7.BÖLÜM

97 18 12
                                    

- Slytherin vs Gryffindor -

   Çarpıpta yemeğimi üstüne boca ettiğim kişi kimdi biliyor musunuz? İlayda! Ben şok içinde ona bakıyordum, oda aynı şekilde kıyafetlerine. Daha beni fark etmemişti bile ve fark etseydi kim bilir nasıl fırtınalar kopacaktı. Büyük bir ihtimalle sinirli olan yüzü beni gördüğünde daha da sinirlenecekti. Ahh... Bade yine yaktın başımı.

"Ne yapıyorsun se-" Bu cümlenin sonu açık bırakılmıştı çünkü İlayda yavaşça kafasını kaldırmıştı ve beni görmüştü. Ve bu haliyle çok korkutucu gözüküyordu. Peki ben ondan korkuyor muydum? Tabii ki hayır...

"Çisem!" şok ve kızgınlığı sesine de yansımıştı.

"İlayda?" benim sesimin yanında şok ve doğrulama da vardı. Çünkü karşımda kinin İlayda olmasını hiç istemiyordum.

   İlayda şokunu atlattığında. Dikkatinizi çekerim sadece şokunu çünkü kızgınlığı hala geçmemişti.

"Sana yürürken önüne bakman gerektiğini öğretmediler mi?" diye bağırdı. Bütün gözler zaten bize baktığı için bağırması kimseyi etkilememişti.

"Hah." diye bir nida çıktı dudaklarından. "Ben senin ultra bir sakar olduğunu unutmuşum. Pardon, lütfen beni affet(!)" Söylediği şeyde haklıydı. Ultra bir sakardım. Ama bunu herkesin içinde onun söylemesi sinirimi bozmuştu. Ve herkes bize bakarken ona cevap veremiyordum.

"Cık cık cık..." diye bir ses geldi ilk önce, sonra "İlayda yapma ama... İlk günden kuralları unuttuğunu söyleme. Senin yapabileceğin bir şey değil bu." Tanımadığım ama bizim sınıftan olduğuna emin olduğum çocuk yanımda durmuş İlayda'ya bir şeyler söylüyordu. Ve bahsettikleri kuralların ne olduğunu kesinlikle bilmiyordum. Çiçeklerin bana anlatması gereken şeyler olduğunu anlamıştım ama.

"Merak etme unutmadım. Ama sende şunu unutma bu dönem sizin için biraz farklı olacak çünkü pek sevgili Çisem'i çok severim de." Sesi tehdikardı. Ve bu tehdidin boş yere olmadığı çok belliydi. Tanıdık bir ses önce,

"İlayda yeter." diye İlayda'yı uyardı daha sonra ise "Kızlar İlayda'yı tuvalete götürün." diye emir verdi. Sesin geldiği yöne baltığımda Cihan'ın lacivert gözleriyle karşılaştım. Biraz sola baktığımda da bana bakan kızıl gözleri gördüm. Egemen'in gözleri... Bu dönem gerçekten kolay geçmeyecekti. Hayat bana söylediklerimi yutturmakta ne kadar başarılıydı.

   İlayda'nın yemekhaneden sinirle çıkmasını izlerken az önce yaşadığım tüm olayları düşünüyordum. Bir anda resmen her şey arap saçına dönmüştü ve bunu toparlayan kişi yanımda ki tanımadığım çocuk olmuştu. Çocuk aklıma gelince hızla ona döndüm.

"Teşekkürler. Sen bizim sınıftaydın değil mi?" Minnetimin yanına eklediğim soru için başını olumlu anlamda salladı.

"Rica ederim. Bakıyorum da sınıfını baya benimsemişsin. Ve bu arada, evet bende seninle aynı sınıftayım." diyerek bana durumu açıkladı.

"Bütün bir dönemi bu sınıfta geçireceğim, o yüzden benimsemem garip değil bence. Bu arada tanışmadık ben Çisem." deyip elimi ona doğru uzattım. Elime kısa bir bakış attıktan sonra,

"Bende Berk. Berk Ceylan. Tanıştığımıza memnun oldum." deyip elimi sıktı. Bal rengi gözlerinden gerçekten memnun olduğu anlaşılabiliyordu. Ve bu çocuğu açıklamak gerekirse. Çok yakışıklıydı. Koyu kahve saçları ve iyi bir vücuda sahip olması onu inanılmaz yakışıklı gösteriyordu. Tek sorun üzerinde okul forması olmasıydı. Gerçi bu kendisine çok etki etmemişti çünkü bu haliyle bile çoğu kızın dikkatini kendi üstüne çekmeyi başarabilirdi.

Çınar AğacıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora