Yüzük

10.7K 706 269
                                    

Tom'dan

Hogwartsın silüetine bakıyordum. Bu okul her zaman benim için bir yuva olmuştu. O korkunç yetimhaneden kaçtığım kendi kimliğimi bulduğum yerdi burası. Her zaman burasını sahiplenmiştim. Ama hiç bir zaman burasının bana bu kadar ait olduğunu hissetmemiştim.

Parmağımda parıldayan yüzüğe baktım. Çevresinde minik yılan figürleri şeklinde s harfi ve ortasındaki siyah taşta tuhaf bir amblem vardı. Bu yüzük benim bu okulun sahibi olduğumun kanıtıydı. Geçen sene sırlar odasını açtığımda kanıtladığım gibi bu okul benimdi. Benim syltherinin varisiydim.

Gauntları bulmaya gittiğimde ne beklemem gerektiğini bilmiyordum. Kafamda herhangi bir taslakta hazırlamamıştım. Ama beklediğim şey bu değildi. Babam olacak o iğrenç muggleı bulmak kesinlikle planlarım arasında değildi. Onu öldürüşüm gözümde yeniden canlanırken gülümsememe engel olmaya çalışmadım. Kanımdaki pisliği temizlemiştim.

Yavaş adımlarla içeriye doğru yürüdüm. Okulun ruhunun içime işlemesine izin verdim. Bana mutluluk vermiyordu. Hayır aptal ve değersiz insanların tanımladığı mutluluk olamazdı yaşadığım.

Ortak salonu geçip odama ulaştığımda yatağıma baktım. Belkide bu gece kabussuz bir uyku uyuyabilirdim. Başımı yastığa koyduğumda kalbim yaşananların etkisiyle hızla çarpıyordu.

Herm'den

"Gerçekten Granger neden onun sana yaklaşmasına izin veriyorsun?"

Malfoy'un soran gözlerine baktım. İhtiyaç odasında oturmuş araştırma yapıyorduk.

"Bana yaklaşmaya çalıştığı falan yok Draco" dedim gözlerimi devirerek. Bu konu artık sinirlerimi bozmaya başlamıştı.

"Farkında değilsin belki ama sana herkesten daha farklı davranıyor. Bir şeylerin peşinde Herm. Seni kandırmaya çalışıyor"

Buna dayanamıyordum. Riddle'ı iki gündür görmüyordum. En son göl kenarında konuşmuştuk ve o zamandan beri ortalarda yoktu. Şu ansa Draco karşıma geçmiş bana iki gündür görmediğim kişiyle ilgili nutuk çekiyordu. Elimdeki kitabı yere atıp kapıya doğru yürümeye başladım.

"Nereye gittiğini sanıyorsun?" Draco arkamdan panikle konuşmuştu

"Bu odada tıkılı kalmaktan sıkıldım" yürümeye devam ettim

"Dışarı çıkma yasağı başladı. Birine yakalanabilirsin"

"Emin ol Draco basit bir dışarı çıkma yasağını atlatabilirim" ona omzumun üstünden bakıp kapıyı açtım

Neden bu kadar sinirlenmiştim? Bu kadar sinirlenme sebebim neydi? O odada bu kadar saat tıkılı kalmış olmam mı buna sebep olmuştu?

"Dışarı çıkma yasağı başladı. Sanırım biliyorsun Granger" dedi sert ama yumuşak tınılı derinden gelen ses. Sesi duyduğumda yüzüme yayılan gülümsemeye engel olamamıştım.

"Kurallara uymayı ne zamandır umursuyorsun Riddle?"

Başımı sesinin geldiği tarafa çevirdim. Sinirlerimin geçtiğini hissediyordum ama neden? Onu göremediğim için mi sinirlenmiştim?

"Biliyorsun ki ben bir sınıf başkanıyım" boş koridorda bana doğru adımlamaya başladı. Tanıdık kokusu burnuma dolarken bu sefer gülümsememi bastırdım. Bu kokuyu nereden tanıdığımı hala hatırlıyamıyordum.

"Hala bunun Dippet'in hatası olduğunu düşünüyorum"

Bana gittikçe yaklaşırken ona baktım. Yeşil gözleri her zamankinden farklı parlıyordu.

"Ama bu benim sınıf başkanı olduğum gerçeğini değiştirmiyor" yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirdi. Şuan aramızda bir metre vardı.

"Birkaç gündür ortalarda gözükmüyordun" dedim ilgisiz tutmaya çalıştığım sesimle

"Birilerinin gözleri beni aramış herhalde" dedi yüzünde çapkın gülümsemesi belirmişti

"Son gördüğümde iyi değildin onun için merak ettim. Yoksa seni görmek istediğimden değil"

"O zamanda iyiydim şimdide iyiyim. Beni düşünmene gerek yok" yüzündeki gülümseme silinmiş yerini tuhaf bir ifadeye bırakmıştı.

"Gerçekten bir şey mi oldu? Yani yemeklerde yoktun"

"Canım yemek yemek istemedi"

"Yoksa yemek yemeyide mi gereksiz görüyorsun?"

Onunla bu şekilde konuşmak doğru değildi ama kendime engel olamıyordum. Geçen sefer uyumama sebebinin gördüğü kabuslar olduğunu söylemişti. Benim tanıdığım Lord Voldemort kalpsiz, duygusuz, merhametsiz biriydi. Herhangi bir şey hissetmesi ve bunun onu bu kadar etkilememesi gerekiyordu. Ama Riddle çok farklıydı. O belli özelliklerini saymazsak nazik biri bile sayılabilirdi ve kesinlikle hissediyordu

"Yemek yemek insan olmanın gerekliliği. Ama sen beni ısrarla insan olarak görmeyi reddediyorsun" şuan gözlerinden hüzün geçiyordu.

"Sadece şaka yapıyordum"

O bana doğru yürürken bende duvara doğru yürümeye başladım. Sırtım soğuk duvara temas ettiğinde irkilmeme engel olamadım. Şuan az önceki halinden eser yoktu. Bu hali korkmama sebep oluyordu

"Şaka yaptığını sanmıyorum Granger. Geldiğinden beri bana bakışlarında bunu görüyorum"

Ellerini başımın iki yanına koyarak hareket etmemi engelledi. Burunlarımız arasında bir karış bile yoktu ve ben onun nefesini kendi tenimde hissediyordum.

"Sana diğer insanlardan farklı bakmıyorum Riddle" dedim yalan olduğunu bile bile. Nedense ona yalan söylemek bana kötü hissettiriyordu. O Voldemort değildi. En azından şuan için değildi

"Diğer insanlara nefretle baktığını görmedim nedense. Hatta onlara gülüyorsunda"

Nereye varmaya çalıştığını anlamıyordum. Ona şaşkın gözlerle bakmaya başladım. Benden ne istiyordu?

Gözüm birden sağ elinde parlayan yüzüğe takıldı. Bu yüzüğü kendi gözümle hiç görmemiştim. Ama Harry'nin anlattıklarından hatırlıyordum. Yılanlarla işlenmiş syltherinin s si ve yüzüğün ortasındaki diriltme taşı. Riddle neye baktığımı görmüş olacak ki yüzüne vahşi bir gülümseme yayıldı. Bu gülüş çok iyi bildiğim bir gülüştü. Ve o yüzüğün o parmakta takılı olması sadece bir şeyi ifade ediyordu.

"Benden uzak dur VOLDEMORT"

Kısa bir geçiş bölümü geldi. Yorum bırakarak hikayeye destek olabilirsiniz

değişim~tomioneDove le storie prendono vita. Scoprilo ora