12.BÖLÜM

65 16 12
                                    

- Acımasız Oyun -

   Ben sandalyemi kenara çekmiş şaşkın bir şekilde İlayda'yı izlerken hocalar ve arkadaşları çoktan yanına gitmişlerdi. İlayda yere diz çökmüş boğazını tutar bir şekilde öksürüyordu. Bembeyaz kesilmişti. Lale hoca ve İlayda'nın arkadaşları onu otelin doktoruna götürürken Cemal hoca bize döndü. Çok sinirli gözüküyordu. Sanırım bunu bizden birisinin yaptığını düşünüyordu. Tabiki bunu yapmamışlardır. Yani yapmamışlardır. Emin miyim? Hayır!

   Hemen kafamı bizimkilere çevirdim. Berk rahattı. İlayda umrunda değildi. Fakat bu umursamazlık bu suçu kendisi işlediği için değildi. İlayda'yı sevmediği içindi. Bu yüzden onu hemen eledim. Bu sırada Cemal hoca sessizliği bozdu.

"Hanginiz yaptı lan bunu?" lan mı? Bir hocanın bunu söylemesi ne kadar etikti? Değildi. Ama bu sınıfa az bile.

   Hiç kimse sesini çıkarmıyordu. Ve çıkarmayada niyetli değillerdi. Hoca da bunu anlamış olacak ki sinirle yanımızdan ayrıldı. Hemen araştırmama devam edip gözlerimi Bade ve Çiçek'e çevirdim. Onlarda çok rahattı. Onların rahatlığıysa İlayda'ya böyle bir şey olmasıydı. Ama bunu başkası yaptığı için sevinmiyorlardı. Çünkü saklamaya çalışsalarda çok kötü oyuncular oldukları için saklayamıyorlardı. Sinirle onlara bakıyordum. Yaptıkları hiç hafife alınacak bir şey değildi. Eğer kızın yemeğine bir şey katmışlarsa başına çok kötü şeyler gelebilirdi. Tabi onlarında...

"Sende benim düşündüğümü düşünüyorsun dimi?" dedi Berk filmlerdeki gibi. Buna gülmek istesemde olayın ciddiyetinden gülemiyordum.

"Valla kanka sen ne düşünüyorsun bilmiyorum ama ben şu canım yemekleri yiyemeyeceğime çok üzülüyorum." dedi Bora. Bu çokcuk da halen boğazının derdinde. Allahım ya sabır.

"Sen ye kanka ya. Hatta sömür. Kendininkisini yedikten sonra birde İlayda'nın kisini de ye." dedi Berk. Sonunda imayla.

"Hem neden yemeğini yiyemiyormuşsun. İnsanlar gayet normal bir şekilde yemeklerini yiyorlar bak. Valla bunlar gamsızlar ha." dedim.

"Kızım ya benimkinede ilaç katmışlarsa." Ona 'salak bu çocuk ya' der gibi bakıyorduk. Da halen bunu Bade'lerin yaptığını anlamamıştı.

"Çisem biz odaya çıkıyoruz geliyor musun?" diye sordu Çiçek. Ona onaylarca başımı sallayıp kalktım. Berk bana 'o iş sende' bakışı atıp önüne döndü. Elime düştünüz kızım siz.

   Hızla Bade'lerin yanlarına yetişip yavaş yavaş yürümeye başladım. Daha odaların olduğu kata çıkmamıştık. İnsanlar bizi duyabilirlerdi. Çiçek tuvalete gideceğini söyleyip paçayı kurtardı. Uyanık. Bizim odanın olduğu kata çıktığımızda kendimi hazırladım ve...

"İlayda'ya neden böyle bir şey yaptınız diye sormuyorum çünkü nedenini çok iyi biliyorum. Ama kızın başına bir şey gelebilir. O zaman ne halt yemeği düşünüyorsunuz?" diye sordum. Yüzüne baktığımda hiç salağa yatmayacağını anladım. Bana korkusuz bir şekilde bakıyordu. Bu okulda tanıdığım Bade hiç benim tanıdığım Bade değildi.

"İçine attığımız ilaç boğulma korkusu oluşturuyor. Yani hiçbir balta yaramıyor. İlayda kendini şu an boğuluyor zannediyor!" dedi son kelimeyi vurgulayarak. Derin bir 'oh' çektim Allah'tan başları belada değildi.

"İyi bari." deyip sustum. Üstelemenin bir anlamı yoktu. Öğrenmem gereken şeyi öğrenmiştim. Gerisinin bir önemi yoktu. Bade'nin önüne geçip yürümeye devam ettim. Birden yürüme sesi gelmeyince arkama döndüm.

Çınar Ağacıحيث تعيش القصص. اكتشف الآن