Sende Güzel Bir Şey Yok

10.6K 690 170
                                    

Yeni bölümü okumadan önce bir dramione hikayesine başladım. Profilimden bulup hikayeme destek olursanız sevinirim

Herm'den

Gölün üzerinde kaybolan patronusun arkasından bakmayı sürdürüyordum. Bu doğru olamazdı. Yanlış görmüş olmalıydım. Lanet çatal boynuzlu geyik değildi gördüğüm şey, olmamalıydı. En azından bu Harry'e özel olmalıydı. Asasını çekip sinirle bana bakan Riddle'a döndüm. Kendi asamı sıkıca tutuyordum. Bu sefer Riddle'a o kadar kolay teslim olmayacaktım.

"Neyi bekliyorsun Voldemort? Bu sefer hangi laneti kullansam diye mi düşünüyorsun?"

"Sana saldırmayacağım Granger. Ama bana artık kim olduğunu söylemek zorundasın" Riddle sakin ama emreder bir sesle konuşmuştu. Ne düşündüğünü bilmek öyle imkansızdı ki. Ona baktığımda gözlerinde hayal kırıklığı gördüm.

"Gerçekten buna inanmamı mı bekliyorsun?" Asama daha da sıkı sarıldım.

"Bu aşamadan geçtik zaten Granger. Seni lanetledim ve elime hiçbir şey geçmedi. Şimdi bana kim olduğunu söyle" sesi gölde yankılanmıştı.

Sersemlet

Diye haykırdım. Büyüm boş alanı aydınlatırken Riddle basit bir kalkanla büyüyü durdurdu. Ama hala bana saldırmıyordu.

"Neyi bekliyorsun?" Öfkeden gözlerimden yaşlar akmaya başladı.

"Bu saçmalığa daha fazla katlanmak istemiyorum"

Arkasını dönüp yürümeye başladı. Her şey bu kadar mıydı? Ona onu tanıdığımı söylüyordum ve o bana saldırmıyordu bile. Bana saldırıp üstüme lanetler yollamasına ihtiyacım vardı. Lanet olsun ki benim Voldemort'a ihtiyacım vardı.

Tom'dan

Şatoya dönerken burnumdan soluyordum. Granger'a saldırmayı ne kadar istesemde bunu yapmak bana bir şey kazandırmazdı. İstediğim bilgiyi şiddetle elde edemezdim. Karşıdan gelen sarı kafayı gördüğümde gülümsedim. En azından Granger'dan...

"Hey Malfoy" sarı kafanın sesimi duymasıyla duruşunu değiştirmesi bir oldu.

Eğer Granger benim hakkımda bir şeyler biliyorsa bu sarı kafada biliyor olmalıydı. Ve Granger'a karşı şiddetin çözüm olmaması sarı kafa için geçerli olmayabilirdi.

"Ne istiyorsun Riddle?" Ses tonunun beni sinirlendirdiğinin farkında değil miydi?

"Granger kendini kötü hissettiğini söyledi. Seni görmesi gerekiyormuş"

"Ne? Nerede o?" Panik bütün vücuduna yayılmıştı. Kızı koruma duygusu beni daha da sinirlendiriyordu.

"Astronomi kulesinde" dedim. Sesimden yalan söylediğimi kimse anlayamazdı. Sarı kafa hızlı adımlarla kuleye doğru ilerlemeye başladı.

"Ona yine bir şey yaptıysan" elini beni tehdit edercesine sallamaya başladı.

"Ona bir şey yapmadım ama diyelim ki yaptım, ne yaparsın?" Gri gözlerinden nefretin her tonu okunuyordu. Zihinfendi hala çok güçlü olsada genelde duygularını saklayan maskesi şu an takılı değildi.

"Buna onu bulduğumda karar vereceğim" adımlarını kuleye yönlendirdi.

Yol boyunca hiç konuşmadık. Ben kafamda ona yapacaklarımı kurguluyordum. Onu konuşturmak tek şansım olabilirdi. Kuleye vardığımızda Malfoy içi boş odanın kapısını açtı.

"Nerede o?" Kapıyı arkamdan kapatıp ona bakmaya başladım

"Uzun süredir sinirlerimi bozuyorsun sarışın. Şimdi bana kim olduğunuzu ve beni nereden tanıdığınızı söyle" sesim boş odada yankılanırken karşımdaki çocuğun titrediğini hissediyordum.

"Bana yalan söyledin değil mi? Herm güvende"

"İnan bana bu odadaki Granger olsaydı bile senden daha güvende olurdu"

Crucio

Büyü onu vurduğunda acı çığlıkları bütün odada yankılandı. Acı çeken bedenine baktıkça aklımda Granger'ın aynı yerdeki görüntüsü beliriyordu.

"Beni nereden tanıyorsunuz?"

"Herkes senin nasıl bir pislik olduğunu öğrenecek" acı içinde konuştu

"Bunu sana düşündüren nedir?"

"Seni tanıyor Riddle. Herm senin nasıl biri olduğunu biliyor. Ona nasıl baktığını görmedim mi zannediyorsun? Ondan istediğini asla alamayacaksın" nefesi hızlanmıştı

Crucio

Çığlıklar bir kez daha odayı doldururken ben düşüncelere dalmıştım. Granger'a bakışlarım mı? Ona nasıl bakıyordum ki?

"Beni nereden tanıyorsun?"

Bir kez daha bağırdım. Malfoy yerde kıvransada soruma cevap vermiyordu. Zihinfendi hala kıramayacağım kadar güçlüydü. Asamı bir kez daha salladım. Malfoy'un önünde beliren sarı kalkan büyümü engellerken sinirle yeni gelene döndüm.

"Onu rahat bırak Riddle"

"Sana zarar vermek istemiyorum Granger" kendime zorlukla hakim oluyordum

"Bana zarar vermek istemiyorsun öyle mi? Sen her hareketinle bana zarar veriyorsun Riddle. Ne zannetmiştin? Tek arkadaşıma zarar verdiğinde sana hiçbir şey yapmayacağımı mı?"

"Peki sen ne zannettin? Hakkımda o kadar şey bildiğiniz halde bunu öğrenmeye çalışmayacağımı mı?"

"İşkenceyle ikimizden de hiçbir şey alamazsın"

"Güzelliklede alamıyorum"

"Senin içinde güzel hiçbir şey yok Riddle"

Sözleri sebebini bilmesemde beni etkilemişti. Bu aptal kızın beni kötü görmesini istemiyor muydum? Yaşadığım şey hayal kırıklığı mıydı? Onun diğer aptallar gibi düşünmesini istemiyordum. Karşımdaki kıza bakmayı sürdürdüm. Neden beni bu kadar etkiliyordu?

Grindelwald

"Lordum, büyünün kaynağını araştırdık. Hogwartstan yayılıyor"

"Dumbledore mu?" Dedim ismi nefretle söyleyerek

"Hayır lordum. Bir oğlan ve kızdan kaynaklanıyor. Büyü onların çevresinde yayılmış durumda"

"Oğlan ve kız mı?"

"Evet lordum. Bu sene okula kayıt olmuşlar. Daha önce nerede olduklarına dair net bir bilgi yok. Sanki yoktan varolmuşlar"

"En kısa zamanda onları burada görmek istiyorum"

Bu insanlarda kimdi? Bana ait olan bu büyü nasıl onlardan yayılabilirdi?

Mini bir bölüm geldi. Yorum bırakmayı unutmayın. Bir dahaki bölümde kulede güzel konuşmalar olacak iyi tatiller

değişim~tomioneWhere stories live. Discover now