2.36

2.6K 179 12
                                    


Her hayatın kendine has bir acısı vardır. Tıpkı bir apartmandaki farklı daireler, dairelerdeki farklı oldalar gibi. Ne tarafa dönsen bir acı, nereye çarpsan mutlaka bir kedere denk gelirsin. Ben hayatımın acısının daima babam olacağını, daimi yara izimin o olacağını sanırdım ancak bir adam -babamın beni önüne ittiği adam- isteyerek ya da istemeyerek bir şekilde benim merkezim olmuştu. Savrulmuş süzülen benliğim kendin bulmuştu. Kendini günlere bölmüş, aylara ayrılmış ve yıllar içerisinde toparlanmış bir merkezde onun peşinden sürükleniyordu.

Bu adamın içi kan doluydu. Kan, acı ve pişmanlık. Bunun sebebi kimdi? Ergenliğinen beri taparcasına gittiği psikoloğu ve sübyancısı Eva mıydı yoksa annesi miydi? Suçlu aramaktan, birisini suçlamaktan yorulmuştum.

Parmaklarımın altında okşadığım yara izine dudaklarımı bastırdığımda Brandon'ın ensemdeki saçlarımla oynayan eli durdu. Saçlarımı kulağımın arkasına ittiğinde yüzüm ortaya çıkmıştı. Kirpiklerimin altından ona baktım. Kafasını dağıtmak, Kristen'ı ve Micah'ı unutmasını sağlamak istiyordum. Dudaklarımı aralayıp yemyeşil gözlerine bakarken dilimi dikişlerin bıraktığı izlerin üzerinde gezdirdim.

Yanağımı okşadı.

Sıkı karnının üzerindeki girinti çıkıntıları teker teker okşayarak aşağı doğru inerken gözlerinin karardığını görebiliyordum. Kalbim hızlanırken dilimi bir kez daha yara izi üzerinde boynu boyunca gezdirip her dikiş izinin üstünü teker teker öptüm. Elim örtünün altına girip aletini kavradığımda kesik kesik nefes aldı ve başını geriye atarak solunlandı. Çoktan uyanmış, avcumun içinde nabız gibi atıyordu.

Üzerimizi örten beyaz örtüyü iterek bacaklarının arasına girdim. İki elimle onu okşarken "Beni öldürmek mi isitiyorsun?" diye homurdandı.

Kirpiklerimin kırpıştırarak "Henüz değil," diye mırıldandım ve aletinin başını ötüm "Bana lazımsın," diye devam ettim.

Güldü. Onu ağzıma aldığımda gülüşü inlemeye dönüştü. Bu ses midemden bacaklarımın arasına keskin bir ağrı ve kasılma hissi göndermişti. Ağzıma alabildiğim kadarını alıp ona bakarken gözlerinde yıldırımlar çakıyordu. Onu iyi hissettirmem gerektiğini, bunun benim görevim olduğunu biliyordum. Parmaklarımla daha sıkı kavrayarak onu iyice kavradım gerçekten hareket etmeye yoğunlaştım. Ağzımla onu kaplıyor, nefes alacak yer bırakmayıncaya kadar kendime istiyordum.

"Andrea," diye inledi. Dilimi etrafında gezirip iyice emerken tıslarcasına nefesini verdi ve saçlarımı kavrayarak beni kendine iyice bastırdı. Geri çekilip ona sırıtarak aletini okşarken saçlarımın arasındaki parmakları daha da kuvvetlenerek beni kendine çekti ve dudaklarımı esir aldı.

Dili dilime dokunurken hoşnut sesler çıkararak mırıldanırken boştaki eli kalçamı sıktı. İnledim. İnlemem onun ağzında, dilinde kayboldu.

"Kendi tadım bile seninle bambaşka," diye mırıldandı ve dudaklarını tekrar dudaklarımın üzerine örtekerek beni altına aldı. Öpücükleri boynuma oradan göğüslerime teker teker uğrayıp karnıma doğru ilerledi.

Beni avuçladığında "Haksızlık ediyorsun," diye homurdandım.

Bacaklarımın arasından bana sırıtırken "Hangi konuda?" diye sordu ve orta parmağını içime itti.

Dişlerimi birbirine bastırdım "Henüz işim bitmemişti," dedim boğuk sesimle.

Bacaklarımın arasına nefesini boydan boya üflediğinde titredim "Bitireceksin," dedi ve bacaklarımın arasını öptü "Sırayla."

Dili ve parmakları insafsızca beni sınarken kelime haznemde söyleyebileceğim, savurabileceğim sayılı kelime kalmıştı. Bu kelimelerle ona yalvarmaktan, daha fazlasını talep etmekten başka bir şansım kalmıyordu. Sona doğru yaklaşırken daha da insafsızlaştı, adını mırıldanırken göz göze geldik. Bu öylesine... Yasak ve bir o kadar cazip bir görüntüydü ki sanki erotizmin üst notalarını oluşturuyordu. Adını hakırarak boşaldım. Vücudum ciğerlerime yeni soluklar yetiştirebilmek için göğsümün ortasından delik açmaya çalışır gibiydi.

Sana Ait | Vincent Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin