Söyle

10.8K 703 278
                                    

Herm'den

Daha fazla ayakta duramayacağımı hissediyordum. Riddle bütün dengemi bozmuştu. Çıkışa doğru ilerledim. Koridorların bomboş olduğunu görünce biraz rahatlamıştım. Köşeyi döndüğümde biri beni sertçe duvara yapıştırdı.

"Şimdi Granger yerinde olsam konuşurdum. Çünkü beni zorlamak istemezsin" gözlerinin yeşili kırmızılıklardan gözükmüyordu

"Sana söyledim. Söyleyebileceğim hiç bir şey yok" ondan kurtulmak için hareket etmeye çalışıyordum ama beni çok sert tutuyordu.

"Seninle işim bittiğinde bana kendi rızanla söylemediğin için pişman olacaksın" 

Yüzünü bana doğru yaklaştırmaya başladı. Onun dudakları kulağımın dibindeyken benim dudaklarım boynuna değiyordu. Temasımızdan irkildiğini hissedebiliyordum.

"Bugünlük güzel elbisen için seni bırakıyorum Granger. Ama bir daha ki karşılaşmamızda bu kadar şanslı olmayacaksın"

Söylediği şeyler her ne kadar korkunç olsada ben her hareketinde kulağıma değen dudaklarından başka bir şey düşünemiyordum. Daha sonra yanağıma yumuşak bir öpücük bıraktı ve fısıldadı

"iyi geceler"

***

"Sana inanamıyorum Granger. Nasıl bu kadar aptal olabildin?"

Bu sabahki derslerin ardından Draco'ya olanları anlatmaya karar vermiştim. Riddle ise hiçbir şey olmamış gibi davranmayı sürdürüyordu.

"Söyledim ya Draco. Bir anlık öfkeyle oldu. Yüzüğü parmağında görünce ne yapacağımı bilemedim" sesim çaresiz çıkıyordu

"O bir katil Mione ne bekliyordun ki? Bir haftada iyilik meleği olmasını mı? Sana yapabilecekleri beni korkutuyor"

"Hogwartsta kaldığım sürece hiçbir şey yapamaz" dedim onu sakinleştirmek istercesine.

"O sırlar odasını açan kişi bir daha düşün istersen"

Burada bir yanlışlık yok muydu? Beni sakinleştirmesi gereken kişi oyken ben onu sakinleştirmeye çalışıyordum.

***

Slug partisinin üstünden dört gün geçmişti. Ama hala bir şey olmamıştı. Bu kendimi kurbanlık koyun gibi hissetmeme sebep oluyordu. Yatağa uzanıp gözlerimi kapattım.

"Konuş" yılanımsı ses yerdeki zayıf bedene emrediyordu

"Bilmiyorum" cevapla yüzüne korkunç bir gülümseme yayıldı.

Crucio diye fısıldadı ve yerdeki zayıf bedenin çığlıkları tüm odayı kapladı.

Çığlığımı baskılayarak uyandım. Harry'nin çığlıklarını sanki hala duyabiliyordum. Ve Voldemort'un korkunç kahkahasını. Kendimi sakinleştirmek için dışarı çıktım. Adımlarım beni kendiliğinden astronomi kulesine götürmüştü. Kapıyı kapattıktan sonra ay ışığının aydınlattığı odada adımlamaya başladım.

"Geç kaldın"

Tom'dan

Granger ismimi bildiği için hala çok öfkeliydim. Bunu nasıl bilebilirdi? Üzerime bir takım geçirip aptal slug partisine gittiğimde yaydığım karanlık büyüyü baskılamaya çalışıyordum. Onu gördüğümde birden her şeyi unutuvermiştim. Yeşil elbisesinin içinde o kadar kusursuz görünüyordu ki. Bu kıza böyle görünürken nasıl işkence edebilirdim? Onu parti çıkışında yakaladığımda korkusu gözlerinden okunuyordu. Ben onunla konuşurken boynuma değen yumuşacık dudakları bütün dikkatimi dağıtmıştı. Onu en azından bugünlük rahat bırakacaktım.

***

Granger'ın hergün korkuyla yanımda oturduğunu görünce kendimi iyi hissediyordum. Benden bir hareket bekliyordu ve bu geciktikçe geriliyordu. Bense bu bir kaç günü plan yaparak geçirmiştim. Bu gece yedinci katta devriye geziyordum. Tek yapmam gereken Granger'ı astronomi kulesine çekmek olacaktı. Onun içinde planımı yapmıştım. Zihinfendi şuan güçlü olsada uyurken zayıflıyordu. Ona küçük bir kabus gösterip bana gelmesini sağlayacaktım.

