2.37

2.3K 175 9
                                    

Brandon arabayı benim arabamın yanına park etti. Arabadan inip onun yanına doğru yürürken arabaya büyük bir özlemle bakıyordum. Büyükbabamla arabayı almaya gittiğimizde kederle çökmüş olsam da bu arada oradan sanki yaralarıma iyi gelecekmiş gibi bana gülümsüyordu. Aramızda o an bir bağ oluştuğunu anlamıştım. Bir arabaydı ve bana gülümsüyordu. Tek bir kelime etmeden arabaya doğru yürüdüm, satılımış bile olabilirdi ancak ben gözüme kestirmiştim. İstedim ve büyükbabam reddetmeden aldı. Görevli adam başka modeller göstermek istediğini söylese de arabanın özelliklerini saysa da benim için bir şey ifade etmiyordu. Bu Chevrolet'e vurulmuştum.

"Çok güzelmiş," dedi Brandon arabayı süzdüğümü gördüğünde.

Gülümsemem genişledi "Benim arabam," dedim elimi bagaj kısmında gezdirirken "Cam," Arabalara isim takmanın erkeklere has bir şey olduğunu söyleyenler halt yemiş.

"Dur tahmin edeyim, uzunca Camaro," dediğinde güldüm.

Omuzlarımı kaldırırken "Firma ona bir isim koymuş, ben sadece kısaltabilirim," dedim ve gülümsedim.

"Burada kalırsak ve Cam'i kullanmak istersen modifiye etmem gerekecek," dediğinde ona dik dik bakarken kaşlarımı çattım.

"Daha büyük jantlar, çift egzoz borusu ya da alev desenleri istemiyorum," diyerek itiraz ettim.

"Ah, elbette yapmayacağım," dedi ve güldü.

Birlikte çakıllı yolda eve doğru yürürken kapı açıldı ve Calton son derece enerjik bir şekilde bize doğru koştu "Black Widow," diyerek bana kollarını açtı.

Ona kollarımı açarken "Marvel'ı sevmediğimi biliyorsun," dedim ve sımsıkı sarıldım.

Ayrıldığında "Ben seviyorum," dedi ve Brandon'a döndü "Selam, Batman," dedi ve yumruğunu uzattı. Brandon dizlerinin üzerine çöküp yumruğunu Calton'ın yumruğuyla tokuşturdu.

"Sen de Robin mi oluyorsun?" diye sordu  kolunu dizine yaslarken.

Calton'ın tek kaşı kalktı "Hiç düşünmemiştim," dedi. Gözleri düşünürcesine kısılırken onun bu halini izledim "Deadpool olabilirim," dedi.

"Onun çenesi düşük bildiğim kadarıyla ve çok ama çok kötü," dedim.

Gözlerini kocaman açarak bana döndü "Deadpool kötü değil ama iyi de değil," dedi.

"Black Widow'u öldürdüğünü unutuyorsun,"

"Öyle mi yapmış?" diye sordu korkuyla. Başımı aşağı yukarı salladım "Robin olabilirim," dedi ve Brandon'a dönerek kocaman sırıttı.

Ayağa kalkarken "İki Marvel bir DC? Hiç adil değil," diye homurdandım buna karşılık Calton kıkırdadı. Doğrulan Brandon'ın elinden tutarak onu eve doğru çekerken "Sana büyük beyzbol sopası aldık, artık benimle oynayabilirsin," diyordu. Heyecanı beni iyiden iyiye genişçe gülümsetmişti. Dün geceyi aklından çabucak silmiş yerini oyunla doldurmuştu. Brandon ve Calton'ın peşinden merdivenleri tırmanıp eve girdim. Amber kulağında telefonla salonun bir sağına gidiyor bir soluna gidiyordu. Attığı voltalar başını döndürmüş olacak ki kalçalarını masaya yaslayarak durdu ve karşı tarafı dinleyip telefonu kapattı.

"Selam," dedim Calton, Brandon'ı dışarı sürüklerken.

Telefonunu masanın üzerine bırakırken "Selam, nasılsın?" diye sordu.

"İyiyim ama sen pek öyle görünmüyorsun, bir şey mi oldu?"

Elini ensesine götürdü "Chris'i," diye mırıldandığında kafamda soru işaretleri belirse de sonrasında sevgilisi olabileceğini akıl ederek başımı devam etmeye teşfik edercesine başımı aşağı yukarı salladım "Sürekli arıyor ve bir türlü tamamen ayrılmamıza izin vermiyor," dedi.

Sana Ait | Vincent Serisi 2Where stories live. Discover now