16.BÖLÜM

56 16 11
                                    

- Kimseye Güvenme! -

   Şokla birlikte bir oh çekip kapıyı sonuna kadar açtım. Karşımda somurtarak duran bir İlayda bir de Bade vardı ve onların yanlarında da kapıya yaslanmış bir Egemen bir de bana yarım el sallayan Cihan vardı. Bu çocuğun burada ne işi vardı. Bana kendini öldürmek mi istiyordu? Hayır, sonunda öyle olacaktı çünkü.

"Niye betin benzin attı böyle Çisem?" dedi Egemen ilgiyle.

"Yine korkmuştur bu. Bari sen bizi davet etmedin biz geçelim." dedi İlayda ve izin verip vermememi umursamadan içeri geçti.

"Tabi geç canım ya." dedim sinirle. Bunun ardından Cihan geçebilir miyim? Diye sorarcasına eliyle içeriyi gösterdi. Bende kafamı olumlu anlamda salladım. Ama bu onu öldürmeyeceğim anlamına gelmiyor. Evde olduğu sürece daha rahat öldürebilirim hem. Alet edevat da çok. Saatler önce yaptığım ölümcül planları şu anda uygulamaya sokmayı düşünüyordum.

   Egemen de gözleri bende takılı kalmış bir şekilde içeriye doğru yürüdü. Tabi bana baktığı için karşısındaki koltuğu görmedi ve boşluğunu koltuğun kenarına çarptı. Ben bile yüzümü buruşturdum fakat Egemen sadece acıdığını belli eden bir ses çıkartmakla yetindi. Kıyamam. Gerçi şu aralar Bade ve Cihan olayında parmağı olduğunu bildiğim için ona biraz sinirliydim fakat yinede kıyamıyordum ona. Bence buna bir dur demem gerekiyor çünkü bu ileride benim canımı feci bir şekilde yakabilir. Mecazi anlamda. Ama şu aralar gerçek anlamdada yaralanabileceğimi düşünüyorum. O adam nerede acaba. Adam resmen bahçeme girdi. Asla güvende değilim. Ve bununla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum.

   Bade içeri geçti ve kapıyı kapattıktan sonra montunu çıkarıp astıktan sonra bana döndü. Bir şeyler olduğunu anlamıştı sanki. O kadar mı kötüydü yüzüm? Gerçi nasıl olmasın.

"Neyin var senin?" dedi kısık bir sesle. Bizi duymasınlar diye ki zaten onlar sohbete dalmışlardı bizi pek duyacaklarını zannetmiyordum. Cihan kişisi da halen orada mı? Evet! Neden orada? Onun çoktan ölmüş olması gerekmiyor mu?

"Hey cevap ver. Ne oldu?" dedi Bade tekrarlayarak.

"I... Şey... Ben sana sonra anlatacağım. Zaten yardımına ihtiyacım vardı bu konuda."

"Ay Işığım... Çok kötü gözüküyorsun. Bu kadar kötü olacağın ne yaşadın sen? Ağlayacak gibisin." dedi anne şefkatiyle. Ben bu kadar güzel bir arkadaşı kazanacak ne yaptım. Allahım sana şükürler olsun. Böyle bir arkadaşı belki de hayatımda hiç bulamayacaktım. Bu yüzden onu asla bırakmak istemiyordum. Hep bana böyle destek olmasını istiyorum. Peki ben ona zor dönemlerinde destek olmuş muydum? Şöyle bir insan nasıl üzülebilir ya? Cihan bittin sen...

"İyi ki senin gibi bir arkadaşım var. Söz veriyorum her şeyi anlatacağım." o an Bade'nin gözleri karardı sanki. Gözleri doldu bir anda. Sanki benden bir şeyi sakladığı için pişmanlık yaşıyordu. Ve ben o şeyin ne olduğunu biliyordum. Onu anlardım anlatması kolay değil ama yinede arkadaşı olarak bilmeyi hakediyordum sanki. Ama yinede ona sormalıydım neden anlatmadığını.

   Bade'nin koluna girdim ve onu içeri doğru yürütmeye başladım. Çocuklar telefonlarına gömülmüşlerdi. Allah'tan yediklerimi mutfağa götürmüştüm. Aaa... Defterim orada inşaalah ne olduğunu sormazlar. Demeseydim keşke.

"Çisem bu defter ne?" demesiyle İlayda deftere uzandı fakat ondan hızlı davranıp defteri aldım. Bu defterden kimsenin haberi yoktu ve olmasını da istemiyordum.

Çınar AğacıWhere stories live. Discover now