21.BÖLÜM

40 13 12
                                    

- Durmayan Çığlıklar -

Bade Gemici

   Kantinde Çisem'leri bulamamanın siniriyle yukarı doğru çıkmaya başladım. Oysaki Elif bana kantinde olduklarını söylemişti. Bugün hepsi bir tuhaftı. Çoğu bir şey için yalan söylüyordu ve bu durum hiç hoşuma gitmemişti. Sonuç olarak bugün doğum günüm falanda değildi. Ama bir şey çevirdiklerine adım gibi emindim.


   Bizim sınıfın olduğu kata geldiğimde merdivenlerin başındaki Gürsoy'u gördüm. Elinde tostuyla merdivenleri izliyordu. Dikkatle! Beni görür görmez bizim sınıfa koştu. Bende aceleyle arkasından gidiyordum ki sayısal sınıfının tamamen boş olduğunu gördüm. Neydi şimdi bu?

   Daha da sinirli bir şekilde bizim sınıfa doğru ilerledim. Kapıyı açıp ilk adımımı atmıştım ki 'pat' diye bir sesin gelmesi ve üstüme renkli kağıtların dökülmesiyle irkilerek geri adım attım. Ve bütün sınıf hep bir ağızdan

"Sürpriz." diye bağırdı. Şok olmuş bir şekilde gözlerimi sınıfta gezdirdim. Önce gözüme ağzı kulaklarına çıkmış bir Çisem göründü. Daha sonra Çiçek, Berk, Egemen, Cihan, Bora, Güneş hatta İlayda bile.

   Her taraf süslerle kaplıydı. Hem de benim en sevdiğim iki renkle. Pembe ve siyah. Bu iki rengin uyumuna bayılıyordum ve onlarda bunu bilerek her şeyi öyle dekore etmişlerdi. Öğretmen masasını çıkartmışlar ve öğrencilerin sıralarını bir 'c' şeklinde dizmişlerdi. Üzerinde tatlı ve tuzlu kurabiyeler vardı. Hepsi hazırdı. Ama gözüme takılan büyük pasta kesinlikle Çisem'e aitti. Tam karşıma bir pankart asmışlardı. "Özür dileriz kızıl şeytan." bu bana okula ilk geldiğimde sayısal sınıfının taktığı isimdi. Bunu beni kırmak için söylemediklerini biliyordum. Göstermesemde çok kurnaz olduğumu biliyorlardı ve bu yüzden saçlarımın kızıl olması ve kurnazlığımdan dolayı 'kızıl şeytan' diyorlardı. Bu ismi duymayalı çok uzun zaman olmuştu ve özlemiştim. Eskisine göre daha çok yakışıyordu bu isim. Gözlerimi gezdirmeye devam ettikçe pembe ve siyah şeyler görmeye devam ediyordum. Akıllı tahtada oynatılmayan bir video vardı. Resminden anladığım kadarıyla sayısal sınıfı ile anılarımın bir videosuydu. Her ne kadar onlarla kavga etsemde ondan önce çok güzel anılarımızda vardı. Anladığım kadarıyla benden özür diliyorlardı. Ama Bade sırf böyle bir şey yaptılar diye onları affeder miydi?

"Kızım öldün mü? Cevap versene. Bade korkuyorum kankacığım cevap ver lütfen." bu ses Çisem'e aitti. Onun sesiyle toparlanıp konuşmaya başladım.

"Ne bu?" diye sordum soğuk bir sesle.

"Ne gibi duruyor." demesiyle İlayda, Egemen'den bir dirsek yedi. Canı acımasın diye yavaş vurmuştu keşke geçirseydi bir tane. Ama geçirse kızardım ne olursa olsun İlayda da bir kadındı ve kadınların canının yanmasına dayanamıyordum. Bir erkek tarafından.

"Bade..." dedi Cihan söyleyeceklerine hazırlanmak için. Daha sonra konuşmasına devam etti. "Ne zamandır düşünüyorum sana yaptığımız şeyi. Ve bu gerçekten çok ağır bir şeymiş. Tabi o zamanlar bunları yapabilecek kadar vicdansızdım ama şimdi öyle değilim ama sen de o zamanki kadar uysal değilsin bunu biliyorum. Daha asisin ve böyle olman seni güçlü yapıyor." Berk, Cihan'ın sözünü keserek,

"Sadede gelelim Cihan." dedi. Oda Berk'e bir bakış atıp bana döndü.

"Biz senden özür dileriz." dedi pişman gözlerle bana bakarak. Ne zamandır beni ne zaman görse böyle bakıyordu. Bu yüzden alışmıştım. Ama bir an ona kıyamadığımı hissettim ve bu duygu için kendime isyan ettim. Böyle olmamalıydı dik durmalıydım. Kafamı daha da dikleştirip konuşmaya başladım.

Çınar AğacıTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang