15. Hüzün Sessizliğin Olmuş

36.6K 2.3K 916
                                    

Hepinize İyi Okumalar ☺️ Oy vermeyi unutmuyoruz. Bölümümüzü SeherGven1 ithaf ediyorum💝

~~

Nazenin babaannesinin mezar taşını öpüp bavullarını eline alıp geldiği gibi gitti mezarlıktan. Kendisini bekleyen taksiye bindi. Taksiye gideceği adresi verdikten sonra yolları izlemeye başladı. Özlemiş miydi bu şehri ? Hayır. Oysaki bir zamanlar bu şehre aşıktı Nazenin. Özlediği tek bir yer vardı "Kiraz Mahallesi" galiba hep de özleyecekti. Ama bu şehrede alışması gerekiyordu artık.

Taksi durduğunda ücreti ödeyip bavullarını alarak çıktı. Önünde durduğu binaya baktı. Bavullarını sürüyerek demir kapıyı açtı. Asansöre valizlerini koyarak çıkacağı katın düğmesine bastı. Asansör durduğunda valizlerini çıkarttı. Kapının yanındaki zile bastı.

Kapıyı kaç aydır görmediği bu dünyada hiçbir karşılık beklemeden seven, yüzüne baktığında huzur bulduğu, gözlerinden ne olduğunu anlayan annesi açtı.

Nazenin akmaya hazır olan gözyaşlarıyla konuştu.

"Annem"

Nalan Hanım hiçbir şey demeden karşısında duran gözü yaşlı elinde bavuluyla duran kızını kolları arasına aldı. Çok özlemişti, kokusunu, yüzünü, annem diyişini. Kızının gözlerindeki yaşlar bitmiyordu, dinmiyordu. Söz verdi kendine Nalan Hanım, Nazenin artık ağlamayacaktı buna izin vermeyecekti.

"Annem, canım kızım evine hoşgeldin"

Nazenin annesinin "evine hoşgeldin" demesiyle daha çok ağlamaya başladı. Annesine "ben evimi bıraktım da geldim" diyemezdi ki. Boğazında yumru oluştu söyleyemediği her kelime için, yutkunamadı. Daha sıkı sarıldı annesine Nazenin. Küçükken düştüğünde dizleri yara bere içinde kaldığında annesi gelip öperdi, şimdi geçecek derdi. Annesinin şifalı dudakları kalbini de öpse yine "geçecek kızım" dese geçer miydi ki ?

Annesinin kollarında hala küçücük bir kız çocuğuydu Nazenin. Keşke hep o küçücük kız çocuğu gibi kalsaydım diye düşündü. Küçükken uyuyunca geçiyordu, çikolata yiyince geçiyordu ama şimdi? Şimdi ise uykunda bile yakanı bırakmıyordu bazı şeyler.

Nalan Hanım gittikçe daha çok ağlamaya başlayan kızının kollarından tutup kendinden uzaklaştırıp yüzüne baktı. Gözyaşlarını temizledi Nazenin'in. Yüzünde bir çok duygu vardı kızının. Acı, üzüntü, çaresizlik ve sevda...
Yüzüne bakınca anlardı Nalan Hanım çünkü anneydi. Anneler çocuklarının gözbebeğinin hareketinden bile ne olduğunu şıp diye çözerdi. Anneler kendi canının derdini sıkıntısını bilmez miydi hem ?

"Caniçim ağlama annem. Yoldan geldin açsındır, sen duşunu alana kadar ben kahvaltı hazırlıyım. Ana kız hem yiyelim hem de konuşalım. Hadi bebeğim" kızının koluna girerek Nazenin'in odasına gittiler birlikte. Kızı gittikten sonra Nalan Hanım odayı bozmaya kıyamamıştı.

Nazenin odasına geldiğinde annesi valizini bırakıp kızını öpüp çıktı odadan. Nazenin odaya geldiğinde her şeyin yerli yerinde olduğunu gördü, belli ki annesi dokunmamıştı. Yatağının üstüne oturdu. Başını ellerinin arasına alıp boş boş etrafına baktı. Niye kendini bu eve ait hissetmiyordu? Niye bir yabancı gibi bakıyordu?

Nazenin dolabının kapağını açtı kıyafetleri bile bozulmamış hala eski yerlerinde duruyordu. İhtiyacı olan şeyleri aldıktan sonra banyoya geçti. Aynada kendi yüzüne baktı. Eksikti işte. Aynada gördüğü yüz bile tam değildi, yarımdı.

NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now