Bölüm 25 *Sevgini Göster*

552 43 11
                                    

Bölüm Şarkısı: Cem Adrian - Her Aşkın Bir Şarkısı Var

Multimedya: Eylül

Eva SEÇKİN

Gözden akan tek bir damla gözyaşı. Sadece tek bir damla. İnsanın kalbi bu kadar acırken, sanki bir kurşun insanın kalbini böylesine delip geçerken, hıçkırıklar boğazda düğümlenirken, kalp böylesine ağrırken, nasıl sadece tek bir damla göz yaşı dökülebilirdi? İnsanın ağlamaya bu kadar ihtiyacı varken nasıl yaşlar dökülmezdi? Nasıl bir insanın gözünde yaş kalmazdı? Kalmamıştı. Gözümde yaş kalmamıştı. Son damlada şuan boynumda kurumak üzereydi.

Peki, bir insan canını böylesine yakan birini hala nasıl canını yaktığı kadar sevebilirdi? İnsan bunu neden kendine yapardı? Bunca kötülüğü neden yapardı kendine? Peki bir insan sevdiği için başka bir insana bu kötülüğü neden yapardı? Yapmıştım. Ben dün gece; hem Kylie'ye, hem Erdem'e hem de kendime büyük kötülük yapmıştım.

"Eva, n'olur biraz yavaş yürür müsün?" diye sordu Eylül arkamdan koşuştururken.

"Kerem'in yanına git." dedim hızımı daha da artırarak.

Okula kazasız belasız nasıl geldiğimi hala inanamıyordum. Biraz sonra kantine girecektim ve tüm gözler bana dönecekti. Dün yaptığım iğrençliği konuşacaktı herkes.

"Eva, tek başına girme o okula!" diye bağırdı Mina arkamdan.

Aniden durup arkamı döndüm. "Nasıl dün olanları tek başıma yaptıysam, bugün de okula tek başıma girebilirim." Arkamı dönüp hızlıca yürümeye devam ettim.

Derin bir nefes verip kantine girdiğim anda tam da beklediğim gibi olmuştu. Dönüp bakmalar, fısıldaşmalar.. Başımı dikleştirip yürümeye devam ettim.

"Bebeğim!" Henry sesini duyduğumda rahatlamayla başımı hızla ona çevirdim. Bana doğru gelirken gülümsedi. "Çok iyi görünüyorsun." Bana sarıldığında derin bir nefes verdim. Kendimi o kadar çok kasmıştım ki, şuan Henry gerçekten iyi gelmişti. Geri çekilip yüzümü ellerinin arasına aldı. "Konuşalım mı biraz?"

Başımı aşağı yukarı salladım. Elimden kavrayıp yürümeye başladığında peşinden gittim. Bir masaya karşılıklı oturduğumuz da;

"Evet." dedi Henry. "Seni dinliyorum."

Omuz silktim. "Ben kötü biriyim öyle değil mi?"

Masanın üstündeki ellerimi kavradı. "Değilsin! Nereden çıkarıyorsun böyle saçma sapan lafları?"

"Öyle dedi." dedim çatallaşmış sesimle.

Tek kaşını kaldırdı. "Kim? Ne dedi?" Gözlerim dolduğunda başımı yana çevirdim ve dudaklarımı yaladım. "Eva, kim ne dedi?" diye tekrarladı.

"Erdem." dedim. Sertçe yutkunup dudaklarımı araladım. "İğrenç bir insanmışım."

"Aptal herif!" diye tısladı. Daha sonra başını sağa sola salladı. "Her neyse, bırak onu şimdi. Neden yaptın baştan sonra anlat bakayım."

Gözlerim yine dolmaya dudaklarım titremeye başlamıştı. "Ben böyle olmasını istememiştim." dedim titreyen sesimle.

Eylül DOĞAN

Kantine girdiğim de etrafta göz gezdirdim. Eva ve Henry'i bir masada otururken gördüğüm de yanları ilerlemek için bir adım atacaktım ki Kerem bileğimden kavradı. "Bırak konuşsunlar."

Bileğimi sertçe çektim. "Biz neden konuşmadık onunla? Hı?"

"Anlatmadı, sanki bilmiyorsun Eylül."

Sekiz "Gece Geliyor"Where stories live. Discover now