargaşasından çok büyük bir gürültü vardı. Yanımdaki abilerden kolumu kurtarıp ayağa kalkmaya çalıştım. Yerde sürüklemişlerdi beni. "Tamam bırakın." dediğimde beni bırakıp kargaşaya doğru ilerlediler.

Arkamdaki yüksek kaldırıma oturup karşımda yanan evimizi izledim. Burnumun ucu yanıyor gibiydi. Dilimde de garip bir tat vardı.

"Serkan!" Tanıdık bir ses duyunca başımı mahalleye çevirdim.

"Serkan!" Muharrem bana doğru koşarken gözlerim tekrar doldu. Dudaklarım titremeye başladı. "Muharrem.."

Muharrem hızla önümde dizlerinin üstüne çöküp yüzümü avuçları arasına aldı. "İyi misin? He? Bir yerinde bir şey var mı? Gülüm cevap versene." Eliyle yüzümün her bir yanını silerken gözlerinin dolduğunu seçebiliyordum. Alevlerin ışığı gözlerindeki yaşı parlatıyordu.

"Benim yüzümden oldu Muharrem." Dediğimde beni kendisine çekip sıkıca sarıldı. "Çok korktum." dedi. "Çok korktum." Omzumun üstüne küçük bir öpücük kondurup geriye çekildi.

"Muharrem... annem nerede?" dediğimde omzunun üzerinden arkasındaki kalabalığa baktı. "Merak etme iyi. Annem yanındaydı gördüm." Dedi. Üvey annesinden bahsediyordu.

"Benim yüzümden." Dedim tekrar. Omuzlarımdaki ince örtüye sıkı sıkı sarılırken bakışlarımı yere kaçırdım. "Senin suçun olur mu hiç gülüm? Kim isteyerek evi yakar. Kurbanın olayım ağlama böyle." Dedi tekrar yüzümü eliyle temizlerken.

"Iyisin değil mi?" Dediğinde başımı salladım. Biraz daha rahatlamış ciğerlerimle birkaç öksürük kaçtı dudaklarımdan. Ayağa kalkarken Muharrem de benimle birlikte kalktı. Bir elini belime dolayıp bir elini koluma attı. "Anneme gidelim." Dedim.

"Gidelim gülüm, gidelim."

Annemin yanına gittiğimde hâlâ ağlıyordu. Beni görünce kolları arasına alıp saçlarımın arasına bir sürü öpücük kondurdu. Anneme sarılıp ağlamamak için kendimi tutum. "Özür dilerim annecim. Özür dilerim." diye bağırdı.

Benim canım bir yanıyorsa onun yüz yanıyordu bunu biliyorum. Annemden ayrılıp gülümsedim. "Önemi yok şu an anne. Sen ağlama artık." dedim Muharrem'in bana yaptığı gibi yüzündeki yaşları sildim. Boyum annemden uzun olduğu için başını boynuma gömüp ağlama devam etti. "Gitti her şeyimiz gitti. Tüm emeklerimiz bitti. Yok oldular." diyordu.

Yanındaki kadınlar annemi boynumdan çekip teselli ediyorlardı. "Deme öyle cana geleceğine mala gelsin." gibi...

Muharrem koluma dokununca ona doğru döndüm. "Bize geçelim. Annen dinlensin bayılacak gibi duruyor." Dediğinde başımı salladım. "Teşekkür ederim."

Muharrem beni duymazdan gelip kendi annesine yaklaşıp kulağına eğildi ardından ayağa kalktılar. Geri bana döndü. "Hadi gülüm sende. Mahvolmuşsun yukarıya çıkalım uyu." dediğinde başımı sağa sola salladım.

"Olmaz. Babamla Serhat hastanede. Ev... eve bakmam lazım ayrıca." Desem de beni kendi apartmanlarına doğru yönlendirmişti.

"Sana demiştim. İnsanlar birbirleri için vardır. Biz mahalleliler; komşular bunun için vardır. Sen şimdi düşünme bunları. Hepimiz el ele verir hallederiz her şeyi sen dinlen yarın için." dediğinde hiçbir şey diyememiştim.

instaya koşun son post = morspapilio

KEKO BEY -GAYWhere stories live. Discover now