Astronomi kulesine sessizlik büyüsü yaptım. Böylece kimse bizi duyamazdı. Şimdi tek yapmam gereken beklemekti.
Granger kapıyı yavaşça açtığında beni göremeyeceği bir yere saklandım. Odaya girip yürümeye başladığında sonunda ortaya çıkabilirdim

"Geç kaldın" sesimi duyduğunda korkuyla zıpladı

"Bu nasıl olur?" Hiçbir şey anlamamıştı ve bu beni güldürüyordu

"Küçük kabusunun seni buraya getirmesi tahminimden uzun sürdü. Şimdi bana o ismi nereden bildiğini SÖYLE" kibar başlayan konuşmam odada yankılanan korkunç ses tonumla bitmişti

"Sana hiçbir şey söylemeyeceğim" kararlı ifadesi sinirlerimi bozmuştu.

Asamı çıkarıp ona doğru salladım. Büyü kollarında derin kesikler oluştururken kızın çığlıkları odada yankılandı.

"SÖYLE" diye tekrar kükredim

"ASLA" o da bağırıyordu.

Acı çekmesine rağmen pes etmiyordu. Asamı bir kez daha salladığımda ona oldukça karanlık bir büyü göndermiştim. İçinde iyi olan ne varsa tüketen bu büyü ruh emiciler gibiydi. Kız yine korkunç çığlıklar atmaya başladığında onu izliyordum. Üzerinde ne olduğunu çözemediğim kıyafetiyle yerde yatmış elleriyle kulaklarını kapatıyordu.

"SÖYLE" büyüyü kaldırdığımda yeniden bağırmıştım. Granger kesik kesik nefes alıyordu. Kollarından süzülen kan yerde kırmızı birikintiler oluşturmaya başlamıştı.

"BENDEN HİÇBİR ŞEY ALAMAZSIN" bu hareketinin beni daha çok sinirlendirdiğini anlamıyor muydu?

Asamı bir kez daha salladım ve fısıldadım crucio . Çığlıklar bu sefer dahada yükselmişti. Affedilmez lanetler arasında en sevdiğim lanet buydu. Kurbanın hem fiziksel hemde zihinsel acı çekmesini sağlıyordu .

"Hala mı konuşmuyorsun?"

Büyüyü kaldırdığımda yumuşak bir sesle sordum. O ise zorlukla nefes almasına rağmen korkunç bir kahkaha atmakla yetindi. Büyüyü tekrar gönderdiğimde odayı çığlıklar doldurmamıştı. Acı içinde kıvrandığını görebiliyordum ama çığlık atmıyordu. Ona dikkatle baktığımda ağzından süzülen kanı fark ettim. Bağırmamak için dilini mi ısırıyordu? Biraz daha yakından baktığımda ay ışığında parlayan göz yaşlarını gördüm. Yine ağlıyordu ve bu kez sorumlusu bendim.

Laneti kaldırıp ona doğru iyice yaklaşıp önünde diz çöktüm. Ellerimle başını kaldırdığımda göz göze geldik ve ben o gözlerde acıma ifadesini gördüm. Gözlerine iyice odaklanıp düşüncelerine bakmaya başladım. Tamamen harap halde olmasına rağmen hala düşüncelerini benden saklıyordu. Zihinfendi bana istediğim bilgiyi vermeyi reddediyordu tıpkı kendisinin reddettiği gibi. Kabulleniş ve sinirle düşüncelerinden çıktım ve karşımda halinden memnun gülümseyen Granger'ı gördüm. O ukala gülümseyişi yüzünden silip atmak istiyordum. Asamı bir kez daha sallayacakken açılan kapı donup kalmama sebep oldu.

Grindelwald

"Bana o büyünün kaynağını bulun" diye emrettim karşımdaki adamlara.

Bir kaç hafta önce çok güçlü bir büyüyü tüm bedenimde hissetmiştim. Mürver asaya ait olduğunu bildiğim bu büyüyü bulmalıydım. Çünkü mürver asa bendeydi. O zaman dünyanın en güçlü asasının büyüsünü taklit edebilecek kadar güçlü olan şey ne olabilirdi?

Sizce kapıdaki kişi kim?
Ayrıca Grindelwaldın hikayeye katılmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz

değişim~tomioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin