Bölüm 27 *İyilik*

486 33 21
                                    

Bölüm Şarkısı: Jennifer Lopez - Aint Your Mama

Eva SEÇKİN

Tam telefonumu çantama geri atacaktım ki, bir mesaj sesi daha geldi. Mesajı açıp okudum.

Ya sen arkadaşlarına gerçeği söylersin ya da ben söylenebilecek bir sürü yol biliyorum. Öptüm! -Gece

Gözlerimi irice açıp sertçe yutkundum ve telefonumu çantama attım.

"Ne oldu?" diye sordu Jackson. "Kötü bir şey mi oldu?"

Başımı hızlıca sağa sola salladım ve gülümsemeye çalıştım. "Bir şey olmadı."

Kantine girdiğimizde bizimkilerin yanına gidip oturduk. Eve gidince onları her şeyi anlatmam gerekiyordu.

"Eva sen iyi misin?" diye sordu Arsel.

Başımı hızla ona çevirdim. "Hı, ne?"

"Ellerini tırmalıyosun?" dedi başıyla masanın üstündeki ellerimi işaret ederken. Başımı hızla ellerime çevirdim. Gerçekten de tırmalıyordum.

Ellerimi birbirinden ayırıp gülmeye çalıştım. "Dalmışım öyle ya!" Bir süre bana baktıktan sonra başını çevirdi. Herkes bana anlamaz gözlerle bakmaya devam ederken, masadan hızla kalktım. "Ben kahve alacağım. İsteyen?"

"Sen kahve sevmezsin ki." dedi Erdem tek kaşını kaldırıp.

Derin bir nefes verdim. "Arada içiyorum, karamelli."

Bir süre daha bana baktıktan sonra, "İyi." dedi. "Bana da al o zaman. Karamelli." Karamelliye vurgu yaparak söylediğinde gözlerimi devirdim ve diğerlerine baktım.

"Başka isteyen?" Herkes istemediğini belirten sessizliği oluşturduğunda yürümeye başladım. Kahveleri beklerken, dirseklerimi tezgahın üstüne dayadım. Kantin görevlisi kahveleri tezgaha koyunca toparlanıp ikisini de elime aldım. Arkamı döndüğüm an Erdem'le burun burun geldiğimde yerimde sıçradım. "Ödümü patlattın!"

"Neyin var senin söyle bakayım?" dedi fısıltı gibi çıkan ses tonuyla.

"Bir şeyim yok." dedim ve yanından geçmek için bir adım attığımda kolumdan kavrayıp kulağıma fısıldadı.

"Aklında yine ne var senin?"

Kolumu hızla çekip ona döndüm. "Sen de iyice beni günah keçisi belledin!" Kahveyi karnına sertçe dayadım. "Al şu kahveni!"

Gözlerime bakarak kahveyi alırken, eli elime gereğinden fazla değdiğinde ürpermiştim. Elimi hızla çektiğimde suratına çarpıkça bir gülümseme yerleştirmişti. Yüzümü buruşturup arkamı dönüm ve hızla ilerlemeye başladım.

"Eva!" Kylie'nin sesini duyduğumda başımı ona çevirdim. Yanıma doğru hızla geldiğinde sorarcasına tek kaşımı kaldırdım. "Eva, konuşabilir miyiz?" diye sordu.

Başımı önce, masada oturan bizimkilere çevirdim. Hepsi gözlerini bize dikmişti. Daha sonra Erdem'e baktım. O da onu en son bıraktığım yerde durmuş, bizi izliyordu.

"Tamam." dedim Kylie'ye bakıp.

"Gel," dedi boş bir masayı işaret edip. "Oturup konuşalım." Derin bir nefes verip o masaya doğru ilerlemeye başladım. Sandalyeye oturduğumda o da gelip karşıma oturdu.

"Sen bana büyük kötülük yaptın." dedi sessizce.

Kaşlarımı çattım. "Maalesef. Senin gibi birine kötülük bile yapılmaz, bu yüzden kendime kızıyorum."

Sekiz "Gece Geliyor"Where stories live. Discover now