17.BÖLÜM

21 2 14
                                    

- Denizde Boğulan Yeşiller -

Kalp öyle bir organdı ki hem fiziksel acıları hem duygusal acıları en keskin şekilde hissettiriyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kalp öyle bir organdı ki hem fiziksel acıları hem duygusal acıları en keskin şekilde hissettiriyordu. Kör bir bıçak gibi vücudunda yaralar açmaya çalışıyor fakat ucu kör bıçak canını daha çok yakıyordu. Kalp bunun böyle olduğunu biliyordu ve kendi aklınca bu şekilde can yakmaya devam ediyordu. Fakat karşı gelebiliyor muydum ona? Kesinlikle hayır. Her seferinde kör bıçağı bana saplamasına ve vücuduma keskin sancılar bırakmasına izin veriyordum. Bana geriye kalan ise mor rengine bürünmüş görünmez şişlikler ve yeşillerimi denizinde boğan gözyaşları oluyordu. Kalbim belki de benim hayatımdaki en büyük düşmanımdı. Vücuduma pompaladığı kan ile her gün hayat veriyor fakat her gün açtığı yaralar ile canımın bir parçasını almaya devam ediyordu. Kalbim nankördü, can verip canımdan koparmasını en iyi o biliyordu...

Gözlerim bir çift kızıl gözü dikkatle izliyor ve birazdan o hayran olduğum gülümsemesi ile bütün bunların bir şaka olduğunu söylemesini bekliyordu. Kalbimin sızısını bir anda alıp götüreceğine çok emindim fakat hayat beni güvendiğim yerlerden daha çok vuruyordu ve ben bunu her seferinde unutuyordum.

"Bugün söyleyecektim fakat Cihan benden daha önce davrandı." Egemen'in son derece kısık sesini zar zor duyuyordum. Duyduklarımdan anladığım ise bütün bunların asla bir şaka olmadığıydı.

"Ne yani Ankara da mı okuyacaksın?" Bade'nin şaşkın sesi kulaklarımı doldurduğu sırada şaşkınlıktan hiçbir mimiğimi hareket ettiremediğimi fark ettim. Fakat bunu benden başka kimse fark etmedi. "Evet, öyle karar verdim. Cihan bunu neden bir anda söyleme gereği duydu bilmiyorum ama-" Gözlerini Cihan'a diktiğinde sinirlendiğini bariz bir şekilde gördüm. "vardır bir sebebi diyerek fazla umursamamaya çalışacağım. Vazgeçirmek gibi bir düşünce içine de girmenizi istemiyorum. Bu düşünce bir yazdır kafamda ve tercihlerimi yaparken bu fikirde karar kıldım. Üzülmenize gerek yok sonuçta üniversite sadece İstanbul da okunacak diye bir kural yok."

Egemen konuşmaya devam etti fakat benim kulaklarım duymayı bıraktı. Çünkü kafamın içinde bir ses usulca birkaç sözcüğü fısıldıyordu ve bu birkaç sözcük benim için yıkım demekti. "Kaybettin, onu tamamen kaybettin."

<><><>

Gözlerim kapalıydı ve güneş ışınlarının yüzüme düşerek beni rahatsız etmesine izin veriyordum. Aslına bakarsanız birkaç gündür beni rahatsız edecek her şeye izin veriyordum çünkü içimde bir ses - ki o ses bilmişlik taslamayı çok seviyor - bunları hak ettiğimi söylüyordu. Ona kaç defa lanet okuduğumu bilmiyordum fakat haklı olduğunu da fark etmiştim. Çünkü ben 18 yaşında, ergenlikten olgunlağa hala geçememiş ve duygularının asla farkına varamamış bir aptaldım. Bu aptallığımı kendimi cezalandırarak unutmaya çalışıyordum fakat bir yıl boyunca hislerinizden emin olamamak gibi bir aptallık yapınca ve sonuçları size çok kötü dönünce unutmak pek mümkün olmuyordu.

Çınar AğacıWhere stories live. Discover now