¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.
Tofaşk!
Günün kelimesi bu!
"Bu mudur yani?" Diye sorduğumda Muharrem ona küfür etmişim gibi bakınca omuzumu silktim. "Çok kıroca. Ayrıca bu nedir ya?" Dedim.
Muharrem Tofaşın camına son üç noktayı da yapıştırıp ellerini birbirine çırpıp bana döndü. Az önce dediklerimi sikine bile takmazken "Nasıl yapıştırılacağını anladın mı?" Diye sorduğunda başımı salladım. "İyi bugün beş-altı araba bekliyorum. Hepsini yaparsın." Diyerek arkasını dönüp giderken bir arabaya pardon tofaşa bakıp bir Muharrem'e baktım. "Nereye?"
"Kahvaltı yapacağım." Dediğinde gülümseyerek kolumdaki saate baktım. 9 olmuştu. Ben de acıkmıştım. "Beklesene ben de geleceğim." Dedim elime tutuşturduğu yazılardan artan kağıt parçalarını yere bırakırken "Ben gidiyorum. Sen oraları temizliyorsun sonra tamirhanede çırakların kahvaltısına yetişiyorsun." Dediğinde eğildiğim şekilde kaldım. "Acele et saat 9 buçukta kahvaltı bitiyor." Dedi.
Evet, kalbimin kırılma sesiydi o.
Kağıtları geri kucağımda toparlayıp belimi dikleştirdim. Çöp kutusuna ilerlerken kaşlarımı çattım. "Soğuk sıcak yapıyorsun, he?" Hırsla kucağımdakileri çöpe tıktım. "Ben sana gösteririm sıcak soğuğu. Bekle Muho efendi!"
Yavşak ve umursamaz kişiliğimi geri çağırıyorum.
&&
Tamirhaneye koşarken Tolga elindeki tostumla beni bekliyordu. "Nerede kaldın lan mal! Al şunu, Okan abi görmeden. Kahvaltıyı kaçırdığımızda kızıyor." Dedi.
Bu ne amınakoyayım? Bu düzen bu disiplin neyin sikiydi? "Askeriyedeyiz sanki." Diye ağzımın içinde söylenirken Tolga tulumunun cebinden iki siyah zeytin çıkardığında yüzüm aniden ekşidi. "Al kanka sana zeytin de ayırdım." Dedi. Ciddi ciddi yüzüme bakarken güldüm. "İğrenç motor yağlı zeytini kendin ye. Beni mi zehirlemeye çalışıyorsun?" Dediğimde şaşkınlıkla ağzı aralandı. "İyilikte yaramıyor salağa. Defol!" Dedi. İçeriye girmek için arkasına dönerken "Bitir tostunu Okan abiye de yakalanma. Siker valla." Dedi.
Hiçbir şey yapamaz.
Tolga tamirhanenin arka kapısından içeriye girdikten sonra tostumdan büyük bir ısırık aldım. "Serkan?"
Okan abim...
Ağzımdaki lokmayı yutmak için çenemi zorlarken Okan abi omzuma dokundu. O deminki atar giderim kalmamış gibi hissediyorum tam şu an. Acaba ben şişirilmiş bir balon muyum?
Neyim ben?
Bir balon mu?
Küçük iğnelenmede havası inecek bir balon muyum?
"Neyim ben?" Ağzımdan kaçırdığım,içimden mırıldandığım kendime özel şarkımı Okan abi duyunca anlamazcasına yüzüme baktı. "Ne misin sen?"
"He, neyim ben? Acaba diyorum Okan abi." Elimdeki tosttan bir ısırık daha alırken "Dinliyon mu acaba beni şu an?" Okan abi başını aşağı yukarı sallayınca ağzımdaki küçük lokmayı yuttum. "Yani habire tostum bakıyorsun da açsan al ye. Bir tostun lafını yapacak kadar alçak bir insan mıyım ben? Öyle miyim Okan abi?" Son soru cümlemi bağırarak söylediğim için Okan abi yüzünü ekşitti.
İyi gidiyordum. Kafası karışıyordu. Sıradaki planımız buradan toz olmak.
"Hayır, değilsin." Dedi şok olmuş şekilde. Az önceki yükselişimi anlayamamıştı gariban. Gap gariban...
"İyi o zaman. Şimdi bırak beni işimin başına gideyim. Çünkü sen şu an bana mani oluyorsun."
"Ben mi mani oluyorum?" Okan abi işaret parmağıyla kendisini göstererek şaşkınlığını ifade etmeye çalıştı sanırım. "Sen oluyorsun tam şu an önünde durarak mani oluyorsun." Okan abi kenara çekilince tostumdan bir ısırık daha alıp Muho'nun söylediği işe ilerlemeye başladım.
Agalaaaaar diyorum ki bundan sonraki bölümleri ithaf yapayım. Aklımda birkaç kişi var ama isteyenler varsa yazsın... Yetiştiği kadar yapacağım ama önce başından beri yanında olanlarla naşlayacağım bilginize öpüyorum
Tabletten yb yazıyorum. Bundan da siyah yazı tipini ayarlayamadım amk nkcnlcdnlcs
