Ceza

12.4K 810 271
                                    

Herm'den

Çıkıp giden Riddle'ın arkasından bakakalmıştım. Elim istemsizce yanağıma, az önce konuşurken dudaklarının değdiği yere gitti. Nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Eğer onu tanımıyor olsaydım kesinlikle etkilenirdim

Ne diyorsun sen Granger kendine gel. O senin hayatını mahveden Karanlık Lord

İç sesime onay verdim. Elimi sanki yanağımdaki mikropları atmak istermiş gibi sertçe bastırdım. Korkuyordum. Bu lanet yerde olmak beni korkutuyordu. Dumbledore'un bize bunu yaptığına inanamıyordum. O ihtiyar zaten bir kaç aya ölecekti. Neden bu lanet yere kendisi gelmedi de bizi gönderdi? Hem biz buraya nasıl geldik? Zaman döndürücüler bir hafta geriye bile gidemezken biz elli yıl gerideyiz. Bu nasıl mümkün olabiliyordu? Aklıma mektupta yazanlar geldi

Zaman döndürücüyü büyüyle ayarladım

Büyü, Dumbledore'un büyüsü. Olamaz, bu gerçekten olmuş olamazdı. İnsanlar koridorda bana tuhaf gözlerle bakarak yürürken ben yeni fark ettiğim gerçeği sindirmeye çalışıyordum

"Herm iyi misin? Sana bir şey mi yaptı?" Draco'nun endişeli sesini duyduğumda kafamı kaldırıp ona baktım. Bunu ona nasıl söyleyecektim?

"Hayır o bana bir şey yapmadı. Ama Draco başka bir şey var"

"O bir şey yapmadıysa bu halin ne Herm?" Gergin ses tonu yüzündeki ifadeyi destekler nitelikteydi

"Dumbledore bizi buraya göndermek için Mürver Asayı kullanmış Draco" yüzünden geçen şaşkın ifadeyi görebiliyordum.

"Olamaz bunu yapamaz o asa sadece çocukları korkutmak için anlatılan bir hikaye"

"O asa gerçek Draco. Tıpkı diğer Ölüm Yadigarları gibi. Ve biz o asanın büyüsüyle buradayız. Kötü haberse bizi geri döndürebilecek hiçbir şey yok" korkuyla açılan gözlerine aynı ifadeyle bakıyordum.

"Peki ya şimdi ki Dumbledore? Ondan asasını çalıp geri dönemez miyiz?" Bir umutla soran gözlerine baktım

"Asanın şuan onda olduğunu sanmıyorum Draco"

"Nasıl yani onda değilse kimde?"

"Grindelwald" korkuyla açılan gözlerine baktım.

"Şaka yapıyor olmalısın. Bana şaka yaptığını söyle Herm. O lanet asanın dünyanın gelmiş geçmiş en tehlikeli ikinci büyücüsünde olmadığını ve bizim burada dünyanın gelmiş geçmiş en tehlikeli büyücüsüyle tıkılı kalmadığımızı söyle" ona sadece umutsuzca baktım. Buradan kurtulma ihtimalimiz yoktu. Ne söyleyebilirdim ki?

"Üzgünüm Draco. Şimdi biraz gidip dinlenmek istiyorum akşama Riddle'la cezam var" ona bakmadan yürümeye devam ettim. Korku bütün bedenimin titremesine sebep oluyordu.

Yatakta dönerken cezaya gitmemeyi düşünüyordum. Gitmezsem başka bir ceza alırdım. Ama en azından Riddle'la birlikte olmazdım. Ürkekçe kabanımı aldım. Ceza yasak ormanla ilgili bir şeydi. Aklıma istemsizce birinci sınıfta aldığımız ceza geldi. Ben, Harry ve Ron Hagrid'in yeni ejderhasına bakmaya gitmiştik. Bizi gören Draco yüzünden ceza alıp yasak ormana girmek zorunda kalmıştık. Oradaki bedensiz Lord Voldemort'u hatırladıkça ürperiyordum. O zaman beni koruyan Harry ve Ron vardı. Şimdiyse yanımda Lord Voldemort'la cezaya gidiyordum ve beni koruyacak kimse yoktu.

Ortak salondan ayrılıp büyük salonun kapısına doğru yürümeye başladım. Her adımım bana geri dönmem için yalvarıyordu. Ama bunu yapamazdım. Artık çok geçti. Giriş kapısına vardığımda duvara yaslanmış Riddle'ı gördüm. Üzerinde kahverengi bir mont vardı. Her ne kadar kabul etmek istemesemde oldukça yakışıklı gözüküyordu. Bunu düşündüğüm için kendime küfrederek yanına yürüdüm

değişim~tomioneWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu