Bölüm 11 *Çünkü Seni Kıskanıyorum!*

715 59 16
                                    


Multimedya: Mina ve Arsel <3

Mina GÜRSOY

Zorla yutkunduğumda, boğazımdaki acıyla yüzümü buruşturdum. Şaşkın ve bir o kadar da üzgündüm. Bunun doğru olmadığına inanmak istiyordum.

"Andrew olduğuna emin misin?" diye sordu Eva. Bu soruyu Eylül ve ben de sormuştuk fakat hala bir umut, soruyorduk.

"Eminim dedim ya!" dedi Duru bıkkınlıkla. "Beni tehdit ederek kafeden çıktı ve ardından bana bu mesaj geldi. Sizce daha ne olması gerekiyor emin olmam için?"

"Belki Andrew'i de takip eden biridir olamaz mı?" dedi Eylül oturduğu yerde daha da dikleşerek.

"Olabilir aslında." dedi Eva alnını kaşıyarak.

"O Andrew denen herif Gece mi değil mi onu bilmem ama onun kafasını koparacağım!" diye tısladı Eren. "Ne demek benim olacaksın lan? Eşkıya gibi kolunu sıkmalar falan. Bunu çok pis ödeyecek!"

"Dövecek misiniz?" diye araya girdi Eylül.

Eren tek kaşını kaldırdı. "Kafasını koparacağım dedim ya."

"Dövmeyin." diye sessizce konuştuğumda Eren kafasını bana çevirip çatık kaşlarıyla baktı. Bir şey söylemeyip alt dudağımın içini dişledim.

"Bu Andrew psikopatın teki ise; -ki öyle olduğunu düşünüyorum- Duru haklı olabilir." dedi Arsel.

"Andrew psikopat değil." dedim savunmaya geçerek. "O çok iyi biri, bunu yapmış olamaz."

Arsel hayretle bana baktı. "Ne yani Duru yalan mı söylüyor?" Derin bir nefes verdim.

"Ben onu mu dedim şimdi?"

"Elin herifini savunuyorsun Mina farkında mısın?"

"Elin herifi mi? O Andrew. Onu çok iyi tanıyorum. İçinde bir kötülük yoktur ki, inanmak istemiyorum."

"Duru da senin kardeşlerinden biri, Duru'ya inanmak istemiyorsun öyle mi?!" Arsel sesini iyice yükselttiğinde ben de yükselttim.

"Söylediğim şeyleri nerenden anlıyorsun? Ben sadece tam emin olmadan suçlamayalım diyorum!"

Arsel hızla ayağı kalktı. "Sen iyilik meleği misin? Suçlarsak suçlayalım bundan sana ne? Yanılabiliriz ama şuan en önemli şüphelimiz o anlıyor musun?!" Sinirle elini saçının arasından geçirdi. "Senin olayın bu. Sürekli bize karşı birilerini koruman öyle değil mi?" Kaşlarımı çattığımda devam etti. "Her zaman haklı olduğunu düşünüyorsun ama-"

Sözünü bitirmeden durduğunda ben de ayağı kalktım ve bağırdım. "Ama ne? Devam et, kus içindekileri!"

"Gençler ne yapıyorsunuz ya?!" diye araya girdi Erdem. "Saçmalamayın."

"Özellikle de erkekler senin en yakınların oluyor nedense? Hep onlar iyi insanlar. Onlar hata yapmazlar!" diye kükredi.

Ona daha da yaklaştım. "Sen ne saçmalıyorsun?!"

"Henry'de senin için dünyanın en temiz kalpli insanı! Parti de ben çerçeveyi kırdırdığımda bana kızıyorsun ama Henry ibnesi bana ruj sürdürdüğünde ölünceye kadar gülüyorsun! Sence de çok anormal bir durum değil mi?!"

Saçlarımı kulağımın arkasına sinirle sıkıştırdım. "İbne deme!"

Alayla gülüp kafasını yana çevirdi ve tekrar bana baktı. "Hala aynı şeyi yapıyorsun!"

"Ne yapıyorum!" diye kükredim. "Erkek arkadaşlarımın olması seni ne ilgilendiriyor?!"

"İlgilendiriyor!" Sinirlendiğinde boynundaki damarlar belirginleşiyordu ama bu sefer sanki dışarı fırlayacakmış gibiydi.

Sekiz &quot;Gece Geliyor&quot;Where stories live. Discover now