22.BÖLÜM

8 2 14
                                    

- Yara Bantları -

Hayat benim için hep bir çöküşe doğru gidiyordu sanki

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hayat benim için hep bir çöküşe doğru gidiyordu sanki. Arada sırada o çöküş duruluyor ve daha büyük bir gürültüyle bana geri dönüyordu. Ne zaman son bulacağını bilmiyordum fakat her olayın beni daha çok yıldırıdığını çok iyi biliyordum. Öyle ki birkaç saniye kendime gelemiyor geldiğimde ise vücudumun sancılarla sarsıldığını hissediyordum. Acı fiziksel bile değildi fakat içimde başlattığı yıkım o kadar büyük oluyordu ki bedenimi alt etmeden bırakmıyordu. Acı, nefesimi kesecek kadar çığ olup büyüyordu. Her geçen gün yeni bir olayla beni beraberine katıp götürüyordu ve ben öylece izlemek yerine artık bir şeyler yapabilmek istiyordum. Hayatıma uzanan her bir eli kırmak ve benim vücudumda bıraktıkları emareleri onların vücudunda bırakmak istiyordum. Fakat hayatın benim için yaptığı seçimler adaletsizdi. Kör bir bıçak her an boynunu kesecek gibi yaslanmıştı ve tek bir kelimem infazım demekti. İnsanın kendi infazını verebilmesi için aklı olmaması gerekiyordu ve ben henüz delirmemiştim. Delirmemek için verdiğim çaba ise umarım daha çok delirtmezdi.

Cahit'in kurduğu cümle kafamın içinde tekrar yankılanıyordu. Kafamın içinin zonkladığını hissediyordum. Bu cümle benim çöküşümün sonu muydu? Her şeyi bitirecek olan cümle belki de buydu? Peki eğer öyleyse hayatımı bu çöküş ile daha ne kadar devam ettirebilecektim ki?

Tek bir cümlenin içimde bıraktığı enkaz çok büyüktü. Bütün hayatımı hesaba kattığımda çok fazla acı verici anı zihnimi dolduruyor ve zihnim daha çok bulanıyordu. Başımın döndüğünü hissettiğimde kendimi koltuklardan birine bıraktım. Bu hareketim herkesin dikkatini çektiğinde ayaklandıklarını fark ettim. Seyran Teyze herkesten önce yanıma geldiğinde elini yüzüme koyarak kendimde olup olmadığımı anlamaya çalışıyordu. Endişesi kısa bir süre içinde dudaklarından da döküldü. "Çisem, iyi misin?"

Başımla cevap verebilecek veya sözcükleri kullanabilecek gücüm yoktu. Bir kişi vardı hayatımda çok büyük izler bırakmıştı ve izlerinin üzerini çizmeyi seviyordu. Önceden atmış olduğu her bir çizik kabuk tuttuğu anda üzerini sertçe çizmiş ve kanımın etimden ayrılarak süzülmesine sebep olmuştu. Şimdi ise kendine yeni bir bıçak edinmiş ve onu acımasızca kullanıyordu. Bıçak belki de kaçıncı defa derimi yırtıyordu ve beni bu hale getiriyordu. Fakat onun her darbesine o kadar hazırsızlıksızdım ki beni altedip geçebiliyordu.

"Çisem, bir şey söyler misin?" Cerrah Amcanın sesini işitebiliyordum fakat ona dönüp bir şey söyleyemiyordum. Kendimdeydim fakat bilincim ne kadar yerindeydi onu bilmiyordum. Etrafımda olup biten şeylerin farkındaydım fakat müdahale edebilmem için komut veren bir beynim yokmuş gibi hissediyordum. İnsan bazı anlarda cidden deliriyormuş gibi hissediyordu. Deli gibi hissetmenin ne demek olduğunu bile bilmeden.

Bir süre öylece kaldım ve zihnimdeki taşları yerine oturtmaya çalıştım. Bu sırada Avukat Cahit çoktan gitmişti ve evde yalnızca ben ve ailem kalmıştık. Onlar ise temkinli gözlerini benden ayırmıyor ve bu üzerime aniden çöken şok etkisinin ne zaman son bulacağını merakla bekliyorlardı.

Çınar AğacıWhere stories live. Discover now