2.33

2K 171 15
                                    


Brandon beni yumuşak, beyaz örtülü yatağın üzerine bıraktı. Beni yatağın üzerinde yalnız bırakıp banyoya mı yoksa giyinme odasına mı açıldığını tahmin edemediğim kapılardan birinin altından geçti. Oda, ay ışığını yansırmak için tasarlanmış gibi aynalarla ve beyazın en saf tonuyla kuşatılmıştı. Denizden yansıyan ışıkla beraber şafak vakti kadar aydınlıktı. Kendimi sırt üstü yatağa bıraktım ve kollarımı yukarı kaldırarak uzunca esnedim.

"İçeride senin için de kıyafetler var," diyerek odadan çıktığında dirseğimin üzerine yaslanarak doğruldum.

Tek kaşım havada "Ciddi misin?" diye sordum. Başını aşağı yukarı salladı ve elindeki pijama takımını havaya kaldırdı. Yattığım yerden kalkıp elindeki beyaz, saten pijamaları aldım ve banyo diye tahmin ettiğim kapıdan içeri girip üzerimdekileri çıkardım. İs kokuyordum ve bu beni rahatsız ediyordu. Pijamaları lavabonun mermerinin üzerine bırakıp kapıyı kapattım ve kendimi duş kabininin içine attım.

Yarısı sıcak kalan yarısı soğuk bir duş alıp çıktım. Havluyla nemini aldığım saçlarımı kurutup tokam olmamasına rağmen ördüm ve arkama attım.

Banyodan çıktığımda Brandon yatakta yatıyor, bir kolu başının altında tavanı izliyordu. Yatağın üzerine tırmanıp benim için açtığı kolunun üzerine başımı koydum. Uzunca bir süre onun sessizliğine eşlik ederek uyumayı bekledim ancak uyku bir türlü bana yaklaşmıyordu.

"Kim bunu yapacak kadar kin duyar?" diye sordum bakışlarım boşlukta takılı kalırken.

Islak saçlarımı okşadı "Ah bir bilsem," diye mırıldandı.

"Hiç kimse mi yok aklında?"

Olumsuz bir ses çıkarırken başını iki yana salladı ve iç geçirdi "Onu ya da onları elime geçirdiğimde canlı canlı kemiklerini kıracağım," diye hırladı dişlerinin arasından.

Elimin altındaki karnını okşadım "Sadece polise teslim et gitsin," dedim. Aslında bunu en başta ben istemiyordum. Brandon'a eşlik edip aynı şeyleri defalarca kez tekrarlamak ve onların acısından sadistçe zevk almak istiyordum.

"Polis hiçbir şey yapmaz,"

"Ama sen yaparsın. Avutkatların var, onları mahvedecek darbeleri yapacak kadar zekisin," dedim.

Güldü "Şeytanımın rolünü çalıyorsun, Andrea," dedi keyifli bir tınıyla.

"Anlaşılan senin şeytan izne ayrılmış,"

Başımın tepesini öptü "Sadece kollarımda uyu, yeter," dedi ve diğer kolunu da bana sararak teniyle beni örtü gibi örttü. Burnumu boynuna yaslayıp detarjan ve is kokusunun altında kalan kendine has kokusunu içime çekerek bir kez daha uyumayı diledim.

Deliksiz ve rüyasız bir uykunun ardından güneşin rahatsız edici ışığıyla gözlerimi açtım. Ellerim otomatikman yatakta Brandon'ı aramıştı. Onu bulamadığımda doğrulup etrafıma baktım ancak koskocaman yatağın içinde kaybolmadığı taktirde ortalıkta görünmüyordu.

Yatağın kenarına sürünüp yataktan kalktım. Sendeleyen adımlarımı çabucak toparlayıp merdivenlerden indim. Mutfakta, salonda ya da görebildiğim hiçbir yerde yoktu. Bir alt kata daha inen merdivenleri takip ettim. Burası evin diğer yerleri gibi bolca güneş alan, beyaz ve aydınlık garaja iniyordu. Üç tane birbirinden lüks araba -Lamborghini, Rolls Royce ve Ferrari- duruyordu. Üzerindeki boyada toz zerresi bile yoktu.

Merdivenleri takip ederek üst kata çıktım. Arabasını kontrol etmek için dışarıya açılan kapıyı zorladığımda kilitliydi, içteki kilitleri açtım ancak en alttaki kilit dışarıdan kilitlendiğinden ve bende anahtar olmadığından açamıyordum.

Sana Ait | Vincent Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin