Potter

11.1K 749 346
                                    

Herm'den

Astronomi kulesine girip Riddle'ı gördüğümde panik bütün vücudumu ele geçirmişti. O an sonunda gelmişti. Artık daha fazla iyi öğrenci imajının arkasına saklanmayacaktı. Bana gerçek yüzünü, korkunç olanı gösterecekti.

Gönderdiği lanetleri bütün hücrelerimde hissediyordum. Acı içinde kıvransamda ona istediğini vermeyecektim. Böyle bir ihtimal dahi yoktu.  Onun gelecekle ilgili bilgi sahibi olmasına izin veremezdim

Onun iyi biri olabileceğini, değişebileceğini düşündüğüm için kendimden tiksiniyordum. İşte bütün düşüncelerimin yanlış olduğunu ispatlamak için buradaydı. Sonsuzluk gibi gelen bir sürenin ardından üzerimden laneti kaldırdı ve ben bedenimin gevşediğini hissettim. Görüşüm bulanıklaşırken bana yaklaştığını fark ediyordum. Beni öldürmek için geliyordu ve onu durduracak hiçbir şey yoktu. Beni kurtarmaya gelecek kimse yoktu.

Yeşili kırmızılıkların arkasına gizlenmiş gözlerini bana kenetledi ve düşüncelerime girmeye çalıştı. Sahip olduğum son güç kırıntılarını harcayıp onu engelledim. Düşüncelerimden çıktığını hissettiğimde yüzüme bir gülümseme yerleşti.

Görüşüm iyice kararırken kapı açılma sesi duydum. Biri beni kurtarmaya gelmişti. Ama kim? Bize doğru adımlayan silüete baktım. Siyah dağınık saçları, gözlüğünün arkasına saklanmış yemyeşil gözleri vardı.

"Burada ne arıyorsun Potter?" Riddle'ın öfkeyle soluduğunu duydum. Karanlığa teslim olmadan önce memnuniyetle gülümseyip kurtarıcıma baktım

"Seni çok özlemiştim Harry"

Tom'dan

"Harry mi? Harry de kim?" Öfkeyle şuan kendinden geçmiş olan Granger'ın bana cevap vermesini bekliyordum.

"Kıza ne yaptın?" Gözlerini bize sabitleyen Potter'a baktım. Önümde hareketsiz yatan kıza bakıyordu

"Onu devriye gezerken buldum. Biri ona saldırmış olmalı" diye kolayca yalan söyledim. Başıyla onaylayıp yere çömeldi. Ellerini Granger'ın şu anda hareketsiz duran bedenine doğru uzatmıştı. "Ne yapıyorsun?" Öfkeyle sordum bir yandanda ellerini itiyordum.

"Görmüyor musun Riddle? Hastane kanadına gitmesi gerek. Çok kan kaybetmiş" ellerini tekrar uzatmaya çalıştı ve ben onu birkez daha durdurdum

"Onu ben götürürüm" ellerimi Granger'ın bedenine doladım ve onu kucağıma aldım. Kollarındaki kesiklerden hala kan sızıyordu. Rengi ise gittikçe soluklaşıyordu.

"Acele et o zaman. Fazla zamanı varmış gibi görünmüyor"

Aceleyle hastane kanadına yürümeye başladım. Potter sinir bozucu bir şekilde yanımda yürümeyi sürdürüyordu. Kucağımdaki kızı endişeyle süzdüm. Gerçekten nasıl bu kadar ileri gidebilmiştim? Ve dahada kötüsü o nasıl bana bu kadar dayanabilmişti?

Vücudunu saran cübbenin altında çıplak tenini gördüğümde gözlerim öfkeyle büyüdü. Nasıl bu şekilde dışarı çıkabilmişti? Neredeyse hiçbir şey giymemişti. Ya benden başka biri onu görseydi? Potter onu göremeden asam olmadan yapabildiğim kadar üstünü kapattım. En azından şimdi cübbesi açılıp içindeki tuhaf geceliği göstermiyordu.

"Merlin adına neler oluyor burada?" Madam Pinf şaşkınlıkla bize ve kucağımdaki kıza baktı.

"Onu astronomi kulesinde baygın buldum. Biri ona saldırmış olmalı" dedim Potter'a söylediğim yalanı onada söyleyerek. Gözleri bütün gömleğimi kaplayan kanı gördüğünde korkuyla açıldı.

"Onu şu yatağa yatır" boş yatağı gösterip kendisi içeri koştu. Ben onu yatağa yatırırken Pinf'te iksir çantasıyla geri dönmüştü.

"Zavallı kız" dedi Granger'ın kesik koluna doğru iksiri boşaltırken. Kesiklerden keskin bir koku yükselmeye başladı.

değişim~tomioneWhere stories live. Discover now