2.2

4.1K 218 10
                                    

Uzadıkça uzayan saatlerin ve derslerin ardından kendimi dışarı atabildiğimde hiç olmadığı kadar rahattım. Yaz okuluna gitmeyi ben istemiştim, şimdi ise tam tersine derslerden kaçmak için bahaneler kolluyordum. Karar vermek artık eskisi kadar kolay değildi. Kaybedecek bir şeyiniz olduğunda daha kolay karar veriyorduk çünkü zaten ne istediğimiz belliydi. Tutunduğumuz şey uğruna korumak, hayatta kalmak ya da daha iyi olmak istiyorduk, işte bu yüzden seçeneklerimiz belliydi. Evet ya da hayır diyecektik. İyiyse evet, kötüyse hayır. Şimdi neye evet, neye hayır diyeceğimi bilmiyordum. Doğru ile yanlış, iyiyle kötü birbirine girmişti, gün geliyor iyi ve doğru arasında sıkışıp kalıyordum.

Arabamın deri koltuklarına yerleştiğim anda sıcağın da etkisiyle çıplak bacaklarım yandı. Küçük bir inlemeyle bacaklarımı kaldırıp yanan yerleri okşadım ve anahtarı yuvasına yerleştirip çevirdim. Önümdeki ışıklar teker teker söndüğünde anahtarı bir tık daha çevirdim. Araba hırıldadı ve güçlükle çalıştı. Klimayı ayarlamak için uğraşırken anlam veremediğim bir şekilde motor sustu ve arabanın için sessizliğe gömüldü. Çalıştırmak için tekrar bir tık çevirdim anahtarı, ışıklar teker teker söndü ancak suyunun eksik olması dışında hiçbir sorun yoktu ve motordaki su beni eve kadar idare ederdi. Hatta muhtemelen birkaç gün daha idare ederdi.

Tekrar çalıştırmaya çalıştım ancak motor öksürdü ve sustu. Çantamdan Chelsea'yı çıkarıp koltuğun üzerine bıraktım ve peçetemi alıp bagajı açarak arabadan indim. Bagajdan motor için kullandığım suyu alarak bu kez kaputu açtım.

Su haznesinin kapağını açarken yanıma bir gölge yaklaştı. Göz ucuyla baktığımda gölgenin Ren olduğunu fark ettim. İç geçirdim ve su haznesini açıp içine baktım. Su vardı, üzerine biraz daha ekleme yaptım.

"Bir sorun mu var?" diye sordu.

Su haznesinin kapağını sıkıştırırken "Halledemeyeceğim bir şey değil," dedim. Motor yağını kontrol etmek için çubuğu çıkarıp peçeteyle sildim ve bir kez daha motora batırdım. Yağı da eksik değildi.

"Bakmamı ister misin?" diye sordu.

Sorusunu yanıtsız bırakarak çubuğu yerine bırakıp arabaya bindim ve tamir etmişim gibi bir kez daha çalıştırmayı denedim. Sonuç başarısızdı. Homurdanarak elimdeki peçeteyi buruşturup yandaki koltuğa attım. Sorunsuz çalışan ve "Sıfır" dedikleri türde alınan arabam bugün hiçbir uyarı vermeksizin bozulmuştu!

Ren kolunu arabanın tavanına yaslayarak eğildi "Gaz vererek çalıştırmayı dene," dedi. Dediğini yaptım, motora gaz vererek çalıştırmayı denedim ancak sonuç yine hüsrandı.

"Hala bakmamı istemediğin konusunda emin misin?" diye sordu.

Parmaklarımı direksiyonun üzerine vurdum "Çok istiyorsan," dedim ve arkama yaslandım.

Güldü "İstemiyorum ama senin bana biraz borçlu olman hoşuma giderdi doğrusu," dedi ve arabanın ön tarafına yöneldi. Ben sabırla kaputun üzerindeki beyaz iki çizgiyi izlerken Chelsea çantamın püskülleriyle oynuyor, ara ara ayakları koyduğumuz kısıma inip fırlattığım peçeteyi kokluyor, sağa sola iterek oynuyordu.

On dakikaya yakın arabanın için vakit öldürdükten sonra çantamdan telefonumu alarak arabadan indim ve Ren'in ne yaptığına baktım. Motorun üzerine eğilmiş, elini motorun içine sokmuştu.

"Sorunu bulabildin mi?" diye sordum

Başını iki yana sallarken "Hayır," dedi. Telefonumu kaldırıp hızlı aramalardan büyükbabamın numarasının üzerine bastım ve kulağıma götürdüm.

İkinci çalışta "Balım," diyerek açtı.

"Selam, büyükbaba. Arabamda bir sorun var, ne olduğunu anlayamadım," dedim.

Sana Ait | Vincent Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin