Zafer Sarhoşluğu

7.1K 479 316
                                    

Tom'dan

Hayatım boyunca hep gücü arzuladım ben. Büyümün bana getirdiği güç yetimhane yıllarımda yeterli olsada hogwartsa geldiğimde bunun yeterli olmadığını fark ettim. Benim herkeste olmayan bir şeye ihtiyacım vardı. Kolaylıkla erişilemeyen ve sadece bende olan. Bende araştırmaya başladım. Ulaşabildiğim her kaynağa ulaştım ve sonunda okulun kurucularından biriyle akraba olduğumu öğrendim. Bu damarlarımda akan kana daha farklı bakmamı sağladı. İçinde bulunduğum binanın üyeleri her zaman kanlarının saf olmasıyla övünürdü ve ilk zamanlarda yetimhaneden gelmemle ilgili sürekli benimle dalga geçerlerdi. Onların düşüncelerinin ne kadar saçma olduğunu biliyordum. Hiç biri benden üstün değildi. Ve bu kan bağı benim onlardan üstünlüğümü bir kez daha kanıtladı.

Daha sonra hiç beklemediğim bir anda onunla karşılaştım. Dünyaya olan görüşümün neredeyse tamamen şekillenmiş olduğu bu dönemde o benim düşündüğüm her şeyin zıttıydı. Ben sadece kendimi ve kendi çıkarlarımı önemserken onun değer listesinde kendisi en sondaydı. Ve ben bütün farklarımıza rağmen bu kızda farklı bir güç buldum. Daha önce varlığından bile haberim olmayan bir güç. Başlarda bu gücün ne olduğunu bilmiyordum anlamaya yeni başladığımda korktum şimdiyse kabullenip bu yeni güce kendimi tamamen teslim ettim.

"Şöhretin tadını çıkartmak derken? Hayran kızlarla takılmak gibi mi?"

Başını göğsümden çekip konuştuğunda yeniden gülümsediğimi fark ettim. Gerçektende dediği gibi son günlerde o kadar fazla gülüyordum ki kendimi tanımakta güçlük çekiyordum

"Bence zaten karşı cinste hatırı sayılır bir hayran kitlem var. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?"

"Senin son derece kendini beğenmiş olduğunu düşünüyorum" dedi gözlerini devirerek.

"Kendimi beğenmekten arta kalan zamanlarımdada seni beğenmekle meşgulüm" dedim gözlerimi kahvelerine sabitleyerek.

Sözcükler dudaklarımdan döküldüğünde ne anlama gelebileceklerini düşünmedim. Kendimi ilk defa hayatın akışına bıraktım. Şimdide irileşmekten beyazı kaybolmuş kahve gözlere bakıyordum. Yanlış bir şey mi söylemiştim?

"Herm nefes al beni korkutuyorsun" dedim kızı hafifçe sarsarak. Gözlerini hızla kırpıştırmaya başladığında yüzü kıpkırmızı bir renge bürünmüştü. "Herm" dedim bir daha sarsarak.

"Ben özür dilerim ama az önce ne dedin sen?"

Bana kızmış mıydı yoksa başka bir şey mi vardı anlayamıyorum. Büyüsü çevreye o kadar güçlü yayılıyorduki neredeyse elimle tutabilirdim. Gümüşi elindeki bağsa uzaklaşmamı istetecek kadar güçle beni ona çekiyordu

"Neye takıldığını anlamadım" dedim dürüstçe

"Sen beni beğendiğini söyledin" dedi tek nefeste. Şimdi şaşkınlıkla bakma sırası bendeydi. Onun bu hale gelmesinin sebebi bu muydu?

"Seni beğenmemin bir sakıncası mı var?"

"Hayır sadece bunu ilk defa söylüyorsun"

"Daha öncede söylediğime eminim. Cadılar bayramı balosunda kesinlikle söylemiştim" dedim yoğun bakışları altında ezilerek.

Şimdi her şeyi daha iyi görüyordum. Onunla birlikte olsakta ne hissettiğimizi hiç sesli olarak dile getirmemiştik. Yani en azından ben hiç söylememiştim onun aşk iksiri itirafını hatırlayarak. Düşündüğümde tanıştığımız andan beri ona söylediklerim gözümün önünden geçti. Onu tehtit etmem, lanetler göndermem, kan statüsü yüzünden hakaret etmem... Bunların hepsini söylemiştim ama ona gerçek anlamda hiç iltifat etmemiştim. Zekasını ve gücünü sürekli taktir ediyordum ama o bir kızdı ve anlaşılan bunlar onun için yeterli değildi.

değişim~tomioneWhere stories live. Discover now