28.BÖLÜM

42 13 8
                                    

- Yeniden Doğan Aşk -

Bade Gemici

   Cihan beni komik duran pijamalarım ile sürükleyip arabaya bindirmişti. Heyecanlı gözüküyordu. Açıkçası bende heyecanlı ve meraklıydım. Benimle ne konuşacaktı acaba? Bir sürü soru beynimi kemiriyordu sanki. Ve bu soruların cevabını verebilecek tek kişi yanımda oturuyordu ama benim ağzımı bıçak açmıyordu.

   Birkaç dakika sonra araba yıkık bir binanın önünde durdu. Burayı tanıyordum. Cihan ile gelmiştik. Bana burada en üzücü anılarını anlatmıştı, ve benim en üzüldüğüm anılardan bir tanesini yaşamıştık. Cihan beni aşkına inandıran o öpücüğü vermişti. O zaman ona aşık olduğumu bilmiyordu ki 2 gün sonra sarhoş olup ona aşkımı itiraf etmiştim ve beni çevrem deki herkese rezil etmişti. Bu anıları düşündükçe dolan gözlerimi yukarı diktim ve göz yaşlarımı geri gönderdim.

   Cihan arabadan indi ve benim olduğum tarafa gelip kapıyı açtı. Ona anlamaz gözlerle bakarken arabadan indim ve binaya yaklaşmaya başladım. Oda hemen peşimden geliyordu.

"Yukarı çıkalım." dedi. Bu ne kadar tehlikeli olsa da bina ayaktaydı ve yıkılmayacağına neredeyse emindim. Onu dinleyerek binanın üst katlarına doğru çıkmaya başladım.

   Birkaç kat sonra beni durdurdu ve içeriye doğru yürümemi söyledi. İçeriye geldiğimde gördüğüm manzaraya inanamamıştım. Her tarafa asılmış küçük beyaz ışıklar oda gibi olan küçük yeri apaydınlık yapmıştı. Eski moda bir koltuk odanın tam ortasındaydı ve önünde duran masanın üzerinde birkaç kağıt, fotoğraf ve zarf vardı.

   Ağzım açık bir şekilde düzenlenmiş yere bakıyordum. Bunların hepsini o mu hazırlamıştı? Peki neden? Sana ne oluyor Cihan Çelebi.

   Cihan yanıma geldi ve elimi sıkı bir şekilde tuttu ve kendisi önden yürüyerek koltuğun yanına geldi. O otururken onu izledim ve ardından bende onun gibi oturdum. Baya uzak bir şekilde. Yanında durmak bile kalbimi hızlandırmaya yetiyordu zaten.

"Cihan ne oluyor? Neden buradayız? Bunlar ne demek oluyor?" dedim cevap bekleyerek. O ise derin bir şekilde gözlerime baktı ve,

"Sana burada bir şey anlatmıştım. Hatırlıyor musun?" diye sordu. Ona dönüp,

"Evet önce küçük yaşta kaybettiğin kardeşin ile kendini acındırdın ve daha sonra bana aşık olduğunu düşündüğüm o öpücüğü verdin." dedim acımasızca. Onun bana acıması yoktu ki benimde ona olsun.

"Hayatımdaki en gerçek şey neymiş biliyor musun Bade?" diye sordu bu seferde. Ona anlamadığımı belli eden bir bakış attım. "Senmişsin." dedi önce. Daha sonra ekleyerek devam etti, "Sen, seninle geçirdiğim zaman, seninle paylaştığımız anılar, içinde sen olan her şey benim hayatımın gerçeğiymiş aslında." dedi güçsüz bir şekilde.

   Yutkunup söyleyeceğim şeyleri kafamda toparladım. "Bu neyi değiştirir Cihan. Ben senin yanında artık güvende hissetmiyorum. Bana her an elinde tuttuğun hançeri saplayacakmışsın gibi geliyor. Ama sen bunu anlamazsın, çünkü hiç yaşamadın. Biliyor musun? Yaşamanıda istemem." dedim tükenmişlikle.

"Beni da halen seviyor musun?" diye sordu pat diye. Bunun cevabını veremezdim. Bunu istememeliydi benden.

"Cihan." diye itiraz edecekken beni durdurdu.

"Bade söyle. Beni da halen seviyor musun?" dedi istikrarla.

"Neden soruyorsun?" dedim bıkkınlıkla.

"Çünkü duymaya ihtiyacım var." diye çıkıştı.

"Neyi?" dedim. Gözlerimin tam içine bakıp,

Çınar AğacıWhere stories live. Discover now