Slug Club

10.7K 710 142
                                    

Tom'dan

"Benden uzak dur  VOLDEMORT"

Karşımda gözleri nefretle parlayan kıza baktım. Ne yapacağıma karar veremeden ellerimi duvardan çekip ondan bir kaç adım uzağa gittim. Aramızdaki mesafeden ötürü rahatlamış gözüküyordu.

"Bu, bu ismi nereden biliyorsun?" Anlayamaz gözlerle ona bakmaya başladım. Bu nasıl mümkün olabilirdi?

"Senin hakkında daha birçok şeyi biliyorum. Şimdi beni rahat bırak"

Bana cevap verme şansı tanımadan koşmaya başladı. Köşeyi dönüp gözden kaybolana dek onu izledim
Bu nasıl olmuş olabilirdi? O ismi nasıl bilebilirdi?

İki gün önce iğrenç muggle babamı öldürdükten sonra ortak salonda boş gözlerle şöminedeki alevleri izliyordum. O iğrenç mugglela aynı ismi paylaşıyor olmak beni tiksindiriyordu.  Buna bir çözüm bulmalıydım. Kendime öyle bir isim bulmalıydım ki ağzına almaya çalışan her cadı ve büyücüye korku salsın. Bulacağım isim gücümü diğer değersiz varlıklara gösteren bir şey olmalıydı. Bende çalışmaya başladım. Okuduğum kitaplarda anagramla şifreleme hep ilgimi çekmişti. İsmimden bir anagram oluşturma. O tiksindiğim ismi büyük harflerle kağıda yazdım.

TOM MARVOLO RİDDLE

İhtimalleri değerlendirmeye başladım. Bütün harfleri kullanmalı mıydım? Yoksa sadece belli harfleri mi seçmeliydim? Hortkulluklar ve ölümsüzlük aklıma geldiğinde gözüme kağıttaki kelime çarptı. MORT.  Ölüm, bu kelime adımda kesinlikle olmalıydı. Ama ben sıradan insanlar gibi ölemeyecek kadar değerli ve güçlüydüm. Bu düşüncemle asamı salladım ve kağıtta beliren kelimeye baktım.

VOLDEMORT

Ölümden kaçan. İşte bu harika bir anlamdı. LORD VOLDEMORT . İşte tüm dünyaya korku salacak isim.
İsme sonunda karar kıldığımda kendimi zafer kazanmış gibi hissediyordum. Damarlarımda dolaşan asil syltherinin kanı ve yeni adımla artık kimse beni durduramazdı.

Gece devriyesine çıktığımda geçen sene olanları hatırladım. Sırlar odasını da bir devriye sırasında bulmuştum. Koridorlarda dolaşırken birinin yürüdüğünü duydum. Ona doğru yürüdüğümde bunun Granger'dan başkası olmadığını görmüştüm. Kendimi bu kızla konuşmak zorunda gibi hissediyordum. Tüm hücrelerim sanki onunla konuşmam için bana yalvarıyordu. Bende onunla konuşmaya başladım. Kızın benimle konuşurken kızaran yanakları onu dahada çekici yapmıştı. Sonraysa beni şok eden o cümleyi söyledi. Voldemort.

Bunu nereden biliyordu? İsmi daha kimseye söylememiştim. Ama işte yine yapmıştı. Karşıma geçip yüzünde o nefret ifadesiyle kesinlikle bilmemesi gereken ismi bana söylemişti.

Koridorda öfkeyle dikilirken sağlıklı düşünemiyordum. Öfkeyle yükselen büyüm camların tehlikeli biçimde titremesine sebep oluyordu. Ama ben şuan bunu umursayamazdım. Şuan istediğim tek şey az önce köşeden kaybolan kızı bana her şeyi itiraf edene kadar lanetlemekti.

Herm'den

Bunu yaptığıma inanamıyordum. Ona bunu nasıl söylemiştim? Amacım tam olarak neydi? Onun bir katil olduğunu zaten biliyordum. Peki bundan neden bu kadar etkilenmiştim?

Göl kenarında düşünceli şekilde oturan hali gözümün önüne geldi. Demek ki babasını nasıl öldüreceğini düşünüyordu. Ahhh aptal Granger. Ona onunla ilgili bir şeyler bildiğimi söyledim ve şimdi o bunun peşine düşecek.

Gözyaşlarımın özgürce akmasına izin verdim. Ağlamak şuan bana iyi gelen tek şeydi ama sebebini bulamıyordum. O yüzüğü görünce neden bu kadar kötü olmuştum ki? Onu ailesini öldürmeden durdurabileceğimi mi sanmıştım? Peki yüzük şuan da hortkulluk muydu? Ruhunun bir parçası gerçekten orada mı yatıyordu?

Zor bir gecenin ardından yine kabusla uyandım. Kabuslarım gittikçe daha şiddetli bir hal alıyordu ve benim bunları anlatacak kimsem yoktu. Bugünkü dersler için kendimi zorladım. Riddle'la yan yana olmak zorunda kalacaktım ve bu beni korkutuyordu.

Kahvaltıda başımı birkez olsun kaldırmadım. Ama syltherin masasından gelen delici bakışların hedefi olduğumu biliyordum. Kendi masamın sorularınıda cevaplamadan iksir sınıfına doğru yürümeye başladım. Sınıfa Slughorn'le birlikte girdim bu sayede Riddle'la konuşmama gerek kalmayacaktı. Yanına oturduğumda gerildiğini hissettim. Bu durumdan oda en az benim kadar rahatsızdı. İksiri hiç konuşmadan yaptıktan sonra Slughorn masamıza geldi.

"Tom oğlum her zaman ki gibi yine harika bir iş çıkarmışsın. Ve sizde bayan Granger. Gördüğüm en yetenekli cadılardan birisiniz. Bu akşamki Slug partisinde bize katılmaz mıydınız?"

Ona bakmaya başladım. Riddle'ın bu kulübün en değerli üyesi olduğunu herkes tahmin edebilirdi. Peki ben ne yapacaktım? Onun dibinden ayrılmayarak mı ondan saklanacaktım?

"Şey profesör" diye başladım ama sözlerim konuşmaya başlayan Riddle tarafından kesildi.

"Tabiki kabul ediyor profesör. Hermione'yle birlikte orada olmaktan mutluluk duyarız" ona baktığımda gözlerinin buz kadar soğuk baktığını gördüm.

"Harika çocuklar" diye onaylayarak uzaklaştı Slughorn

"Ne yapmaya çalışıyorsun sen?" Fısıldayarak konuşmuştum

"Sadece biraz sosyalleşmeni sağlıyorum. İnan ban Slughorn'u reddedip bütün yıl onunla uğraşmak istemezsin" yüzüne masum bir ifade yerleştirip bana bakmaya başladı. Söylediklerinin tek kelimesine inanmasamda yapabileceğim bir şey yoktu.

***

Korkuyla geçen derslerin ardından kendimi odama kapattım. Aptal slug kulüp partisine gitmek istemiyordum. Özelliklede bir şeyler planladığı her halinden belli olan Riddle orada olacakken. Ama bu konuda yapabileceğim bir şey yoktu.

Üstüme yeşil bir mini bir elbise giyip zindanların yolunu tuttum.
Büyüyle düzleştirdiğim saçlarım terlediğim için yüzüme yapışmaya başlamıştı. Makyajımın akmaya başladığına ise emin gibiydim. Derin bir nefes alıp içeri girdim. İçerisi gerçekten çok kalabalıktı ama benim gözlerim bir kişiyi arıyordu.

"Beni mi arıyorsun?" Kulağıma fısıldayan sesiyle ürperdim

"Ben şeyyy" ne diyeceğimi bilemiyordum. Ona baktığımda siyah takımıyla inanılmaz yakışıklı göründüğünü fark ettim

"Demek ki isteyince güzel olabiliyormuşsun" deyip gülümsedi. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. Amacı neydi? Bana neden böyle davranıyordu?

"Aynı şey senin içinde geçerli" dedim onun kullandığı ses tonuyla

"Yapma ama ben her zaman yakışıklıyım" baştan çıkarıcı gülümseyişini yüzüne yerleştirdiğinde kalbim hızlanmıştı.

"Öyle diyorsan" ona arkamı dönüp gitmeye karar verdim. Bir el sıkıca kolumu tuttuğunda olduğum yerde kaldım.

"Daha yeni konuşmaya başlamıştık"

"Bence yeterince konuştuk" kolumdaki eli gerilmeme sebep olmuştu.

"O ismi nereden biliyorsun?" O kadar kısık sesle söylemiştiki neredeyse duyamayacaktım.

"Bunu sana söyleyemem" kolumu ondan kurtarmaya çalıştım ama o dahada sıkıyordu.

"Son kez kibar bir şekilde soruyorum Granger. O ismi nereden öğrendin?"

"Sana söyledim. Benden hiçbir şey öğrenemezsin" gözlerinde oluşan kırmızı noktalar nefes almamı engelleyecek kadar korkmama sebep oldu.

"Nasıl olsa gerçekleri istesende istemesende öğreneceğim Granger. Sadece kendi rızanla söylemeni istedim"

Kolumu bırakıp yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi. O kırmızı noktalar hala güzel gözlerinde duruyordu ve ben bana yapacaklarından korkuyordum.

Riddle'ın Herm'e saldırmadan önce olayı konuşarak halletmek istemesi sizce doğru mu
İstediğini alamadığına göre sırada nasıl bir adım olacak sizce
Herm bundan sonra ne yapmalı

değişim~tomioneWo Geschichten leben. Entdecke jetzt