2.3

2.6K 169 16
                                    

Gözlerimi devirirken "Hayır," diye homurdandım. Gün boyunca Amber peşimde dolaşmış ve beni partiye gelmem konusunda ikna etmeye çalışmıştı. Partiye gitmek kesinlikle aklımın ucundan bile geçmiyordu ancak boğucu olmaya başlamıştı. Bana sevdiği adamla ilgili çekici kısımları anlatarak mutlaka onunla tanışmam gerektiğinin altını çiziyor, Ren ile aramızda bir şeyler olabileceğini savunuyordu.

"Lütfen," dedi koala gibi koluma yapışırken.

Tek kaşımı kaldırarak başımı iki yana salladım.

"Senden ilk kez bir şey istiyorum ve sen beni reddediyorsun, Andrea," diye homurdandı kolumu serbest bırakırken "Cidden harika bir arkadaşsın," diye homurdanarak önden arabaya doğru yürüdü.

Bana doğru gelen grubun arasından tıpkı Amber gibi kimseye temas etmeden geçtim "Arkadaşın değilim, kuzeninim," dedi.

Arkasını dönerek bana dil çıkardı. Onu orada bu çocuksu tavrı yüzünden alkışlamak istedim ancak yanından geçen çocuğun dili hakkında yaptığı ahlaksız yoruma karşılık vermekle meşguldü. Siyahi çocuğa hareket çektiğinde yanaklarımı şişirdim. Çocuk sırıtmaktan başka bir şey yapmamıştı. Arabamın başına dikilip kapıları açmam için beklerken Chelsea'nın çenesinin altını kaşıyarak ağır adımlarla arabaya doğru yürüdüm. Attığım her adımda elim anahtar için cebime gitmedikçe kaşlarının arasındaki derinlik daha da artıyordu.

Büyükannemin arabasının yanına geldim. Hiç acele etmeden çantamı karıştırdım. Anahatarı ararken Amber sesli bir şekilde iç çekti. Onu daha fazla sinirlendirmemeye çalışarak anahtarı buldum ve kapıları açtım. Çantamı arka koltuğa bırakıp sürücü koltuğuna yerleştim ve Chelsea'yı Amber'ın kucağına bıraktım.

Eve kadar Amber beni rahatsız etmek istercesine gürültüden ibaretmiş gibi gelen metal müziklerin yoğun olduğu radyo kanalında durdu ve benim kanal değiştirmeme izin vermedi. Alternatif müzikleri severdim ancak metal? Hele ki adamın boğazını yırtmak için bağırdıklarından? Hiç benim tarzım değildi ve anlaşılan olmayacaktı da.

Eve geldiğimizde Chelsea'yı bana vermeden önden yürüyerek eve girdi. Arkasından uyuşuk adımlarla onu takip ettim. Büyükannemin arabasının anahtarını holdeki büyük, anahtarları koymak için kullandığımız kasenin içine bıraktım. Çantamı merdivenlerin yanına bıraktıktan sonra Amber'in sesini takip ederek arka verandaya çıktım. Büyükbabamın yanına oturmuş ona benimle ilgili dert yanıyordu. Tekli hasır koltuğa oturup dirseğimi koltuğun koçağına yasladım ve çenemi avcuma bırakarak onu izledim.

"...Evden biraz olsun çıkmıyor. Tek yaptığı okula gitmek ve okuldan gelmek. Tatil teklifimi de reddetti biliyorsun. Alışveriş tekliflerimi her zaman reddediyor zaten. Bir kez olsun benimle takılmasını gerçekten istiyorum ancak Andrea yine ve yine reddediyor. Duruma el at büyükbaba," diye sızlandı dudaklarını büzerek.

Büyükbabam elindeki dosyaları yarı hasır yarı cam sehpanın üzerine bırakırken bakışlarını bana çevirdi "Öyle mi, diye sormayacağım," dedi ve doğruldu. Amber'ın kucağındaki Chelsea'yı kendi kucağına aldı. Zaten Chelsea anlam veremediğim bir şekilde büyükbabama aşıktı, hemen kolları arasında şımarıklığa başladı. "O partiye gidiyorsun," diye kestirip attı.

Başımı geriye atarken "Diğer ebevyler partiye gitmeyi falan yasaklar, sen tam tersi beni göndermeye çalışıyorsun," diye homurdandım. Ona dönerken "Ne güzel, mis gibi çocuğum işte. Kitap okuyor, okula gidiyorum. Yeme de yanında yat."

Büyükbabam dik dik baktı.

"Gidilecek o partiye," dedi. Amber büyükbabamın omzunun üzerinden pis pis sırıtırken somurttum ve gözlerimi sehpanın üzerinde birkaç tur gezdirdikten sonra ayağa kalktım. Chelsea'ya uzanırken büyükbabam kollarının arasında sakınarak bana dik dik baktı "Hayır," dedi.

Sana Ait | Vincent Serisi 2Where stories live. Discover now