Bölüm 49 *Gece'den Mesaj Var*

419 32 15
                                    

YN: Bir sonraki bölüm yani 50. Bölüm ilk kitabın finali olacaktır. Bir sonraki kitap "Sekiz *Biraz Karanlık*" ile geri döneceğim. Sezon finali olarak düşünün yani.. Tabii bu arada araya farklı bir hikaye gelecek. Hep buralarda olacağım yaanii. Yazacağım yeni kitabın ismini bir sonra ki bölümde açıklayacağım! Bakalım kitabın ismi dikkatinizi çekecek mi?? 

Multimedya: Kızlar ve Oğlanlar

Bölüm Şarkısı:  Zayn - Taylor Swift - I Don't Wanna Live Forever

Eva SEÇKİN

Telefonu kapatıp bir süre öylece yere baktım. Daha sonra ise düşündüm; bu kadar üzülüyor olmam Erdem'e haksızlıktı. Göz yaşlarımı silip gülümseyerek Erdem'e baktım. "Kurtulduk."

Onun da gözleri dolmuştu. Başını hafifçe yana eğdi. "Eva.. çok üzgünüm."

Sırıtmaya çalıştım. "Arda'dan kurtulduk. Bize, annene çektirdiği tüm acıların bedelini ödedi." Derin bir nefes verdim. "Kurtulduk, aşkım.."

"İstanbul'a gitmeyeceksin öyle değil mi?" diye sordu Arsel sanki çok saçma ve kötü bir şeymiş gibi.

"Gideceğim."

"Ne demek gideceğim karnındaki yara daha iyileşmedi nasıl yolculuk yapacaksın?"

"Annem çağırdı Arsel. Ben de gitmek istemiyorum ama.. ne yapayım söyleyecek bahanem yok." Derin bir nefes verip bir şey söylemedi. Erdem'e çevirdim bakışlarımı. "Yarın sabah erkenden yola çıkmam gerekiyor."

Başını aşağı yukarı salladı. Uzanıp elini kavradım. "Benim için üzülme lütfen. Arda'nın ölmüş olması.." Hafifçe omuz silktim. "sadece ilahi adalet işte." Bunları söylerken kalbimin acısı katbekat artıyordu ama Erdem benim için daha değerliydi. Onun karşısında ona ve ailesine zarar vermiş üvey kuzenim için ağlamayacaktım.

"Asıl sen benim için bunları söyleme." dedi. "Öldüğü için üzgünsün, bu her halinden belli. Sen bu değilsin, Eva."

Sertçe yutkundum, gözlerim dolmaya başlayınca da kafamı çevirdim. O çok fazla düşünceliydi, evet ama ben de çok aşıktım.

Bir anda koltukta iyice doğrulup ayaklandığımda karnıma giren ağrıyla acıyla inledim. Bana yakında duran Mina ve Duru hemen yanıma gelip kollarımdan tuttu. Diğerleri de endişeyle bana yanaşmıştı. Erdem de tam ayaklanacakken Eren onu durdurdu. "Sen de bir dur durduğun yerde, bir de seninle uğraşmayalım."

Mina ve Duru beni yatağa yatırdıktan sonra hepsi dönüp Eren'e baktı. "Cık, cık, cık." dedi Kerem yüzünü buruşturarak Eren'e bakarken. "Bir de bana şuursuz dersiniz."

"Kerem şuursuzun ne demek olduğunu biliyor musun?" dedi Arsel bakışlarını Kerem'e çevirip.

Kerem de ona baktı. "Yoo."

Hepimiz bir anda gülmeye başladığımızda benim gülüşüm karnıma giren ağrıyla bölünmüştü.

"Al işte şuursuzsun oğlum." dedi Arsel kahkahasının arasından.

"Ben şimdi şuursuzu doğru cümle içerisinde kullanmadım mı?"

"Doğru hayatım." dedi Eylül.

Kerem yaklaşıp Arsel'in ensesine şaplak attı. "O zaman ne vıdı vıdı yapıyorsun gereksiz! Doğru yerde kullanmışım işte."

Arsel kafasına bir anda yediği şaplağı yeni sindirdiğinde kaşlarını çatıp hızla Kerem'e döndü. "Anlamını bilmiyorsun daha, salladın tuttu. Pis cahil!"

Sekiz "Gece Geliyor"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin