2.31

2.3K 184 9
                                    

"Merhaba," dedim. Kırklı yaşlarında ancak görünüyordu ancak yüzündeki estetik ve botoks uygulamalarını silersek ellilerinde olabileceğini tahmin ediyordum.

"Ben Lopez Aria," dedi sevecen tınısıyla. Elimden tutup beni kendi masasına doğru çekerken Brandon'ın elini bırakmadan onu da kendimle beraber sürüklüyordum "Seninle tanışmayı gerçekten çok istiyordum. Eşim annenin Vaftiz babası, bunu biliyor muydun?" diye sordu.

Başımı iki yana salladım ancak beni görebileceğinden pek umudum yoktu "Hayır," dedim.

Kocası olduğunu tahmin ettiğim siyah, çoğunlukla da beyaz saç telleri olan adama "Bak, Andrea'yı buldum," dedi. Bir kolunu omzuma atıp beni kendine çekerken tüylerimin diken diken olduğunu hissedebiliyordum. Yakın temasa alışık değildim, hele ki daha birkaç saniye önce tanıştığım kadına karşı.

Adam kafasına diktiği şampanya kadehini indirdi ve yüzüne o profesyonel gülümsemesini kondurdu. Brandon'ın çoğu zaman iş arkadaşlarına karşı sergilediği o gülüşe benziyordu. Bunu pek sevmemiştim "Merhaba, Andrea. Ben Noah Wing,"

"Memnun oldum, Bay Wing," dedim başımı hafifçe eğerken. Elini tuttuğum Brandon'ı biraz daha kendime çekerek "Erkek arkadaşım Brandon Vincent," dedim. Brandon ile göz göze geldiklerinde Noah'ın yüzünde gözle görünür bir değişim olurken Lopez ifadesiniz bozmamak adına yüzünü kastığını fark ettim. Aksanlarına bakılırsa İngiltere'de yaşıyorlardı ve muhtemelen oradaki çoğu kişinin bildiği şeyi biliyorlardı. Beni... Durumumu... Septembre'ı...

Noah boğazını temizlemek adına şarabından bir yudum aldı ve boş kadehini masaya bıraktı "Ee, nasıl gidiyor?" diye sordu.

Boğazımı temizledim."İyi." Brandon'ın parmaklarımı sıkan eli gevşedi ve belime sarmaşık gibi dolanarak beni kendine çekti "İzninizle, büyükannemin yanına gitmemiz gerekiyor," dedim ve yüzüme işlenmiş gülümsemenin nakışlarını teker teker kopararak ifademi düz bir çizgi haline getirdim.

Cevap beklemeksizin masamıza doğru birkaç adım atmıştım ki arkamdan fısıltıyı andıran ancak benim kulaklarımda en gürültülü şimşeği andıran kelimelerini işittim "Nasıl davranmamı istiyorsun? Para avcısı akrabalarına samimi görünemiyorum, bu benim suçum mu?" Ayaklarım teker teker çivilerle yere çakılmış gibi hissediyordum. Topuklarımı kaldırıp parmaklarımla kendimi öne iterek adım atmak, sadece üç metre ötede bana bakan büyükanneme yürümek istiyordum ancak yapamadım.

Brandon'ın kolları belimden kaybolduğunda saliseler içerisinde arkamı döndüm ancak o çoktan Noah'a tehditkâr bir yakınlıkta sokulmuştu. Yüzlerini hizalarken başını eğmek ve sırtını kamburlaştırmak zorunda kalmıştı. Lopez'in bakışları korkulu gözlerle onların ve benim aramda kusursuz tek bir çizgi çizerek gidip geldi. Bir yanım bunu hak ettiğini savunuyordu ancak tüm dertlerimin sorumlusu bunun yanlış olduğu konusunda ısrarcıydı. Bu kez ona kulak astım ve Brandon'ın Noah'ın kulağına eğilip suratının asılmasına sebep olacak kelimeleri fısıldamasını izledim. Noah'ın bakışları son bir kez üzerime çevrildiğinde çenemi kaldırdım.

Brandon'ın Noah'ın omzuna vurduğunda adam gözlerini üzerimden çekip Brandon'a çevirdi ve başını aşağı yukarı donuk ifadesini bozmadan salladı "Tamam," dedi.

Brandon soğuk ve yapmacık gülümsemesiyle "Teşekkürler," dedi ve bana döndü. Kolunu belime sarıp olan bitenden habersizce arkadaşlarıyla konuşan büyükanneme yürüdük. Omzumun üzerinden arkama baktığımda Noah zıtlaşır gibi Lopez'e dik dik bakıp, sert hareketlerle dudaklarını açıp kapattığını gördüm.

"Ne söyledin ona?" diye sordum Brandon'a.

Gülümseyerek bana döndü. Noah'a ya da Lopez'e attığı gülümsemeler gibi değildi, içten ve bir o kadar yoğun bir gülümsemeydi "Bu bir sır, küçüğüm," dedi ve göz kırparak önüne döndü. Dudaklarımı dişlerimin arasına çekerken gözlerimi masanın üzerinde dolandı, boştaki şampanya kadehine uzandım. Kadehin soğuk camı dudaklarıma dokunmuştu ki parmaklarımın arasından çekildi.

Sana Ait | Vincent Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin