Tüneller

9.5K 640 286
                                    

Oy vermeyi unutmayın


Herm'den

"Harry kim?"

Soruyu duyduğumda yüz ifademi dengeli tutmaya çalışsamda çok başarılı olmadığımı biliyordum. Riddle'la Harry hakkında konuşamazdım. Geleceğin değiştiğini düşünsemde Harry'nin güvenliğini tehlikeye atacak bir şey yapmazdım.

"Bunu neden merak ediyorsun?"

Gözlerimi o eşsiz yeşillere odakladığımda merakla harmanlanmış çekingenlik gördüm. Riddle'ın çekindiği şey ne olabilirdi ki?

"Ona aşık olduğunu söyledin"

Ellerine bakarak cevapladığında gülümsediğimi biliyordum. Harry'e olan merakının Lord Voldemort'unkiyle ilgisi yoktu. O sadece benim duygularımı merak ediyordu.

"Evet ama bu geçmişte kaldı" dedim ellerini ellerimin arasına alarak.

Gözlerini kenetlenmiş ellerimizden ayırıp benimkilere bakmaya başladığında o gözlerde ilk defa bu kadar yoğun duygular gördüğümü fark ettim.

"Ama yinede ona aşıksın. Hala onun için ağlıyorsun"

Sesi karakterine uygun olmayacak kadar çekingen çıkmıştı. Önümüzde halletmemiz gereken bir çok sorun vardı. Hala ona neleri anlatıp neleri anlatmamam gerektiğini bilmiyordum. Ama ona olan duygularımdan şüphe etmesini istemiyordum.

Evet zamanında Harry'e karşı bir şeyler hissetmiştim ve bu duyguları aşk sanmıştım. Bu duyguların benim için hala çok özel olduğunu inkar edemem. Ama bu zaman dilimine geldiğimden beri o kadar çok şey değişti ki. Tom Riddle'ı tanıdıkça Harry'e karşı asla hissetmediğim şeyler hissetmeye başlamıştım. Onu tanıdığım her gün Harry'e karşı hissettiklerimin ne kadar çocukça olduğunu anlıyordum. Benden uzak durduğu zaman hissettiğim acı bile onu ne kadar sevdiğimin kanıtı değil miydi?

"Harry benim çok değer verdiğim biri" dedim gözlerimi bir an olsun yeşillerinden kaçırmadan "O okula başladığımdan beri her anımda yanımdaydı. Bana her zaman destek oldu. Ondan hoşlandığımı ona asla belli etmedim. Zaten o da beni hep kardeşi olarak gördü." Sözlerimin onu rahatsız ettiğini görüyordum. Arkadaşlık ve aşk onun için anlaşılması güç kavramlardı.

"Ama beni mutfakta öptüğün andan itibaren seni aklımdan hiç çıkaramadım. Senden nefret etmeyi ne kadar istesemde bunu başaramadım"

"Benden nefret etmeni istemiyorum" dedi sözümü keserek. Ona yaklaşıp dudaklarına minik bir öpücük bıraktım.

"Senden nefret etmiyorum. Muggle doğumlu olduğumu öğrenip beni terk ettiğinde kendimi zorlasam bile edemedim. Lanet aşk iksirinden senin kokunu alırken nasıl senden nefret edebilirim ki?"

Tom'dan

Karşımdaki cadı Harry dediği kişiden bahsederken ilgiyle onu dinliyordum. Her ne kadar duygularının çocukça olduğunu söylesede ona karşı bir şeyler hissediyordu ve ben bunu kabul edemezdim. O bana aitti ve onu birileriyle paylaşmaya niyetim yoktu.

"Senden nefret etmiyorum. Muggle doğumlu olduğumu öğrenip beni terk ettiğinde kendimi zorlasam bile edemedim. Lanet aşk iksirinden senin kokunu alırken nasıl senden nefret edebilirim ki?"

Sözleri bana ulaştığında gülümsediğimi biliyordum. Aşk iksirinden benim kokumu mu almıştı? Bunu bana söylediğine bile inanamıyordum. Belki zamanı geldiğinde bende ona söylerdim. Ama şimdi değil.

"Sen bana aitsin ve kimsenin seni benden almasına izin vermem"

Cevap vermek için ağzını açsada öperek onu susturdum. Konuşarak bu anı daha fazla mahvetmek istemiyordum. İstediğim cevabı almıştım ve bu benim için yeterliydi.

değişim~tomioneWhere stories live. Discover now