67

6.2K 389 502
                                    

1k takipçiye az kaldı. valla ben bayadır bu piyasadayım mdlamdlamd benden daha yavaş büyüyen bl yazarı yok...

2 hafta sonra

Kahvaltı sonrası herkes işinin başına dönmüştü. Harbiden iş bu arada. Artık etrafta aylak aylak gezmiyordum. Kankamı tamirhanede bırakıp Muğrem'imin araba kaplama yerine gittim. Oranın bir adı var mıydı bilmiyorum. Böyle de işin de gücünde bir insanım...

Kapıyı açıp içerideki sıcaklıkla yüzümü buruşturdum. Artık hafiften soğuklar başlamıştı. Yaz tatili bitmiş okullarda açılmıştı. Vay be artık okullu değilim.

Daha dün annemizin kollarında neyse...

"Muharrem?" İçeriye girip kapıyı kapattım arkamdan.

Hu hu! Kocacığım nerdesiin?

Kırmızı tofaşın arkasından yiğidim başını uzatıp gülümsedi. Ağzını yerim senin. Harbiden yerdim, şaka değil yani. "Buradayım gel." dediğinde usul usul yanına yaklaştım.

Muharrem'den bakışlarımı çekip arabaya baktım. Kırmızı tofaşı koyu maviyle kaplıyordu. İki renk de birbirinden berbat abiciğim...

"Ne diye o güzelim yüzünü ekşittin sen?" dedi elindeki çubuk gibi şeyle hafifçe çeneme vurdu. Şimdi drama yapıp kendimi yerlere atıp üstüne kocam bana şiddet uyguluyor yetişin diye bağırmak vardı ama neyse daha önemli meselemiz var = benim şu sıralar dinmeyen azgınlığım.Kızgınlığa girmiş kedi gibiyim şu sıralar, çok fenayım yani.

Yüzümdeki iğrenç ekşimeyi bozup gülümseyerek sevgilime döndüm. Ama benim öküz kocam arabasıyla ilgileniyordu. Neyse sorun değil. "Muharrem." Koluna dokunup bana dönmesini istedim fakat Muharrem bana bakmadan "Söyle gülüm." dedi.

Derin nefes alıp verdim. Sinirlenme ve sadece sabah öpücüğünü al devam et hayatına.

Eğilip Muharrem'in dudaklarına yumuşak bir öpücük bıraktım. Öpücüğüme geri çekilirken karşılık verdi ama çok geç kalmıştın be yiğido... Sonunda bakışlarını bana çevirip gözlerini kırpıştırdı. "Gülüm öpemedim ama.." Dediğinde yalandan bir gülümsemeyle karşılık verdim. "Herkes hak ettiği kadar." dedim.

Muharrem başını sallayıp önüne döndü. Fakat bozulduğu yüzünden anlaşılıyordu. Bir şeyler istediği belliydi ama hiç adım atmıyordu ya da böyle şakalar yaptığımda ciddiye alıp önüne dönüyordu.

"Muharrem?" dedim ben daha çok bozulmuştum. "Hım?" Elindeki işi kaplarken altındaki tabureyi kaydırdı. "Sen beni istemiyor musun?" dedim artık daha fazla dayanamayarak. Tek taraflı nereye kadar sürdürebilirdim ki?

Kaşlarını çatarak yüzüme baktığında yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyorum ama sinirli gibi duran ifadesi afallamasına sebep oldu. Yerinden kalkıp "O nasıl söz, gülüm?" dedi ve sarılacakken elimi aramıza koydum. "Sarılıp konuyu kapatma." Bakışlarımı Mağrem'den kaçırıp "Ne zaman sana yaklaşsam kendini geriye çekiyorsun. Eğer hazır hissetmiyorsan bunu bana söyleyebilirsin." dedim.

Ağlayabilirim şu an. Tam şu an ağlayabilirim, ben.

Muharrem "Gülüm seni istemiyor olsam şu an karşı karşıya mı olurduk? Ben sadece senin istemediğin bir hareketi yaparım diye korkuyordum." dediğinde hızla gözlerine baktım. "O ne demek ya?" dedim sitem dolu sesimle. Elini kaldırıp yanağımı sevdi yavaşça "Serkan, Serkan'ım. Senin üstüne gelirim, bir şey demezsin sonra kendini zorunda hissedersin diye endişeleniyorum. Yoksa ben-" Baş parmağını dudağımın üstüne getirip tüy kadar hafif şekilde oynatarak "Bu dudakları ilk öptüğüm günden beri müptelayım." dedi. Ardından yanağımdaki elini boynuma indirdi, baş prmağı hala dudağımın üzerindeydi. "Kokun, güzelliğin hepsi çok fazlasıyla mükemmel. Ben eskiden hep kendimce tahminlerde bulunurdum." derken araya girdim. "Neyin tahmini?"

KEKO BEY -GAYWhere stories live. Discover now