Bölüm 48 *Sevgi Bağları*

350 38 15
                                    

Bölüm Şarkısı: Jehan Barbur- Seve Seve Ölürüm Senin İçin

İthaf:  _Karamelli_

Arsel KIRAN

Saatlerdir sadece oturuyorduk. Elimizden hiçbir şey gelmiyordu ve bu beni deli ediyordu. Bir yandan stresten tırnaklarımı yiyor diğer yandan bacaklarımı titretiyordum. Mina bacağımı tutup titremesini durdurduktan sonra dönüp ona baktım. O zaten bana bakıyordu. "Sakın bana sakin ol falan deme Mina." dedim her bir kelimesini bastıra bastıra söyleyerek. "Ben sakin falan olmak istemiyorum." Sertçe yutkunup bir şey söylemeden elini bacağımdan çekti ve başını çevirdi. "Özür dilerim." diye mırıldandım hemen ardından. "Sinirlerim bozuk."

"Sorun değil." dedi anlayışlı ses tonuyla. "Hepimizin sinirleri bozuk, seni anlayabiliyorum."

Gülümseyerek ona baktım bir süre. Benim bazen bu öküzleşen ruh halime rağmen her zaman anlayışlıydı. Ve onun bu hali beni ona daha çok bağlıyordu.

Kapının zili bir kaç defa çaldığında hemen arkama baktım, sanki kapı tam arkamdaymış gibi. Ardından hepimiz ayaklandık. "Babam geldi." dedi Eren. "Kesin babam geldi." Hızla ilerleyip salondan çıktığında biz de peşi sıra gittik.

Eren kapıyı açtığında, kapıda sinirli bir şekilde bakan Tevfik amcayla karşı karşıya gelmiştik. "Demek Engin haklıymış." dedi dik dik bize daha sonra arkamızda ki kızlara bakarak. "Demek aynı evde kalıyorsunuz?" Tabii biz o korkuyla bu ayrıntıyı atlamıştık. Ve yine tabii bu benim zerre kadar umurumda değildi. Şuan umurumda olan tek şey Eva ve Erdem'di.

"Kurtaracak mıyız Eva ve Erdem'i, Tevfik amca?" diye sordum konuya bodoslama dalarak. Bana bakıp başını hızla aşağı yukarı salladı ve içeri girdi. Sanki evi çok iyi biliyormuş gibi önden hızlıca yürümeye devam etti. Eren kapıyı kapattıktan sonra biz de peşinden gittik.

"Oturun." dedi biz salona girer girmez eliyle koltukları işaret ederek. Hepimiz dörtlü koltuğa sıkış tıkış oturduğumuzda karşımızda ayakta dikilmeye devam etti. "Anlatın." Hepimiz suspus birbirimize bakmaya başlayınca, "Anlatın!" diye sesini yükseltti. "Fazla zamanımız yok."

"Arda, Eva ve Erdem'i kaçırdı." diye ben konuştum. "Bize bir video atmış."

"Hani video? Açın."

Eren hızla masanın üstündeki telefonu aldı ve ayağa kalkıp Tevfik amcaya verdi telefonu. Hala yanında dikilmeye devam edince Tevfik amca tek kaşını kaldırıp Eren'e baktı. "Sen otur."

Eren yanımıza gelip oturduğunda Tevfik amca videoyu oynatıp izlemeye başladı. Video ilerledikçe, sinirden şakaklarındaki damarları fırlıyordu. Video bittiğinde telefonu masaya bırakıp bize baktı. "Polise gidiyoruz."

"Gidemeyiz." diye atıldı direkt Kerem.

Tevfik amca dik dik Kerem'e baktı. Bakışlarıyla cevap veriyordu resmen. Daha sonra hepimize baktı. "Hazırlanın."

--

Karakola geldiğimizde hepimiz ifademiz vermiş sus pus oturuyorduk. Tevfik amca da içeride komiserle konuşuyordu.

"Kaç yıl yeriz sizce?" diye sordu Kerem.

Başımı kaldırmadan dik dik ona baktım. "Kerem gerçekten şuursuz musun yoksa bilerek mi yapıyorsun?"

"İyi. Girersen içeri, kavuşursun Eva'na, Erdem'ine!"

"Ya içeri falan girmezsiniz, saçmalamayın." dedi Mina.

Odanın kapısı açıldığında hızla ayağı kalkıp dışarı çıkan Tevfik amcaya baktım. Hala sinirli gözüküyordu.

"Ne oldu? Bulacaklar değil mi onları?" diye sordum yanımıza geldiğinde. İlk kez tebessüm edip sırtımı sıvazladı. "Bulacaklar oğlum, bulacaklar." Daha sonra Kerem ve Eren'e baktı. "Size gelince de o iş hallettim ben. Hapse falan girmeyeceksiniz yani rahat olun."

Sekiz "Gece Geliyor"Where stories live. Discover now