Hastane Kanadı

12.6K 793 335
                                    

Herm'den

Korkulu gözlerle yanımdaki yatağı izliyorum. Arada perde çekili olmasına rağmen yan taraftaki varlığı bile gerilmeme sebep oluyordu. Bugün Riddle'ın gözlerinde gördüğüm kırmızılığı unutamıyorum. Sanki beni herkesin içinde öldürebilirmiş gibi bakıyordu. Ve ben o güzel yeşil gözlerde Voldemort'un karanlığını gördüm. Şimdi ise sessizce kaderimi bekliyordum.

"Halinden memnun musun Granger? Senin yüzünden cezaya kaldım" yan yataktan gelen duygusuz sesi duyduğumda kapattığım gözlerimi açtım.

"Ne diyorsun sen? Ceza almamız benim suçum mu?" Şaşkınlıkla ona doğru kükredim. Arada perde olmasına rağmen gözlerinin beni delip geçtiğini hissedebiliyordum.

"Eğer sen bana karşılık vermeseydin bu halde olmazdık" sakin ses tonuna karşılık sinirlerimin zıpladığını hissediyordum.

"Karşılık vermeseydim de beni öldürseydin öyle mi?" Çok fazla bağırmamak için kendimi zorluyordum.

"Gerçekten Granger sana zarar vermek istesem bunu herkesin içinde yapacağımı mı düşünüyorsun? Senin gibi değersiz biri için asamdan olup Azkaban'a atılacak kadar aptal mıyım?"

Soğuk ses tonu ve tehditkar cümleleri kanımın çekilmesine sebep oldu. O an Voldemort'un her zaman bir şeytan olduğunu anladım. Okul yıllarında da öyleydi bakanlıkta bize saldırırken de öyle. Akmak için bana yalvaran göz yaşlarımı geri yolladım ve yatakta ters tarafa döndüm. Ona cevap vermememe sinirlenmiş olacak ki ayak sesleri duymaya başladım. Perde çekildiğindeyse korkuyla o tarafa döndüm. Karşımda öfkeden gözleri kırmızıya dönmüş Riddle duruyordu. Sinirli bir şekilde yatağıma doğru yürürken elim savunma amaçlı asama gitti.

"Ben konuşurken beni dinleyeceksin ve cevap vermeni istediğimde bana cevap vereceksin beni anladın mı?" Bunu emir vererek tıslamıştı.

Ona baktığımda gördüğüm şey bir katilin yüzüydü. Şuan parmağında yüzük görmüyordum ama mızmız Myrtle'ı öldürdüğünden emindim. Belki ailesinide öldürmüştü ama sadece yüzüğü takmıyordu. Gözlerimi onun tamamen duygusuz gözlerine sabitledim.

"Benden ne istiyorsun?" Hiç beklemediğim bir anda sorduğum soruyla oda benim kadar sersemlemişti. Yüzündeki boş ifade yerini çok kısa süreliğine şaşkınlığa bıraktı ve daha sonra kendini toparlayıp herzaman ki soğuk sesiyle cevap verdi

"Nasıl davranman gerektiğini öğreneceksin, bana karşı gelmemen gerektiğini"

Cümlesi içeri birinin girmesiyle yarım kaldı. İçeri giren kişi sayesinde benden biraz uzaklaştığında ne kadar yakın durduğumuzu fark ettim. Rahatlamış halde yutkunurken oda lanetlemek istercesine kapıdan giren kişiye bakıyordu. Altın sarısı saçlarıyla Malfoy'u gördüğümde ona minnetle gülümsemiştim. Riddle ise şimdi gözlerini dahada kısmıştı ve kırmızılıkları kesinlikle daha belirgindi. Malfoy onu görmezden gelerek tedirgin şekilde baş ucuma geldi

"Her şey yolunda mı?"

"Yolunda sadece buradan çıkmak istiyorum" gri gözlerine rahatlatmak istercesine baktım. Beni onaylayıp kafasını salladığında sevinçle yataktan zıplayıp boynuna sarıldım

"Yavaş ol Granger yoksa beni öldürmeye mi çalışıyorsun?"

Oda bana sarılırken şaka yapıp dikkatimi dağıtmaya çalışıyorduk. Birlikte madam Pinf'e gidip beni çıkartması için onu ikna ettik. Kapıdan çıkana kadar dönüp Riddle'a bakmadım. Çıkar çıkmazsa nefesimi sesli şekilde dışarı verdim

"Şimdi iyi misin?" Malfoy şuan içeridekinden daha gergin gözüküyordu

"Onun yanında nasıl o kadar rahat davranıyorsun?" Diye sordum yürümeye başladığımızda

"Rahat değilim Granger hemde hiç rahat değilim. Bütün hücrelerim ondan uzağa kaçmam için bana çığlık atarken ben onu görmezden gelmeye çalışıyorum" gergin ruh hali ses tonuna da yansımıştı

"Keşke bende onu görmezden gelebilsem. Nasıl yaptığını bana da söylesene"

"Ben yüce Malfoy'um unuttun mu? Hayatımın büyük bölümü insanları görmezden gelmekle geçti" ona baktığımda bana sıcak bir gülümseme gönderdi. Biraz da olsa rahatlayıp ortak salona yürümeye devam ettik.


Tom'dan


İçimde daha önce hiç hissetmediğim kadar büyük bir öfke hissediyordum. Bu kız resmen benimle inatlaşıyor ama ona bunu asla yapmaması gerektiğini öğreteceğim. Bu okulun kurallarını öğrenmesi lazım.

Neden oda okuldaki diğer aptal kızlar gibi değil ki? Onda farklı olan şey ne? Neden bana sanki gerçek beni tanıyormuş gibi bakıyor? Neden gözlerinde diğer kızlardaki gibi hayranlık değilde nefret ve korku var? Korkmakta haklı olmasına rağmen bunu kendime kabul ettiremiyorum. Beni, gerçek beni görüyor olma ihtimalinin beni nasıl sinirlendirdiğini görmek istemiyorum. Ama bunu nasıl yaptığını bulacağım. Gerekirse o basit zihinfendini parçalayıp yine de burada ne aradığını öğreneceğim

Aklıma o sarı kafa geldiğinde içimde yeniden yükselen kara büyüyü hissettim. Büyüm adeta onu kullanmam için bana yalvarıyordu. Ama ben hiçbir şey yapamazdım. Yeni bir ceza almayı daha da kötüsü okuldan atılmayı göze alamazdım. Gözlerimi nefretle kapayıp uykunun bana gelmesini bekledim.

Sabah seslerle uyandığımda saatin daha çok erken olduğunu düşünüyordum. Rahatsızca kafamı kaldırdığımda gelenin Granger olduğunu fark ettim. Omzundaki sargı tamamen kanla kaplanmıştı. Bu nedense kendimi hem iyi hemde kötü hissettirdi. Sessizce konuşmaları dinlediğimde kendine bir iyileştirme büyüsü yapmaya çalıştığını anladım. Aptal kız şimdiye kadar büyüyü çözememesi de gerçekten aptal olduğunun başka bir kanıtıydı. Yavaşça yataktan doğruldum ve onlara doğru adımladım

"Madam Pinf kendimi daha iyi hissediyorum sanırım artık çıkabilirim"

Konuşurken gözlerimi Granger'a sabitledim. Bana bakmamaya çalışıyordu. Gözlerinin altı uykusuzluktan mosmor olmuşken kan kaybetmekten rengi sararmıştı. Madam Pinf çıkmam için onay verdiğinde kapıya doğru adımladım. Koridora ulaştığımda arkamdan gelen ayak seslerini duydum. Baktığımda bana yetişmek için hafif topallayarak gelen Granger'ı gördüm

"Planın bu mu? Beni kan kaybından öldürmek mi?" Öfkeyle dolu gözlerini gözlerime sabitlediğinde halimden gayet memnundum

"Neyden bahsettiğinle ilgili en ufak fikrim yok" ona arkamı dönüp yürümeye devam ettim

"O büyüde farklı bir şeyler vardı ve bu iyileşmemi engelliyor." Arkamdan bağırdığında ona döndüm. Demek ki anlamıştı

"Korkarım bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. Bana sorarsan erkek arkadaşın sana daha iyi bakmalı" bu sözleri tiksinerek söylemiştim

"Erkek arkadaşım mı?" iri gözleri daha da irileştiğinde sarı kafanın sevgilisi olmadığını anladım. İçimde hissettiğim bu tuhaf şeyde neydi? Koridorda başka ayak sesleri de duyduğumda başımı o tarafa çevirdim. Hayran grubumdan kızlar beni görmeye geliyorlardı. Birden aklıma gelen fikirle gözlerim parladı

"Lütfen Granger beni zorlama. Senden hoşlanmıyorum. Bunun için beni daha fazla zorlayamazsın" karşımda gözleri hayretle açılan kıza baktım. Neler olduğunu kesinlikle anlamamıştı. Diğer kızların beni duyduğunu biliyordum.

Kendini hazırla Granger çok eğleneceğiz.





Olaysız sessiz sakin bir yeni bölüm. Yorum yapanı sevdiği öpsün ☺️

değişim~tomioneWhere stories live. Discover now