Bölüm 32 *Ceza*

481 44 13
                                    

Multimedya: Eva ve Prenses

Erdem SOYKAN

Telefonu tedirginlikle açıp kulağıma götürdüm. Eva ise konuşmaları duymak için kulağını telefona yaklaştırmıştı.

-Alo, baba?

-Arabadan inin!

Gözlerimi irice açıp Eva'ya baktım. O da aynı şaşkınlıkla bana bakıyordu. Benim oturduğum koltuğun kapısı açıldığında direk o yöne baktım. Karşımda babamı dikilirken görünce sertçe yutkundum.

"Bence şimdi hapı yuttuk." diye mırıldandı Eva.

"Bence de." diye ona katıldım.

"Arabadan inecek misiniz artık?" Arsel'in sesini duyduğum da, arabadan indim. Hepsi sırayla dizilmişti.

"Geçin bakalım siz de onların yanına." diye komut veren babama göz ucuyla bakıp onların yanına ilerledim. Eva da benden sonra gelip yanımda durmuştu.

Karşımızda çatık kaşlarıyla dikilmiş babama korku dolu gözlerle bakmaya devam ederken, "Baban hakkında söylediğim şeyi hatırlıyor musun?" diye fısıldadı Eva.

Başımı aşağı yukarı salladım. "Çok tatlı olduğunu düşündüğünü mü?"

"Hı hı. Ama şu an itibariyle vazgeçtim."

"Fısıldaşmayın aranızda!" diye bağırdı babam. "Şimdi doğru eve. Her şey bir bir anlatacaksınız!"

"Pardon, Engin amca?" dedi Arsel bir yandan yürürken. "Benim okula gitmem gerekiyor, mümkün mü acaba?"

"Hayır!" dedi babam kesin bir dille.

"Ama okul bu Engin amca." diye direttiğin de babam durup Arsel'e döndü.

"Sen susacak mısın yoksa bana biraz sonra anlatacağınız her şeyi annene ve babana söyleyeyim mi?" Arsel gözlerini irice açıp ağzına fermuar çekiyormuş gibi yaptı.

--

Her şeyi babama anlattıktan sonra, "Siz beni aptal mı sandınız?" diye sordu babam. Tekli koltukta oturmuştu ve hala kaşları çatıktı. Biz de koltuklara dizilmiştik.

"Estağfirullah amca." dedi Eren.

"Neydi planınız?" diye sordu babam. "Beni atlatacaksınız sonra her şey bitecek mi? Çocuk oyuncağımı bu?! Nezarethaneye girmek ne demek?!" Diyecek hiçbir mantıklı açıklamamız olmadığı için susmuştuk. Babam sinirle ayağı fırladı. "Neyse ki olaya erken müdahale ettim."

"Nasıl yani?" diye sordum ben de onunla birlikte ayağı kalkıp.

"Ben seni arayıp oraya geleceğimi söylediğimde zaten bir işler çevirdiğinizi anlamıştım." Teker teker kızlar hariç hepimize baktı. "Ulan benim geri zekalı evlatlarım. O arabayı siz nasıl sattınız sanıyorsunuz? Araba satmak öyle kolay mı? Bunun noteri var, osu var, busu var, var da var! Araba benim üzerime, beni arayıp onay da istediler ayrıca!" Evet gerçekten geri zekalı idik. Bu hiçbirimizin aklına gelmemişti. "Zaten arabayı da sattığınız falan yok. Size arabayı alacağım diye gelen adamı ben gönderdim. Paraya sıkışmışsınızdır, bizden isteyemiyorsunuzdur diye düşündüm ama beyefendiler kahramanlık peşindeymiş!"

"Onların bir suçu yok." diye ayağı kalktı Eva. "Benim hatam. Özür dilerim."

Dik dik Eva'ya baktım. "Hepimizin hatası baba."

"Neyse ne!" diye çıkıştı babam. "Ben bir haltlar karıştırdığınızı anladım. Anladığım için dönmedim dün İstanbul'a." Kızlara tek tek baktıktan sonra Eva'ya dikti gözlerini. "Sen miydin Erdem'in sevgilisi kılığına giren?"

Sekiz "Gece Geliyor"Where stories live. Discover now