3.BÖLÜM

110 20 14
                                    

- Akıllanmaz İnsanlar -

   O sesi duymamla beraber hemen ondan kurtulup arkama döndüm. Karşımda pis pis sırıtan Kemal'e yapıştırmamak için kendimi zor tutuyordum. Kemal benim sınıfımdan bir arkadaşımdı, daha doğrusu bana platonik olarak aşık arkadaşımdı. Onu kaç defa reddettiğimin sayısını bile hatırlamıyorum. Belki de artık takibe de başlamıştır. Bunun başka açıklaması olamaz çünkü...

"Ya sen kafayımı sıyırdın?" diye sordum hiddetle.

"Bence sen kafayı sıyırmışsın gecenin 12'sinde tek başına ne halt yiyorsun?" diye sorduğunda sinirim biraz daha katlanmıştı.

"Peki senin gecenin bir yarısı gencecik bir kızı takip etmen doğru mu?"

"Ben seni takip ettiğimi söylemedim. Ailemle sergiye gelmiştim hava almak için dışarı çıkınca seni gördüm. Aslında ilk başta sana 'merhaba' deyip gidecektim fakat bir oyun oynamak daha eğlenceli olur diye düşündüm." Bugün herkes çok nedensiz bir şekilde mutlu ve eğlenebilecek durumdaydı. Sanırım anormal olan tek bendim.

"Tamam merhaba dedin kendi yöntemlerince ben artık geri dönmeliyim geçebilir miyim?"

"Tabi narçiçeğim."

"Söyleme şunu!" Sesim o kadar yüksek çıkmıştı ki sokakta yankılanacağını  zannettim.

"Neyi söylemeyeyim narçiçeğim?" ne kadar söylesem de dinlemeyeceğini bildiğim için üstelemeden Gülsüm Teyzelerin yanına döndüm. Mustafa Amca arkadaşıyla konuşmaya devam ediyordu. Bu sırada Gülsüm Teyze bana dönerek

"Çisem canım nereye kayboldun öyle?"

"Özür dilerim Gülsüm Teyze. Bir arkadaşımı gördümde onunla konuşuyordum."

"Tamam ama haber vermeyi unutma bir dahakine."

"Tamam." bu sırada Cerrah Amca arabayı tam karşımızda durdurdu. Gelirken arabayı Şükrü Amca kullanmıştı fakat biz oradayken bir işi çıktığını arabayı burada bırakacağını söylemişti. Bende hemen arabaya atladım ve eve doğru yol aldık. Yolda pek fazla konuşmadık çünkü zaten hepimiz çok yorgunduk. Eve varır varmaz üstümü değiştirip telefonumda ki birkaç mesaja bakıp hemen uyuyacaktım ama gözüme masamın üzerinde duran defterim çarptığında uyku fikrim yerle bir oldu.

   O yağmurlu günden, Çınar Ağacının altına çöküp yazdığım günden sonra hiç sayfalarını açmamıştım. Bu yüzden yerimden kalktım ve masamın başına oturdum. Elime uçlu kalemi alıp yazdığım hikayeye yeni sayfalar ekledim. Ekledikçe ekleyesim geliyordu ve aklım arada bugün yaşananlara kaydıkça onları da yaşatıyordum hikayenin içinde. Kıyafetimi, sergiyi, insanları ve en önemlisi bu gece tanıştığım o çocuğu. Herkesin bir ilgi alanı vardır. Ben küçüklüğümden beri bir sürü kitap okudum. Sonunda bende hayalimdeki hikayeyi kağıda dökmek istediğimde bunu yetimhane hocamızla paylaştım. O ise elime bu defteri vermiş ve neyi dilersem onu yazabileceğimi söylemişti. Hiç kimsenin haberi yoktu bu defterden. Bir tek ben ve yetimhane hocam...

   Artık uykuya karşı çıkamayacağımı anlayarak sıcak yatağımın içine girdim. Girmemle hemen uykuya daldım.

~~~

"Oğlum benim be annesi şuna bak ne güzel de yürüyor." Babamın sesi kulaklarımı doldururken elimde pastel boyam ile resmimi boyuyordum.

"Gördüm, gördüm. Anneciğim sen ne yapıyorsun? Aaa... Resim mi o? Ne güzel de çizmiş babası bak." Annem babama seslendiğinde bu nedense babama hiç etki etmemişti.

Çınar AğacıWhere stories live. Discover now