gencler ben baya baya ders çalışamıyorum bari dedim gelim iki üç bölüm yazim
final yapma kararı verdim çünkü aralıktan beri taslakta tam 17 kitap birikti. Yayınladıklarımı yavaş yavaş final yapıp onlara geçeceğim...
Üç yıl sonra
Sonunda özgürlük!
Bez çantamı koluma taktım ve çıkışa doğru ilerledim.
Muharrem'i çok özlemiştim.
Hasretinden yandı gönlüm aşk tanem!
Askerliğim bitti. Tam altı ay dolu dolu askerlik yapmıştım. Artık büyüdüğümü hissediyordum. Buymuş yani büyümüş hissetmek için buna ihtiyacım varmış.
Dinlenme tesisinden çıkıp otobüsüme doğru geçtim. Çantamı oradaki abilere bırakıp içeriye geçtim. Koltuğuma oturup hemen başımı koltuğa yasladım. Camdan dışarıya bakarken telefonum titredi.
Muharrem arıyordu.
"Alo?"
"Gülüm, neredesin?" dedi arkadaki hışırtılardan ayıkladığım sesini duymuştum. "Otobüsüme geçtim şimdi. İki saate İstanbul'da olurum, baktım internetten."
"Gördüm seni." dediğinde kafamı cama çevirdim. "Ne?"
Tolga kollarını deli danalar gibi sallayarak otobüse koşarken arkasından bir eli cebinden bir eli telefonunda karizmatik sevgilim ve yanında Okan abi vardı.
Telefonu kulağımdan çekip hızlıca oturduğum yerden kalktım. Yüzümdeki sırıtış daha da gemişleyerek otobüsten indim.
İner inmez Tolga kollarını sıkıca bana sardı. "Kardeşimm! Çok özledim lan."
Sarılışına karşılık verip sırtını pat patladım. Okan abi ve benimki de görüş alanıma girdiklerinde Tolga'dan ayrıldım.
Muharrem'den bakışlarımı çekmeden onun aksine hızlı adımlarla yaklaşıp kollarımı boynuna sardım. Ellerini belime sarıp başını boynuma yasladı. Aldığı nefes beni gıdıklandırdığı için kıkırdadım. "Çok özledim be." dediğinde sarılmamızı kestik. Geriye çekilip Muharrem'e baktım. Gözleri kısa saçlarımda gezinirken gülümsemesi büyüdü. Elini saçlarıma attı. "Yakından daha komik gözüküyorsun." dediğinde kaşlarımı çatıp geriye çekildim. "Ya Muharrem!"
Saçlarımı İstanbul'dan ayrılırken kendi isteğimle kestirmemiştim. Edirne'de kestireceğim diye tutturmuştum. Çünkü biricik sevgilimin beni böyle hatırlamasını istemiyordum,altı ay boyunca ... fakat askerlikte görüntülü konuşmaları unutmuştum. Yani zaten görmüş bulunmuştu.
Okan abi beni kolunun altına alıp Muharrem'e "Karışma çocuğa, çok yakışıklısın Serkan'ım." dedi.
Tolga gelip diğer omzuma kolunu atınca Okan abi kendini geriye çekmişti. "Kırdın kolumu gerizekalı!" dediğinde Okan abiye baktım. Hala arkadaşıma hakaret ediyordu. Bıkmadan usanmadan! Tolga o kadar hakarete maruz kalmıştı ki, gerçekten salak olmuştu. Yazık ya...
Muharrem "Hadi arabaya geçelim senin otobüs kalkacak çantan kalacak yoksa." dediğinde Okan abi "Ben alırım çantayı siz gidin." dedi ve Tolga'yı ensesinden tutup yanımızdan uzaklaştılar.
Muharrem bana gülümseyerek bakarken kollarımı göğsümde bağladım ve önünden yürüdüm. "Gülü-"
"Sus Mağrem!"
"Ama yanlış gidiyor-"
"Nereden gidicem söyle." dediğimde eliyle arabasını gösterdi.
——
आप पढ़ रहे हैं
KEKO BEY -GAY
किशोर उपन्यासSerkan eğlenmek için semtindeki bir kekoya mesaj atarsa ne olur? •bölümler kısa kısa
