48

6.3K 502 40
                                    

"Aynur teyze, Serhat'ı ve Hira'yı annem çağırıyor." Dedim sessizce. Konuşmaya üşeniyordum. Sesim fazla çıksın diye uğraşacak halim bile yoktu.

Aynur teyze sorgulamadan çocukları çağırmaya içeriye gitti. Ya Hira bizdeydi ya da Serhat buradaydı.

Benim aksime özgür yetişiyordu...

Merdivenleri çıkan birini işittiğimde kapının önünden kenara kaydım. Gelen kişinin bana yer vermem için seslenmesini, konuşmak zorunda kalmak istemiyordum.

Merdivenleri ağır ağır çıkan beden yanımda durunca biraz daha kenara çekildim. Öylece dikilmiş bana bakmaya devam ediyorken bayık bakışlarımı yüzüne çıkardım.

"Yemek yedin mi?"

Bu muydu yani? Yirmi üç gün sonra tek soru bu muydu?

Nasıldım mesela?

İyi miydim?

Ne yapıyordum?

Muharrem cevap bekler gibi yüzüme bakınca başımı salladım sadece. Yorgun hissediyorum. Çok fazla.

Bu beni bu kadar hızlı yıkmamalıydı.

Hayatımın sadece ufacık bir bölümünde yer alan insanın yokluğu bu kadar koymamalıydı.

Muharrem yanımda durmaya devam ederken sinirle soludum. Kendime kızıyordum. Kalbime kızıyordum. Madem bu kadar aşıktım ne diye sorduğunda eveleyip gevelemiştim ki!

"Peki, içeriye geç. Neden kapıda dikiliyorsun?" Ayakkabılarını çıkartırken hareketlerini izledim. Hiçbir şey demeden başım eğik ayakkabılarını çıkartışını izledim.

Allah'ım nolur kalbim biraz daha yavaş atsın. Canım acıyordu!

Serhat ve Hira'nın sesi gelince başımı kaldırdım. Serhat "Muharreem!" diyerek sıkıca sarıldı. Sarıl abim sarıl.

"Hadi Serhat gidiyoruz." Dediğimde Hira bir elimi, Serhat diğer elimi tutmuştu. O an yanlışlıkla Muharrem'e değdi gözüm. Bana bakıyordu.

Hiçbir tepki vermeden önüme döndüm ve apartmandan çıkmak için yürümeye başladık.

KEKO BEY -GAYWhere stories live. Discover now