8.BÖLÜM

84 18 8
                                    

- Savaş Başlasın -

   Araba ani bir frenle durduğunda sanki hızla atan kalbimde durmuştu ama birkaç saniye sonra kalbim yüksek adrenalin dolayısıyla hızlı bir şekilde atmaya başlamıştı. Yolda yürürken bir anlık dalgınlığım yüzünden neredeyse canımdan oluyordum ve bu bütün vücut dengemi değiştirmişti. Gözlerimin bu korku ile dolduğunu hissettiğimde ne yapacağımı bilemedim. Kalbimin üzerinde olan elim ise zangır zangır titriyordu resmen.

   O sırada arabanın içinden genç bir çocuk çıkmış ve yanıma gelmişti. Ona baktığımda ya benimle aynı yaşta ya da benden biraz büyük olduğunu görebiliyordum. Esen rüzgar ile karışan kumral saçları ve benimkilere çok benzeyen yemyeşil gözleri vardı. Yüzünün tanıdıklığı ile şaşkın bir şekilde yüzüne bakıyordum.

"İyi misiniz?" diye sorduğu kısa sorudan hiç endişelenmediği belliydi. Hatta yola bakmadan geçtiğim için bana kızgındı bunu gözlerinde görebiliyordum.

"İyiyim bir şey olmadı." demek zorunda kaldım yine de.

"Hastaneye gitmek ister misiniz?" diye sorduğunda bunların hiçbirini istemediğini ama sormak zorunda olduğunu hissettim.

"İyiyim hastaneye gitmemize gerek yok. Hem zaten yoluda kapattık siz yolunuza devam edin." diyerekvonu geçiltirmeye çalıştım çünkü kalbimin sancısı bir türlü dinmiyordu. Yalnız kalıp sakinleşmeliydim.

"Peki sizin dediğiniz gibi olsun." diyerek oda bu işten tamamen vazgeçti. Genç adamın yeşil gözleri oldukça umursamazdı. Bunu anlayabiliyordum.

"İlgilendiğiniz için teşekkürler." dediğimde önce başını sallayarak daha sonrasında sözlü olarak teşekkürümü kabul etti.

"Rica ederim." dedikten sonra hızlıca arabasına doğru yürüdü. Gözleri son defa bana takıldıktan sonra arabasının kapısını açıp bindi ve yoluna devam etti.  Ben ise elim hala kalbimde giden arabanın arkasından bakakaldım. Daha sonra kenarında olduğum yoluma devam edip kaldırımda nefes almak için kendime süre verdim.

  Kalbimin atışları normale döndüğünde yavaş yavaş okuluma doğru yöneldim. Kulağımda duran kulaklığa ise bir lanet savurup çıkarttım ve çantama attım. Gözlerimin önünde ise yine arabanın üzerime geldiği an canlandığında nefesimin kesildiğini hissettim. Zar zor kendimi okula attığımda kimsenin bu halimi fark etmemesini ümit ediyordum.

<><><>

   Okulun içine girmiştim ders zili ise daha çalmamıştı. Öğrencilerin bir kısmı bahçede, bir kısmı kantinde, diğerleride sınıflarındaki yerlerini almışlardı. Bende sınıfımın olduğu kata çıktımıştım. Sayısal sınıf tam bizim sınıfımızın karşısındaydı. Yani bu demek oluyordu ki İlayda ile birbirimizi çok görecektik. Zaten onun benim peşimi bırakacağını da zannetmiyordum. Bu düşünceler kafamda kendilerime yer edinirken bende kendi sınıfımın kapısına yaslanmış sayısal sınıfının kapısına bakıyordum. Aniden kapının önünde Egemen belirdiğinde ise gözlerim büyümüştü. Onun gözleri ise sanki burada olduğumu bilirmiş gibi bana dönmüştü. Durgun gözleri önce beni izlemiş daha sonra ise yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Gülümsemesini gören gözlerim dudaklarımı yukarı doğru kıvırmıştı. Birbirimize öylece bakarken Egemen'in yanında İlayda belirdi. Gözleri beni gördüğünde Egemen ve benim arama büyük bir şer çekti. Soğuk rüzgarlar estiren su yeşili gözleri beni iyice süzmüş daha sonra Egemen'e bir şeyler anlatarak onu sınıfa doğru yönlendirmişti. Gıcık.

Çınar AğacıWhere stories live. Discover now