Bölüm 9 *Ev Partisi*

769 77 29
                                    

Bölüm Şarkısı: Alan Walker - Faded

Eva SEÇKİN

Erdem kafasını aşağı yukarı salladığında şaşkınlıkla elimi ağzıma götürdüm. Bir şey söylemeden sadece Erdem'in gözlerinin içine bakıyordum. Gözlerim; hala bir umut, babamın bu işin içinde olmadığını söyleyecekmiş gibi umutla bakıyordu.

"Bilmiyoruz." dedi Erdem bir süre sonra. "Emin değiliz, biz öyle düşünüyoruz sadece." İçimi rahatlatmak için böyle söylüyordu belkide. Hızla ayağı kalktım.

"İşin içinde! Böyle bir şeyin içinde!" Ellerimi saçlarımın arasına geçirdim. "Allah kahretsin!" diye bağırdım. "Lanet olsun ki bu iğrenç işin içinde!" Kısa sürede kendimi tutamamış ağlamaya başlamıştım. Nasıl bir insanın yürüyememesine sebep olup, sonra da hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ederlerdi?! O benim babamdı! Nasıl böyle bir şeye sessiz kalırdı? Evet, biyolojik babam değildi ama o benim babamdı! Öz babam yerine koymuştum onu! Ben ilk konuştuğumda ona baba demiştim. Daha on günlükken o benim babam olmuştu.

Güçlü kollar beni sardığında daha çok ağlamaya başlamıştım. "Ağlama." dedi Erdem. "Lütfen ağlama."

Bana sıkıca sarıldığında ben de ona sarılıp başımı omzuna gömdüm. "Özür dilerim." dedim boğuk çıkan sesimle. "Çok, çok özür dilerim."

Erdem geri çekilip yüzümü ellerinin arasına aldı. "Sen bir şey yapmadın ki, özür dileme."

Başımı sağa sola salladım. Dudaklarım titriyordu. "Ama o benim babam." Gözümden art arda yaşlar dökülürken tekrar güçlü kollarıyla bana sarıldı.

--

"Aşkım, lütfen takma kafana." dedi Mina arabadayken.

"Nasıl yaparlar ya?" diye cevabını bilmediğim soruyu yüzünce kez tekrarlamıştım. Arabayı kullanan Arsel dikiz aynasından bana bakarak konuştu.

"Senin suçun değil ki, sen sakat bırakmadın ya!" Zorla tebessüm ettim.

Erdem arkasını bana döndüğün de kafamı dikiz aynasından ona çevirdim. "Gözünden bir damla yaş daha gelirse, yemin ediyorum seni arabadan atarım!" Ağzımı şaşkınca açarak baktığımda insanın içini eritecek sırıtışını takındı suratına. "Şaka yapıyorum ama ağlama." Kafamı olumlu anlamda aşağı yukarı sallarken, "Aferin kedicik." deyip önüne döndü. Ama benim aklıma takılan bir soru vardı. Tekrar tekrar aynı konuyu açmak istemiyordum ama çok merak ediyordum.

"Erdem?" dedim sorarcasına.

Anında bana döndü. "Hı?"

Gözümün yanını kaşıdım. "Annen iyileşecek mi?"

Gözleri dolduğunda bir süre bana bakıp, önüne döndü. "Bilmiyorum, fizik tedavisi görüyor. Doktorlar iyi ilerlediğini söylemişti. Galiba tekrar yürüyebilecek. Yani, bir ihtimal." Rahatlamıştım. En azından yürüyebilme ihtimali vardı.

"Peki neden sevinmiyorsun buna?" diye sorduğumda kafasını hızla arkaya çevirdi.

"Bir insanın yürümesi ihtimallere bağlı Eva. Her gün acaba bugün yürüyecek mi diye düşünmek ne kadar acı biliyor musun? Ama o gece, Arda denen şerefsiz anneme çarpmasaydı annem şuan yürüyor olacaktı. Arda'yı öldüreceğim ve onun hayatında ihtimaller olmayacak, kökünden çözüm yani. Anlıyor musun?!"

Sesini her cümlesinde yükselttiğinde ben yerime biraz daha siniyordum. Arsel gözünü arada yoldan ayırıp saliselik Erdem'e bakıyordu. Mina ise en az benim kadar bu tavrına şaşırmış ve ürkmüştü.

Sekiz "Gece Geliyor"Where stories live. Discover now