Bölüm Şarkısı: Deeperise - Raf
Bölüm İthafı: Şu ana kadar her bölümü heyecanla okuyup, yorum atan herkes!
Eva SEÇKİN
"İnanamıyorum ya, inanamıyorum!" diye bağırdı Mina salonda olta atarken. Henry'i içeri taşımış yaralarına pansuman yapmıştık. "Dibimize kadar girmiş!"
"Mina, yeter." dedi Arsel. "Şuan bağırıp çağırmanın sırası mı?"
Yerinde aniden durup Arsel'e baktı. "Bağırıp çağırmanın hiçbir zaman sırası değil zaten." Kendini tekli koltuğa atıp burnundan sinirle nefes verdi.
Kafamı hızla sağa sola salladım. "Yok, biz kurtulamayacağız bu psikopattan."
Erdem dizimdeki elimi kavradı. "Önünde sonunda kurtulacağız merak etme." Ona bakıp gülümsedim.
"Nasıl oldu bu, anlatsana." dedi Eren, bir yandan Henry'nin vücudundaki boyayı temizliyordu.
Henry hafifçe yerinde doğruldu. "Size gelirken arabayla birilerinin beni takip ettiğini hissettim. O yüzden başka yollara saparak geldim. Tam arabayı bahçeye sokacaktım ki arabanın camını tıklattı biri." Sertçe yutkundu. "Simsiyah bir maskesi vardı. Kapıyı açıp bir anda yere attı beni. Ardından tekmelemeye başladı. Daha sonra onunla birlikte bir kaç kişi daha geldiler. En son bıraksınlar diye bayılmış numarası yaptım." Omuz silkti. "Sonrasını biliyorsunuz zaten."
"İyi ki numara yapmayı akıl edebilmişsin yoksa daha büyük hasar görürdün." dedi Eren ve ardından boyayı temizlemeyi başarıp ıslak mendili masanın üstüne bıraktı.
"Neyle yazmışlar rujla mı?" diye sordu Henry.
Arsel tek kaşını kaldırdı. "Belki, bana yaptığın o cinsiyetçi şakanın intikamını almışlardır." Doğruluk ve cesaretlilik oynadığımız gün Arsel'e kırmızı ruj sürdürmesinden bahsediyordu.
"Arsel." diye uyardı onu Duru. "Sırası mı şimdi?"
Arsel ise omuz silkti. "Ne var? Cinsiyetçi değil miydi? Yok beni rujla ciddiye alamıyormuş falan. Bir de feminist olacaksınız. Reziller."
"Şuan çok haklı." dedim. "O yüzden bir şey söylemeyeceğim." Gerçekten çok haklıydı. O gün gülmemin nedeni de zaten Arsel'in ruj sürmesi değildi, aralarındaki atışmaya ve Arsel'in tepkilerine gülmüştüm.
"Onu bırakın." dedi Henry ve yerinde biraz daha doğruldu. Daha sonra acıyla yüzünü buruşturdu. "Şu kaçırılma olayı ne?"
"Erdem ve ben kaçırıldık." dedim sadece.
Henry gözlerini biraz açıp devam etmemi bekledi. Ben devam etmeyince ise tek kaşını kaldırdı. "Eee, sonra?"
"Bu kadar, kaçırıldık işte."
Henry gözlerini devirip Mina'ya döndü. "Minacığım?"
Mina'nın anında gözleri parladı. "Tamam, anlatıyorum, bak şimdi.." Gözlerimi devirip başımı arkaya attım ve gözlerimi kapattım.
--
Aradan yaklaşık iki-üç saat geçmişti ve saat dokuza geliyordu. Henry hala bizdeydi ve salonda herkes kendi halinde takılıyordu.
"Ya siz böyle rahat mısınız?" dedi Mina bir süre sonra Erdem ve bana bakarak. "Uzansanıza."
"İyiyim ben ya." dedim.
"Ben de." dedi Erdem de telefonundan başını kaldırıp.
Mina ise omuz silkti. "Eh, iyi o zaman."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sekiz "Gece Geliyor"
Teen FictionGece neydi? Çoğu insanın korktuğu ve evlerine çekildiği saatler miydi? Ya da "bir an önce gece olsa da uyusam." diyen uykukolik insanların sığınağı mı? Bu hikayede Gece bu değil. Bu hikayede Gece, bazen küçük bir çocuk kadar iyi ve temiz. Bazen büt...