2.27

2.5K 196 8
                                    

"Namlunun ağzına bir tane mermi sür," dedi. Bunu bana göstermemişti ancak belli noktalar birbirine bağladığımda nasıl yapmam gerektiğini çözmüştüm. Elimi tetik korkuluğunun üzerinden ayırmadan baş parmağımla emniyetini açtım ve kapağını kendime doğru çekip bıraktım. Brandon'a baktığımda doğru yaptığımı anlamıştım.

"Sana en yakın hedefe nişan al," dedi.

Silahı iki elimle sıkıca kavrayıp en yakın hedefi nişanladım. Tam ortayı gözüme kestirmiştim. Nefesim düzensizleştirken kendi kendime dart oynadığımı hatırlatıyordum ancak bu bir işe yaramıyordu.

Brandon bacağını bacaklarımın arasına sokup ayağımı iterek bacaklarımın arasındaki mesafeyi omuz hizam kadar açtığında dikkatimi dağıttığı için ona dik dik baktım.

"Rahatla ve kendini yere sabitle. Ateşlediğinde yere düşmek istemezsin, değil mi?"

Başımı salladım. Ateşlemeye hazırlanırken "Ses yapmaz mı?" diye sordum.

"Şehir dışındayız, bir sorun olmaz," dedi ve çenesiyle hedefi gösterdi. Bir kez daha nefes alıp hedefe odaklandım. Kalp atışlarım ancak dakikalar sonra düzene girmişti, bunu fırsat bularak parmağımı tetiğe bastım ve silah gürültüyle patladı. Muhtemelen ses çölün ortasında, dağlarda çarpa çarpa yankılanıyordu ancak benim kulaklarım hiçbirini duymuyordu. Saatlerce müzik dinlemişim de kulaklarım çınlıyormuş gibiydi sadece bu his o çınlamanın o katıydı. Başımı iki yana sallayarak dengemi sağlamaya çalıştım. Geriye doğru sendelediğinde Brandon'ın gövdesini sırtımda hissettim, boğuk kahkahalarını duyabiliyordum. Omzumun üzerinden ona baktım, gülüyordu. Uzanıp dakikalar önce boş tabancayı dayadığı şakağımı öptü.

"Kulaklarım çınlıyor," dedim.

Dudak hareketlerini izledim "Normal," diyordu. Kollarını belime dolayarak beni kendine bastırdı ve sabitledi. Kulaklarım çınlamayı kesip ben kendime gelene kadar uzunca bir süre öyle kaldım.

"Bu kadar ses çıkardığını tahmin etmemiştim," dedim. Daha önceki sesleri hep panik halinde duymuştum. Etkisi diğer duygulara yenilmiş, kendini belli edememişti ancak bu korkunçtu. Kulaklarım matkapla delinmiş ve ben dünyaya sağır kalmışım gibiydi.

"Bir süre sonra alışacaksın," dedi. Ona alışmak istemediğimi söylemek istedim. Yapamadım.

Ted "Andrea bu kadar narin olma," dedi alayla. Ona omzumun üzerinden dil çıkarıp önüme döndüm ve nişan aldım. Bu kez Brandon arkama geçmiş, kollarını kollarımın üzerinden silaha sabitlemişti.

"Silah soğuk kanlılık ve cesaret ister," dedi, başımı öptü "İkisi de sende var."

Bir kez daha ateşledim. Kulaklarım bu acıya dayanamıyordu. İlk şargör bittikten sonra ucuna susturucu takıp ateş etmeyi sürdürmüştük. İlk atışlarım elbette kötüydü ancak bir saatin sonunda iyice alışmıştım. Neredeyse tam hedefi yakalıyor ve vuruyordum, birkaç tane aksamalar olmasına rağmen iyiydim.

"Pekala, tüfek kullanmaya ne dersin?" diye sordu Brandon elindeki siyah silahı ucu gökyüzünü gösterecek şekilde havaya kaldırırken.

Başımı iki yana salladım "Ben Bayan Smith değilim," dedim ve silahın mermi yuvasını kontrol edip emniyetini kapattım.

"Emin misin?" diye bir kez daha sordu. Gözlerindeki hevesi görebiliyordum, bu hoşuna gidiyordu ancak silahın geri tepmeleri yüzünden kollarım ve omuzlarım ağrıyordu. Kulaklarımın çınlamaları hala usul usul devam ediyordu. Daha fazla devam edebileceğime emin değildim.

"Savunma amaçlı öğrenmem gerektiğini söylemiştin," dedim.

Karanlık gülüşüyle "Savunma amaçlı zaten," dedi. Kevin'ın kahvaltıda Brandon hakkında söylediklerini hatırladım. En büyük eğlencesi kadınlar ve silahlar. Yüzüme tıpkı onun gibi karanlık gülümsememi yerleştirip ona doğru adımladım. Elimdeki tabancayı bakışları altında kasıklarıma yakın noktada belime sıkıştırıp elindeki silahın üzerinde parmaklarımı gezdirdim ve kavradım.

Sana Ait | Vincent Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin