16. Rüzgarım Olan Adam

35.5K 2.1K 923
                                    

Hepinize iyi Okumalar. Bölümümüzü reisin_hatunu ithaf ediyorum💝
~~
2.5 ay sonra

Ahsen artık kocaman olmuş olan karnıyla yavaşça bilgisayarda çizim yapan kocasının yanına oturdu. Başını Yılmaz'ın omzuna koyup gözlerini kapadı. Uyanalı 2 saat olmuştu ama hala uykusu vardı. Şaşırmıyordu artık uyku Ahsen için vazgeçilmez bir şey olmuştu.

Yılmaz omzuna başını koyan Ahsen'in şakağına öpücük kondurdu. Leptopu kapatıp sehpaya koydu. Ellerini karısının kocaman olmuş karnına koyup yavaş yavaş okşamaya başladı. Okşamaktan çok oğlunu seviyordu Yılmaz. Ne zaman elini Ahsen'in karnına koysa oğluyla arasındaki bağı daha çok hissediyordu.

Omzunda olan sevdiğinin başı kulağına gelen Ahsen'in nefes alışveriş sesleri, elinin altında hissettiği bebeği işte huzur buydu Yılmaz için. Her gün gözünü açtığında kollarındaki karısını gördüğünde " iyi ki" diyordu. Karısı her "Yılmaz" dediğinde Ahsen'i karşısına çıkaran kaderin önünde bir kez daha eğiliyordu. Var mıydı bundan ötesi ? Yoktu, olamazdı da. Bir eliyle Ahsen'in omuzlarını kavradı diğer eliyle de bebeğini. Mümkünmüş gibi daha çok kendine çekti Yılmaz, karısını.

Bebeğine kavuşmasına az kalmıştı. Ne çabuk geçmişti günler. Hamilelik dönemini karısının rahat geçirmesi için elinden geleni yapmıştı Yılmaz. Ama bir hamilelik ne kadar rahat geçebilirdi ki ? Sonuçta güzel karısı içinde bir can daha taşıyordu. Her adımını ona göre atıyordu. İlk zamanlar Ahsen'i kokuya karşı çok hassas olduğu için yemek işleri kendisine ve annelerine kalmıştı. Bu sayede Yılmaz'da yapmayı bilmediği yemekleri bile Ahsen'in tarifleri sayesinde öğrenmişti. Bu da olayın iyi yanıydı. Uyku düzeni bozukluğu hala vardı. Bazı geceler sabaha kadar uyumadan oturduklarını bilirdi Yılmaz, bazı günlerde yataktan hiç kalkmadıklarını. Hadi bu sorunlar bir şekilde çözülürdü de Yılmaz'ı zorlayan en önemli sorun da Ahsen'in duygu değişimleriydi. Dakikası dakikasına tutmuyor denirdi ya işte olay tam anlamıyla bundan ibaretti.

Mesela geçen gün izledikleri komedi filminde küçük kız çocuk düştü diye ağlamıştı karısı. Yılmaz boş bulunup "buna mı ağlıyorsun" diye sorunca da esas kıyamet o zaman kopmuştu. "Sen ne anlarsın ki o çocuk düştüğünde kim bilir annesi ne kadar üzülmüştür. Onların tırnağına bir şey batsa bizim ciğerimiz yanar. Tabi babalar için hava hoş. Üstünü temizlersin biter sizin için" diyip resmen saydırmıştı Ahsen'i. Yılmaz karısının ağlayarak konuşmasından ne yapacağını şaşırmıştı. Ahsen'i biraz sakinleşinceye kadar susmayı tercih etmişti Yılmaz. Sonrasında omzuna konan baş, öpücükler ve Ahsen'in "duygu değişimlerinden bıktım " diyerek tekrar ağlamaya başlamasıydı. Yılmaz bu zamanlarda Ahsen'i de alıp dışarı çıkıp yürüyorlardı deniz kenarında. Eve dönerken de Ahsen'in hamileliğinin başından beri her akşam yediği dondurmasını alıyordu.

"Yılmaz" Ahsen başını kaldırıp kocasına baktı.
"Efendim güzelim"
"Nazenin'i çok özledim"

Yılmaz başını karısına doğru çevirip gözünden süzülen yaşları eliyle sildi. Gözlerini öptü Ahsen'in.

"Mutlu değil Yılmaz. Her gün konuşuyoruz neredeyse. Yaptıklarını anlatıyor kendini mutlu göstermeye çalışıyor bana. Ama biliyorum ben Nazenin burdan gittiğinden beri daha kötü. Anlatsın istiyorum duygularını, nasıl olduğunu. Nasılsın dediğimde otomatiğe bağlamış gibi "iyiyim" demesini değil gerçekten nasıl olduğunu anlatmasını bekliyorum."

NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن