33

8.6K 696 100
                                    

Muharrem, ben ve Serhat ama Muharrem ortamızda biz iki yanındaydık.

Bugün çocuklar beni sevmemeye ant içmişti sanırım.

Serhat geldiğimden beri ağzıma sıçmadığı kalmıştı sanki üvey abisiydim amınakoyayım.

Muharrem'in koluna girip başımı yasladım. Hava kararmış eve doğru yürürken sokakta kimsenin olmamasını fırsat bildim.

"Yoruldun mu?" dedi Muharrem keyifli bir ses tonuyla. Kaşlarım çatılmıştı. "Yorulmuş olma ihtimalim seni niye bu denli mutlu etti?"

Muharrem'in kolundan başımı çekip gözlerine baktım. Muharrem dimdik önüne bakarak yürürken dudağının ucu kıvrıldı. "Gülüm... koluma girmen hoşuma gitmişti aslında."

Bıyık altından gülerken utanıp tekrae başımı koluna yasladım. Yaaiaiai! Çıldıracaktım.

Kalbimin atış sesini dinletebilseydim tüm ülke şaka şaka ülke değil tüm Esenyurt sallanırdı.

Diyecek bir şey bulamayınca hemen konuyu değiştirdim. "Bu Hira'yı çok şımarmışsınız." dedim şak diye.

"Ne?"

"Dili pabuç gibi mübarek."

Muharrem güldü. Gerçekten güldü. O kadar güldü ki utanmasa yolun ortasına oturup karnını tutacaktı.

Yeter be adam yeter!

Kolundan çıkıp gülüşünü izlerken somurtmaya başladım. "Ne var be, ne gülüyorsun?"

"Tencere kapak. Birbirinizi bulmuşsunuz gülüm." Dedi yanağımdan makas alırken.

Omuz silkip yanağımı uzaklaştırdım. Somurtmaya devam ederken önden yürüdüm. "Ben şımarık mıyım Mağrem?"

"Serhat? Abin şımarık mı?" Beni umursamayıp serhat ile konuşunca arkama döndüm. Serhat bana bakıp başını salladığında koslo tül perde reklamındaki teyzeleri aratmayan bir ses ile "AAA!" dedim. Resmen koynumda yılan beslemişim. Lanet olsun!

Muharrem "Ben demedim o dedi." Diyerek Serhat'ı gösterdiğinde Serhat'a "Bak gör oğlum hemen seni sattı. Abin dışında kimseye güvenmeyeceksin." Dedim önden ilerlerken fakat Serhat'tan beklenmedik bir hamle ile karşılaştım. Sinir çığlığı atıp koşmaya başladığında bacağıma yeni bir ısırığın ekleneceğini anlamış arkama bakmadan koştum.

Köpekten mi kaçıyorsun Serkan? Demeyin bir köpeğe eş değer.

Koşarak apartmana girdim ve eve kadar koşmaya devam ettim. İşte abartacaksanız sonuna kadar abartmalıydınız.

Benden çok geride kaldıklarının farkındaydım ama durduramadım aniden. Koşasım geldi.

Evin zilini çaldığımda kapıyı annem açtı. "Hoşgeldin oğlum. Muharrem ile Serhat neredeler?" dediğinde omzumu silktim. "Geliyorlar."

Annemi geçip içeriye geçtiğimde arkamdan baktığına emindim. Anne tribim sana değil şahsi algılama!

Muharrem'in odasına girip üstümü başımı değişecektim ki hiçbir şeyimin olmadığı aklıma geldi. Muharrem'in herhangibir tişörtünü alıp giyindim. Sadece bunu yapabiliyordum. O da çok büyük geliyordu ama olsun be. Olsun...

Kapı tekrar çaldığında odadan çıkıp kapıyı açacaktım ki Hira odadan fırlayıp kapıyı açtı. Öyle hızlı koşmuştu ki görememiştim bile. Sadece odadan çıktığını görmüştüm.

Vay be...

Kapıyı açıp "Serhaat! Hoşgeldin. Gel hemen evcilik oynuyorum." Serhat'ı içeriye sokup ayakkabılarını çıkarmasına yardım etti. "Senin baba olman lazım. Üçüzlerde bizim çocuklarımız olacak..." Daha konuşa konuşa kardeşimi oturma odasına çekti. Allah yardımcın olsun Serhat...

Muharrem kapıdan içeriye girince bakışlarımız kesişti. Ay böyle de sanki kocam ve çocuğum içeriye girmiş gibi olmuştu. Ayakkabılarını çıkartıp bana göz kırpınca gülümsedim. "Hoşgeldin"

"Hoşbulduk."

Gülüm dememişti.

Gülüm?

Bana yaklaşıp yanımdan geçerken kulağıma "Gülüm." dedi ve banyoya geçti.

Yerim şapşik yavv!!!

KEKO BEY -GAYWhere stories live. Discover now